Guti ve Fernandes neden gidiyor?
Beşiktaş sezon başından beri usta ayakların ağırlıklı olduğu bir kadroyla sahaya çıktığında fizik gücü anlamında yetersiz kalırken, 11'de koşan eleman sayısı arttığı maçlarda ise harcanan enerjiyi oyun zekasıyla süslemekte zorlandı.
Koşan ayaklar: Ernst, Veli, Aurelio, Necip, Ekrem v.s… Ustalar: Simao, Fernandes, Guti.
Carvalhal sezon başında doğruyu bulup orta alanı koşan oyunculardan oluştursaydı bugün ne Guti, ne de Fernandes sorunları yaşanırdı.
Üstelik hocanın elinde Guti'nin kabullendiği bir formül de vardı. Orta sahayı koşan isimlerden üçüyle kurarsın, iç sahada önlerine Guti'yi koyarsın, dış sahada Fernandes ve Simao değişerek oynar, kimse küsmez, kimse gitmezdi. Şimdi Guti gitti, Fernandes de yolda.
Sonucun böyle olmasında Guti ve Fernandes'in düzensiz yaşamlarının, kaprislerinin payı olsa da asıl problem Carvalhal'in yıldızları sevk ve idare edebilecek kapasitede olmamasıdır.
Deplasmandaki Kiev maçına kadar sürekli yanlış kadrolar kurdu. Ayağına top bekleyen beş oyuncuyu 11'e koydu.
Hal böyle olunca hem skor tabelasına hüzün yerleşti, hem de yıldızlar eleştiri yağmuruna tutuldu.
Artık Guti için çok geç. Bildiğim kadarıyla Fernandes için de öyle.
O taktirde yapılması gereken yıldızları geldikleri gibi Beşiktaş'a yakışacak şekilde göndermek.
Kırmadan, incitmeden. Avrupa'da sürekli Beşiktaş aleyhinde konuşan bir Guti Hernandez ya da Fernandes görmeyi kimse istemez, öyle değil mi!?
Susalım!
Biz iki final maçı oynayacağız, Hırvatistan ile iki gurur maçı. EURO 2008'i unutamadıkları malum. İlk maçta işi bitiremezsek Zagreb'teki rövanş çok zor olur. Arda'dan Volkan'a kadar bir çok oyuncumuz formsuz. Hiddink ve Oğuz Çetin'in kamp süresince Süper Lig'in olumsuz izlerini silmekle uğraşacakları kesin. Bize düşen onlara yardımcı olmak. Çünkü bu bir milli dava, ötesi yok.
Susmayalım!
Eleştiri anlamında nasıl "susma" zamanıysa, Türk Telekom Arena'da milli maçlara gelecekler için ise 90 dakika" susmama" zamanı. Sesine, güvenmeyen evinde otursun. Tribüne gelen hiç susmadan rakibi ıslıklarken, top ayağımıza geçtiğinde milli takımı coşturmalıdır.
Böyle karşılaşmalarda, iyi bir seyirci erken atılmış gol kadar etkilidir. Hırvatistan maçına gelen, ona göre gelsin.
Yetiş Tayfur hoca
Kiev'de haddinden fazla tedbirli bir Beşiktaş vardı. Rakibin paniklediği anlarda dahi hücum düşünülmedi... Fenerbahçe karşısında 1-0 öne geçtikten sonra frene basan Kartal, oyunu kaybetme noktasına geldikten sonra tekrar öne geçti ama yine skoru koruyamadı.
G.Birliği önünde ise 2-0'a rağmen aktif dinlenme yapamayan bir Beşiktaş izledik. Bu saydıklarım teknik adamların oyuna müdahale stratejileri arasında yer alır. Takım bir yere kadar getirir, gerisini teknik patron halleder.Carvalhal'in oyuna müdahaleleri son derece yetersiz. Yetiş Tayfur hoca yetiiiiiiş.
Özkahya aynen devam
Yusuf Namoğlu genç hakemlerden Abdullah Yılmaz'ı yerden yere vururken, Gaziantep-
Beşiktaş ve Mersin-Fenerbahçe maçlarında çok büyük hatalar yapan Halis Özkahya'yı en son Trabzon-
Kayseri maçına verdi. Özkahya yine büyük bir hata yaptı ve Burak'ın net golünü vermedi.
Sorarsanız hata hep yardımcı da; Halis kardeşim sütten çıkmış ak kaşık. Bakalım bu
masal daha ne kadar sürecek.
Delikanlı Bernd Schuster
Delikanlı Schuster giderken kendisi almadığı gibi tazminat isteyen yardımcılarını da ikna etmişti. Tayfur hoca tutuklandıktan birkaç gün sonra da tercümanı Tuğkan'ı arayıp"Tayfur hoca özgürlüğüne kavuşana kadar hiçbir karşılık beklemeden göreve hazırım!" demiş. İnatçıydı, belaydı ama adammış da aynı zamanda.
Şenol hoca haklı
İdeal kadroya girebilecek 15 oyuncusunun gönderilmesinden şikayet eden Şenol Güneş, "Bayramda gönül kırmamak için susuyorum" diyor.
Yerden göğe kadar haklı ama bayramı, seyranı bırakıp gerekirse gönül kırmayı da göze almalı. Çünkü bazı şeyleri düzeltmek için bazen gönül de kırmak gerekebilir.
Tehlikeli bekleyiş
Bundan 63 yıl önce İtalyan mühendis Paolo Violi tarafından yaptırılan İnönü Stadı, 1950 yılında yeni açık tribün yapılırken elden geçirilmiş hepsi bu. O gün bugündür saldım Çayıra Mevlam kayıra mantığıyla yerinde duruyor.
Demirleri, betonları ne halde bilen yok. Beşiktaş bir an önce yıkıp yenisini yapmak istiyor ama o konuda da bürokratik engeller aşılmış değil. Sanırım hep birlikte en büyük yerden (!) emir gelmesini bekliyoruz.
Stat çökecek, bir felaket yaşanacak ve aklımız başına gelecek.
Lütfen her nerede takıldıysa bu izinler artık verilsin. İnönü'de Türk futbolunun tarihi yatıyor. Avrupa'da futbol kitaplarında İnönü'yü, "Güney Avrupa'nın son stadı" olarak tanımlıyorlar.
Orada stat dışında başka bir şey yapmayı düşünmek Türk futbol tarihine saygısızlık yapmaktır. Buna da
kimsenin hakkı yok.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.