Teofilo'yla Tolga
Yetiştirdiği kaşif denizcileri ile dünya haritasına yön veren, müzeler, tarihi saraylar, Sintra Şatosu ile insanı masal alemine götüren, okul çağlarına öğrendiğimiz gel-git akıntılarını sabah-akşam demeden sürekli sergileyen Lizbon'da maç günü Beşiktaş taraftarının coşkusu, aşkın rengini bir anda siyahbeyaz yaptı Portekiz'de... Ama biz biraz daha futbol dışına cıkalım. 100 yılda yapımı tamamlanan bir saray var Lizbon'da. 1700'lü yılların basında Lizbon'da 10.3 şiddetindeki drpremde sadace bu saray ayakta kalmış.
Tüm sehir yerle bir olmuş. Ama Portekizliler depremden dersini aşıl yesil mese agacları binaların temeline koyup dev kuleler insa etmişler. Kısa sürede büyük bir sehir kurulmus.
Lizbon tam bir kurallar şehri.
Trabzon'dan getirilmiş
Sintra Şatosu'nun bahçesine dünyanın dört bir tarafından bitkiler getirilip dikilmiş. Bu bitkilerden biri de Trabzon'dan getirilen taflan yani karayemiş.
Lizbon'da kış mevsimi ama taflan ağaçları çicek açmış.
Caddelerde ne bir korna sesi ne de kuralsızları uyaran bir trafik polisi var.
Saat düzeni ile tıkır tıkır işleyen huzurlu bir sehir gözümüze çarpıyor.
Teofilo kaptı kaçtı
Gelelim Sporting Lizbon-Beşitaş maçına. Maç günü sokaklarda ve meydanlarda sadece coşku içinde şarkılar, marşlar söyleyen Beşiktaş taraftarı vardı.
Teofilo girdi Kartal'ın pençesindeki Avrupa zaferi çekti aldı.
O Teo kim mi? Trabzonlu yöneticilerin vakti ile 36 saat uçak, 4 saat de otobüs yolculugu yaparak Kolombiya'dan Trabzonspor'a getirdikleri sapına kadar bir golcü transferi idi...
Yazık çok yazık oldu!
Kaleci Tolga mı? Hiç maçta değildi sanki.. Maça giremedi, yaşamadı ve kabus gecesinin başrol oyuncusu oldu...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.