Slaven Bilic'in 'baskı' testleri!
- Turgay Demir Yazıları
- 24 Temmuz 2013, 22:35:50, Güncelleme: 25 Temmuz 2013, 02:54:54
Bedelli askerlikten biraz daha uzun Beşiktaş kampı tam gaz sürüyor. Berlin sonrası bir değerlendirme yapmıştık, kampın Avusturya bölümü uzadığı için "Ara kamp raporu" yazmak kaçınılmaz oldu.
Önce Bilic'le başlayalım. İlk iki maçta takımsal savunma eksikleri üzerinde ısrarla durdu.
Schalke maçında ise merkez orta saha ve ön tarafta neler yapabileceğini denedi.
Hırvat teknik adam ince eleyip sık dokuyor ve kırmızı çizgileri, bildiğin koyu kırmızı! Saha dışında inanılmaz sempatik ama yeşil çimlere ayak bastığı anda tatlı-sert otoritesini tüm takım üzerinde derhal hissettiriyor.
Çift kale maçlar onun için derin analiz yapma fırsatı. En küçük hatada oyunu durduruyor ve bunu laf ola, beri gele yapmıyor.
Hedefi hangi futbolcu ise bizzat onu karşısına alıp gerekirse dakikalarca hatalarını anlatıyor.
Duygusal zeka
Bilic, coşkulu bir takım istiyor.
Savunmadan çıkarken top kaybına tahammülü yok. Oyuncularını baskı altında topu iyi kullanma konusunda hem çok uyarıyor, hem de konuyla ilgili çalışmaları defalarca tekrarlatıyor. 'Çok tekrar, duygusal zekayı harekete geçirir' tezinden hareket ettiği tartışılmaz. Haksız da sayılmaz. Beşiktaş her maçta bu anlamda üzerine koyuyor.
Bilic de manzaranın farkında olduğu için üç yeni hazırlık maçı daha aldırdı. Bunun sebebi takımın birlikte oynama oranını yükseltmek. Özellikle son iki maçta ise lig kadrosunu sahaya sürerek son rötuşları yapmak. Peki yeni sezonda nasıl bir Beşiktaş izleyebiliriz, gelelim oraya.
Tolga Zengin ve Eneramo ve Serdar Kurtuluş bitti. Adebayor ve Ronaldinho ise hiç olmadık anda patlayabilecek iki bomba olarak kenarda duruyor.
Dolayısıyla katılabilecek bazı oyuncular, dengeleri değiştirebilir.
Ancak şu ana kadar izlenimlerimizi bir cümleyle özetleyecek olursak; orta alanda rakiplerinden daha çok topla oynayan, ön tarafta bunaltan, savunmada ise fazla risk almayan bir Beşiktaş izleyeceğimizi söyleyebiliriz.
Önce Bilic'le başlayalım. İlk iki maçta takımsal savunma eksikleri üzerinde ısrarla durdu.
Schalke maçında ise merkez orta saha ve ön tarafta neler yapabileceğini denedi.
Hırvat teknik adam ince eleyip sık dokuyor ve kırmızı çizgileri, bildiğin koyu kırmızı! Saha dışında inanılmaz sempatik ama yeşil çimlere ayak bastığı anda tatlı-sert otoritesini tüm takım üzerinde derhal hissettiriyor.
Çift kale maçlar onun için derin analiz yapma fırsatı. En küçük hatada oyunu durduruyor ve bunu laf ola, beri gele yapmıyor.
Hedefi hangi futbolcu ise bizzat onu karşısına alıp gerekirse dakikalarca hatalarını anlatıyor.
Duygusal zeka
Bilic, coşkulu bir takım istiyor.
Savunmadan çıkarken top kaybına tahammülü yok. Oyuncularını baskı altında topu iyi kullanma konusunda hem çok uyarıyor, hem de konuyla ilgili çalışmaları defalarca tekrarlatıyor. 'Çok tekrar, duygusal zekayı harekete geçirir' tezinden hareket ettiği tartışılmaz. Haksız da sayılmaz. Beşiktaş her maçta bu anlamda üzerine koyuyor.
Bilic de manzaranın farkında olduğu için üç yeni hazırlık maçı daha aldırdı. Bunun sebebi takımın birlikte oynama oranını yükseltmek. Özellikle son iki maçta ise lig kadrosunu sahaya sürerek son rötuşları yapmak. Peki yeni sezonda nasıl bir Beşiktaş izleyebiliriz, gelelim oraya.
Tolga Zengin ve Eneramo ve Serdar Kurtuluş bitti. Adebayor ve Ronaldinho ise hiç olmadık anda patlayabilecek iki bomba olarak kenarda duruyor.
Dolayısıyla katılabilecek bazı oyuncular, dengeleri değiştirebilir.
Ancak şu ana kadar izlenimlerimizi bir cümleyle özetleyecek olursak; orta alanda rakiplerinden daha çok topla oynayan, ön tarafta bunaltan, savunmada ise fazla risk almayan bir Beşiktaş izleyeceğimizi söyleyebiliriz.