Trente çarptı!
ollanda Ligi bildiğin halı saha havasında oynanan bir lig. Twente de o ligin ortalama takımlarından biri… Böyle bir rakip karşısında Beşiktaş ayağında top tutamadı, savunmadan çıkmakta zorlandı, sahanın her yerinde top kaybetti ve kendi de kayboldu. Adamlar her an maçın içindeler, yerinde duran yok, araya koşanlar, alan daraltanlar, baskı yapanlar ne ararsan var! Sürekli topun arkasında ve Beşiktaş'ın ensesindeydiler. İlk yarının sonlarına doğru Twente soluklanmak için mola verince Beşiktaş biraz olsun top yaptı… İkinci yarının ilk dakikasından itibaren yine Hollanda ekibi aldı sazı eline. İmmobile sakatlandı, Rafa yoruldu, yerlerine giren Salih orta sahada mücadele gücünü artırırken, Semih önde pek bir varlık gösteremedi.
Rashica ve Muçi yokları oynadılar… Önde top tutmak mümkün olmayınca orta saha ve savunma oyuncuları iki kişilik oynamak zorunda kaldılar. Mert üç net pozisyon kurtardı, direkten dönenler, kale içinden dışarı atılanlar gırla gitti… Rakip Premier Lig temsilcisi olsa yukarıdaki manzaraya pek itiraz etmem de Twente karşısında bu hallere düşmek biraz ayıp oldu. O olmadı, bu olmadı derken Swensson uzun oynaması gerekirken kısa oynayınca bu basit top kaybı sonrası Rots golü attı. Beşiktaş Avrupa hikayesini Van Bronckhorst döneminde zaten bana göre noktalamıştı. Bronckhorst ittikten sonra tünelin ucunda bir ışık göründü ama o da gün ışığı değil gelen trenin ışığıymış!.. Özetle Beşiktaş'a "trente" çarptı...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.