Milic, Bilic!
- Turgay Demir Yazıları
- 28 Haziran 2013, 00:41:51
Etrafındakiler fazla hoplayıp zıplarsa "Sus!" der ve bakışlarıyla çivi gibi yere çakar. Gitar çalar... Hırslı, azimli, dinamik bir teknik adam.
Bunlar Bilic'in herkes tarafından bilinen özellikleri. Peki futbolcu ilişkileri nasıldır? Elindeki kadroyu egolarıyla mı değerlendirir, önyargılarıyla mı yoksa akıl yoluyla mı?
Bu konuda bir bilgimiz yok.
Çünkü o derece yakın takip yapma şansımız olmadı. Hayırlısıyla pazartesi günü Almanya kampı başlıyor. Orada tüm bu soruların cevaplarını bulmaya çalışacağız.
Bilic'in sahaya yazdıklarını en doğru şekilde okumaya çalışıp sizlerle paylaşacağız.
Bu söylediklerim gerçekçi bir yaklaşımın ortaya koyduğu donelerdi şimdi biraz daha fantastik bakalım.
Yıl 1981… Spaij adında bir Yugoslav teknik adam geldi Beşiktaş'ın başına. Sonra Ziya, Rıza, Süleyman, K. Haluk gibi yaklaşık on gencin takımın iskeleti olduğunu görünce "Ben bu çocuklarla bir yere varamam" dedi, kaçtı. İdmanda kaçtı hem de.
Yürekliler gerekli
Sonra mı... Sonra Milic geldi.
Şevkatli yüreğiyle sarıldı genç takıma.
İlk sezon beşinci, ertesi yıl şampiyon oldu Beşiktaş.
Şimdi bakıyorum, Bilic'le Milic arasında bir tek fark var. Tesadüf ama siz ne derseniz deyin ben bu işte bir hayır vardır diyorum.
Milic de böyle insan yürekli, sıcakkanlı bir teknik adamdı.
O acemi çocukları kısa sürede önemli profesyoneller haline getirdi.
Bugün Bilic'in imkanları çok daha fazladır. Milic'in yaptığından daha fazlasını yapmasını beklemek de hakkımızdır.
Milic, Ziya'ların Rıza'ların yüreğine güvenmişti. Zaferler öyle gelmişti. Bilic'e nacizane tavsiyem, önce yüreğine güveneceği oyuncuları bulmasıdır.