TOP GÖSTERMEDİK GÜNÜNÜ GÖSTERDİK
Bir İngiliz atasözü der ki, "Şöhret, kabiliyetin gölgesidir..." Şöhretin adeta esiri olmuş İngilizler'e sahada gününü göstermenin zamanı gelmişti. Bu kez zafer şöhretin değil, kabiliyetin olmalıydı...
Maçtan önce Advocaat'ın ilk 11'inde Van Persie yerine Sow'u görünce, yorum refleksi olarak 'Sow da nereden çıktı? Neden Van Persie yok?' dediğinizi tahmin edebiliyorum.
İşte futbol bu yüzden çok güzel bir oyun! Hakem Mazic'in başlangıç düdüğü ile Hasan Ali'nin soldan ceza sahasına kestiği ortaya Sow, yerçekimine meydan okuyarak öyle bir röveşata çaktı ki, kaleci De Gea çaresiz bakışlarla bu güzel golü sadece izledi. Bu vuruşu, gol deyip geçiştirmemek lazım. Kelimelerin en güzeli ile anlatmak gerek. Sow, sanat eseri bir gol attı. Hatta şimdiden iddia ediyorum ki, bu sezon Avrupa Ligi'nin en güzel golü dün Ülker Stadı'nda atıldı.
Hangi ressam, hangi mimar böylesine şaheser bir golü çizebilir?
Öylesine olağanüstü bir gol ki, Mourinho bile kenardan bu golü, avuçları adeta patlayana kadar alkışladı.
Tecrübe işte! Advocaat, ezberbozan bir tercih yapmıştı Van Persie yerine Sow'la maça başlamakla. Ama Hollandalı hoca haklı çıktı. Futbolda deneyim çok şey demektir. Dün bunu bir kez daha görmüş olduk.
Golden sonra herkes, dünya devi Manchester United'dan bir baskı beklerken, ilk yarının büyük bölümünde futbolu oynayan ve net fırsatlar yakalayan taraf Fenerbahçe idi. Sow ve Lens ile İngilizler'e ecel terleri döktürdük.
İlk yarıda Pogba'nın sakatlanıp İbrahimovic'in oyuna girmesi coşkulu Fenerbahçe tribünlerini tedirgin etmedi bile. Çünkü sahada akıllı oynayan, iyi savunma yapan, övgüveni ve pas katilesi yüksek bir Fenerbahçe vardı. Manchester'ın kalemizde tehlikeler yarattığı birkaç pozisyonda ise kusursuz savunma yaptık.
Karınca gibi çalışkan arı gibi üretkendik
Mazic, İbrahimovic'in Kjaer'e yaptığı artistik hareketi sadece seyretmekle yetindi, oysa İbra'ya sarı kart göstermesi gerekirdi. İlk yarıda ekmeğini taştan çıkaran bir Fenerbahçe vardı sahada...
Emek, alınteri ve takım bütünlüğü demek Fenerbahçe demekti ilk 45'te...
Manchester United, ikinci yarıya daha iştahlı başladı. Bizi geriye yaslanmaya zorladı Mourinho'nun takımı. Ama Advocaat, soyunma odasında uyarmış olacak ki, İngilizlerin baskısına baskı ile karşılık verdik.
Ve bu kez Jeremain Lens çıktı sahneye ve Sow'a nazire yaparcasına öyle şahane bir gol attı ki... Gel de bu golü anlatacak kelimeler bul! Lens, serbest vuruştan Gea'nın koruduğu kaleye adeta uzun menzilli bir füze gönderdi...
İşte o anda Ülker Stadı'ndan yükselen gol sesleri ve sevinç çığlıkları Mars gezegeninden duyuldu sanki.
Ya Emenike'nin kaçırdığı o pozisyona ne demeli? Kaçırmak, atmaktan daha zordu adeta bu golü... Ve Emenike zor olanı yaptı!
Ardından neler kaçırdık neler...
Ah Emenike ah!
Son dakikada gelen Rooney golü de muhteşem futbolumuza nazar boncuğu olsun! Olacak o kadar!
Dün gece Fenerbahçeli futbolcular birer karınca çalışkanlığında mücadele ederken; arı gibi üretken oldular.
Ağızlarda, kalplerde bal tadı bıraktılar. İngilizler'e zehir ettiler geceyi.
Manchester United'ın fiyakası ancak bu kadar güzel bozulurdu! Helâl olsun Fenerbahçe! Sahada top göstermedik; gününü gösterdik İngilizler'e!
Böylesine bir dev karşısında yazılan destandan sonra Fenerbahçe'ye sadece gruptan çıkmak yetmez! UEFA Avrupa Ligi'nde final, hatta şampiyonluk yakışır bu Fenerbahçe'ye!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.