Dökülüyoruz
Türk futbolu Avrupa'da kritik eşikte. Dolayısıyla kazanılan maçın, dahası alınan her puanın çok büyük önemi var. Galatasaray, Brugge deplasmanından bir puanla dönerken Başakşehir ve Trabzonspor mağlup olmaktan kurtulamadılar.
Bu açıdan baktığımızda son yıllarda ülke puanına en büyük katkıyı yapan Beşiktaş'ın, Bratislava deplasmanında alacağı bir galibiyet daha da büyük önem taşır hale gelmişti...
Gelmişti de, kodunsa bul bakalım galibiyeti!
Abdullah Avcı, ligin aksine kanat beklerinde Rebocho ve Douglas'ı kullanarak bana göre doğru olanı yaptı. Bu tercihler savunmanın dinamizmini ve hızını arttırdı. Maçın büyük bölümünde oyunu kontrol eden Beşiktaş, ligden farklı olarak hem rakip sahada iyi top çevirdi, hem de kanatları daha iyi kullandı. Beşiktaş savunmasını hırpalarken son vuruşlarda da klasını gösteren Sporar'ı durdurmayı başarabilse Beşiktaş'ın rahat bir galibiyet alması işten bile değildi.
Ne var ki, son derece kaliteli bir oyuncu olan Sporar'a karşı Beşiktaş ne takım olarak, ne de bireysel olarak bir çare üretemedi.
Kartal, Burak Yılmaz'ın yokluğunda ön tarafta kimi denese olmuyor.
Güven tat vermiyor, Umut diyorsun onun da ayağına top değmiyor.
Hal böyle olunca geride ve ortada ne kadar emek harcarsanız harcayın, meyvelerini tam olarak toplamak imkansız hale geliyor. Beşiktaş dün gece Karius'un büyük hatasıyla geri düştükten sonra penaltı golüyle eşitliği sağladı, Kartal'ı öne geçiren gol ise rakipten geldi! Karius demişken inanılmaz bir hata yaparak kaleyi boşalttı. Bu yaptığı yetmezmiş gibi bir de bariz gol şansından kendini attırıyordu.
İyi ki VAR yok, Avrupa Ligi'nde yoksa hakemin gözünden kurtulan Karius, kamerada yakalanırdı!
Uzatmayalım. Beşiktaş güle oynaya kazanacağı bir maçı 4-2 kaybetti. Bu saçmalık, bu kabul edilebilir bir şey değil. Bir takım bu kadar zor gol atıp, bu kadar kolay yiyorsa sorun büyük demektir. Beşiktaş'tan bu sezon bir şey olmaz bunu zaten biliyoruz ama bu kadar da kötü olmamalı. Yazık.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.