Altıda altı!

Beşiktaş'ın önünde tek bir hedef var o da, kalan tüm maçlarını kazanıp ligi mümkün olan en iyi dereceyle tamamlamak. Bu derece şampiyonluk da olabilir, Şampiyonlar Ligi de... Şampiyonluk mucize gibi bir şey, Kartal'ın kalan altı maçı kazanması da yetmez bu hedef için, Başakşehir tam dağılmalı v.s. Öyle bir şey olur mu, kolay değil! Belki bir ya da iki maç kaybederler ama gerisi dediğim gibi mucize... O nedenle gerçekçi hedef Şampiyonlar Ligi'ne gitmektir. Galatasaray geçen haftaki Fenerbahçe darbesinden sonra toparlanabilir mi, orası muallak. Siz bu yazıyı okurken Kayserispor maçı bitmiş olacak, Galatasaray çok iyi oynayarak kazanırsa kaostan çıkar, puan kaybetmesi halinde ise işler apar saçına döner. Yani onlar için.

O nedenle Beşiktaş hesap-kitap değil, geri sayım yapmalıdır, altı, beş, dört, üç, iki, biiiir.. Altı maç 18 puan Şampiyonlar Ligi'ni getirir... Ligin ikinci yarısına iyi başlayan ve güzel oyunla, güzel galibiyetler alan Beşiktaş için kalan tüm maçları kazanmak çok zor olmaz. Burak Yılmaz makineli tüfek gibi saydırıyor, Adem Ljajic gerçekten iyi form tuttu. Shinji Kagawa alternatif olarak her daim hazır. Atiba ikinci baharını tüm hızıyla yaşarken, Dorukhan (Allah nazardan saklasın) bir yıldız gibi parlıyor. Medel ona keza... Gökhan Gönül, Caner ve Karius da iyi form tuttular.

En az onlar kadar önemli olan Şenol Güneş'in Milli Takım'la anlaştıktan sonra Beşiktaş'taki işine dört elle sarılması. Sanki ilk sezonu tekrar yaşıyor gibiyiz. Güneş o derece motive ve her maçın, her anını yaşıyor. Kafası karışık değil ve işine odaklanmış durumda. Ben Şampiyonlar Ligi diyorum, sanırım hocanın rüyası daha da ilerisi. Allah nasip etsin ne diyelim. Uzun sözün kısa olanı şu; bu şartlarda altıda altı sürpriz olmaz ve Şampiyonlar Ligi kapıları Beşiktaş'a ardına kadar açılır.