Skandal!
Top rakibe geçince defansı, ayağımıza gelince orta alanı beşleyecektik, hesabımız buydu.. Evdeki hesap çarşıya pek uymadı.
Yaş ortalaması 28-29 olan bir orta saha ve kanat bekleriyle uyması da mümkün değildi… Geri vitesleri arızalı Olcan, Arda, Selçuk oyunun iki değil tek yönünü bile etkili şekilde oynayamadılar.
Arda beklemediğimiz kadar kötüydü.
Hem savunmada eksik kaldık, hem ortada top yapamadık, hem de Burak hücumda yapayalnız kaldı.
Terim iyi bir sistemi yanlış oyuncularla denedi, hikayenin özeti bu. Böyle bir sistem oyunun iki tarafını da iyi oynayan oyuncularla uygulanabilir, biz de, takımın en yaşlısı Emre dışında bu özellikte bir oyuncu yoktu, dolayısıyla sistem çöktü.
Fransa yolu uzun ama...
Biz bilmediğimiz düzenle oynarken, İzlanda bildiğinden şaşmadı, 4-4-2 oynadı.
En teknik ayakları Sigurdsson dahil hepsi iki kişilik koştu… Daha ilk yarıda birden fazla gol yemediysek bunun için Onur'a teşekkür etmeliyiz..
İkinci yarıda rüzgar bizden yana olsa da orta alanda ayağa oynamayı ve kale önünde çoğalmayı bir türlü başaramadık.
Orta sahamız yine evlere şenlikti..
İzlanda takımının çok çabuk geri dönmesi nedeniyle boş alan bulamayan Burak'ın ayağına top değmedi desek yeridir.. Üstüne üstlük bir de Ömer'in atılmasıyla işimiz iyice zorlaştı.
Sonradan giren genç Ozan ve Hakan'la orta sahadaki enkazı kaldırmak mümkün değildi. Ortayı toparlamadan önde Pektemek ve Burak'tan gol beklemek ise hayalcilik olurdu.
Her neyse, Fransa yolu uzun.. Dileyelim, Terim bu yenilgiyle, sonraki maçlarda kime, ne kadar güvenebileceğini daha iyi anlamış olsun.
Basketçilerimizin 3'lük atamadıkları için kaybettikleri gün 3'lü savunma nedeniyle futbolda da kaybetmek kaderin bir cilvesi olsa gerek!..
FİNAL: Bu skandal bir sonuç mu, evet bence öyle!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.