İki Beşiktaş resmi

Orta sahadan başlayan hızlı bir atakta, ortalama bir takım her şey yolunda giderse 8-15 saniye arasında gol bulabilir. Beşiktaş'ta top doğru oyuncularda ise bu süre 3-4 saniye; misal Töre'nin golü… Quaresma, Cenk, Töre arasındaki paslaşma ve son vuruş dahil taş çatlasa dört saniye… Bu iyi Beşiktaş… Bir de işini savsaklayan, rakibi küçümseyen, laubali oynayan bir Beşiktaş var ki, bu Beşiktaş'ın kaleye gitmesi bile birkaç dakika sürüyor.
Zayıf bir rakip karşısında 2-0 geri düşmek ikinci tarifimize uyan Beşiktaş'ın icraatı… İki farkı kapatıp 3-2 öne geçen ise ilk Beşiktaş… Sonra… Sonrası yine laubalilik, yine ben çok attım bunu sen atmalısın jestleri ve kaçırılan fırsatlardan sonra gelen iki gol… İşin teknik analizine çok fazla gerek yok, Beşiktaş'ın ciddiyeti belirledi oyunun gidişatını.
Hikaye bu kadar net.
Bu arada Serdar Kurtuluş kardeşimin şöyle rahat bir maçta bile telaşlı oynaması, Tosic'in ona keza tavırları, Milosevic'in hataları, yedek kulübesinde neden oturduklarının kısa özetidir.
Ve tabii ki kaleci Günay; hangi topa çıkacak, hangisini bekleyecek ve nerede bekleyecek hepsini unutmuş sanki?
Bildiğin acemi kaleci görüntüsü… Hal böyle olunca iyi ki, Boyko alınmış diyor insan. Ve tabii ki Alexis Delgado… Keşke lisans sorunları çözülebilse ve şu maçta oynasalardı.
Her neyse bu kadar Beşiktaş anlatıp Sivas Belediyesporlu oyuncuların emeklerine, 2-0'dan 3-2 geriye düşmelerine rağmen korudukları kazanma azimlerine haksızlık etmeyelim.
Hadlerini bilerek oynadılar, iş zora girince gemileri yakmayı da bildiler.
Gruptan çıkmayı hak ettiler.