Çocuklar inanmış!

Çok iyi maç oldu… İki takım da en iyi bildiği şeyi yaptı… Beşiktaş rakip sahaya yerleşti, Başakşehir fırsat bulduğu anda kontratağa çıktı. Oyun önemli bir bölümünde meşin yuvarlak Siyah-Beyazlı oyuncuların yörüngesindeydi! Adem Ljajic sorumluluktan kaçınca Kartal, doğal olarak "çıkmaz sokak paslaşmaları" yapmak zorunda kaldı… Böyle, "orta ölçekli prese dayalı" oyunlarda topu kaybettiğiniz anda birkaç saniyede geri almazsanız kontratak yersiniz. Bakınız, Crivelli'nin yakaladığı pozisyon…

Benim lades ortaları dediklerimden çok fazla yaptı Beşiktaş… Oysa ihtiyaç Ghezzal'ın adrese teslim paslarıydı. Onlardan çok fazla göremedik bu maçta. Yıldız kaynaklı skor üretme, takım halinde skora katkı derken Beşiktaş gole giden yolu bulmayı başarıyor… Dün yıldız kaynaklı gol üretme ayağı Larin olurken "forvetler dışında skora katkı verme" noktasında, Welinton ve Josef de Souza (Gol) ve Roiser (asist) görev üstlendiler… Başakşehir, direkten dönen şut ve Crivelli'nin müthiş kontrası dışında pozisyon üretmedi… Golleri de üretmediği pozisyonlardan geldi aslında. Her iki golde de N'Skala'nın rakibin gerisinde kalması topun filelere gitmesine rakip forvetler kadar etki yaptı dersek abartmış olmayız…

Son bölümde Beşiktaş bir puanı garantiye almak için daha tedbirli oynayabilirdi ama öyle yapmadı, üç puan istedi, zafere koştu. Geceyi aydınlatan gol de Josef'le geldi. Top kontrolü ve vuruşu müthişti. Beşiktaş iyi oynadı, savaştı, asla vazgeçmedi ve çok zorlu bir maçı kazandı… Karşımızda inanmış çocuklar var, biz de onlara o müthiş tribün marşını hatırlatalım; inanın çocuklar, çocuklar inanın… Güzel günler göreceğiz güneşli günler…