Derbi ne olur?

Sinan Vardar spor@fotomac.com.tr

Yarın Kadıköy'de Fenerbahçe- Beşiktaş derbisi oynanacak.
Benim futbol favorim de, gönül favorim de Beşiktaş.
Siyah-beyazlı takım oturmuş kadroya sahip ve yetenekli oyuncularıyla sonuca gidiyor.
Beşiktaş Şenol Güneş'in 1.5 ay önce vaat ettiği gibi takım her geçen hafta formuna form katıyor.
Pepe takıma kısa sürede 'cuk' oturdu. Geçtiğimiz hafta Medel'le birlikte çok iyi uyum yakaladılar.
Kanatlar Quaresma ve Caner'le uçuşa geçti.
Cenk Tosun müthiş golleriyle takıma büyük katkısı var.
Oğuzhan oynayacak mı soru işareti ama Tolgay da bu sezona çok iyi başladı. Atiba gerçek bir asker, Talisca da patlamaya hazır bomba gibi.
Şenol Güneş derbide Valbuena'ya önlem alırsa, Necip'i de üzerine sürerse; Beşiktaş maçı rahat bitirir.
Fenerbahçe ise henüz yeni kurulan bir takım. Sarı-lacivertli takımın pas trafiğinde de henüz ritim sağlanamadı. Takım olma yolunda zamana ihtiyaçları var.
Sarı-lacivertli takımın kalesinde büyük sıkıntı göze çarpıyor.
Volkan ve Kameni güven vermiyor.
Kanatlar istenilen verimlilikte değil ve özellikle yeni transfer edilen isimlerin zamana ihtiyacı var.
Bu önemli maçta Fenerbahçe'nin en büyük kozu bence yöneticilik zamanımda Beşiktaş'a transfer etmek çok istediğim Alper Potuk olacak. Dikine hücumlarda çok tehlikeli bir isim.
Tabii o da kanat oynamazsa!
Fenerbahçe son yıllarda Kadıköy'de Beşiktaş'a karşı kolay kolay kaybetmiyor. Bu da onlara psikolojik bir üstünlük sağlayabilir.
Büyük maçların en büyük özelliği neyin ne olacağının belli olmamasıdır. Derbilerde çok sürprizler gördük. Umarım şanına yakışan bir mücadele olur.


ALKIŞLAR ALTINORD'UYA
Geçtigimiz cumartesi günü Bodrum'da bir mekanda futbolsever dostlarımla bulustum.
Sohbetimizin konusu "Ne olacak bu yabancı çöplügüne dönen Türk Futbolunun hali?" oldu.
O aksam aynı saatte G.Saray-Kasımpasa ve Samsun-Altınordu maçları vardı.
Kalabalık dost gurubumla birlikte hem sohbeti demliyor hem de G.Saray-Kasımpasa maçını izliyorduk. Maçın ikinci yarısı baslarken bir teklif yaptım;
"Arkadaslar 5 dakikalıgına Samsun-Altınordu maçına bakabilir miyiz?" dedim.
Tabii arkadaslarım ve mekanda bulunan futbolseverler garipsediler ama sag olsunlar beni kırmadılar ve kumandayı Samsun'daki maça çevirdiler.
20.2 yas ortalaması, 100% yerli futbolculardan kurulu Altınordu, Samsun karsısında harika oynuyordu. Izmir ekibi oyuncuları karınca ordusu gibi sahanın her yerindeydi. Arkadaslarım saskınlık içinde benden Altınordu hakkında bilgi aldılar. Maçı benimle birlikte izleyen hemen hemen tüm futbolseverler artık birer Altınordu sempatizanı oldugunu belirtti. Kırmızı-lacivertli ekip arka arkaya goller bulurken, müthis futboluyla benimle birlikte maçı izleyen dostlarıma keyif verdi. 5 dakika, oldu maç sonu. Izmir ekibinin 3. golü sonrası maçı izledigimiz mekanda alkıs tufanı koparken;
Samsun'da tribünleri dolduranlar da bu genç çocukları ayakta alkıslıyordu. "Iste" dedim, "Türk Futbolu Altınordu gibi takımların çogalmasıyla kurtulur!" Ertesi gün Altınordu Baskanı Seyit Mehmet Özkan ve teknik direktör sevgili kardesim Hüseyin Eroglu'nu arayarak tebrik ettim. Onlara 14 yasında bir oyuncuyu kadroya almalarını önerdim. Sevgili baskan Özkan, "Sinan agabey merak etme, önümüzdeki günlerde 17 yasında üç pırlantayı daha kadroya katacagız" dedi. Merakla bekliyorum sevgili dostum.

TEKNiK DiREKTÖR KIYIMI
Son günlerde futbolumuzda tam bir teknik direktör kıyımı yaşanıyor. Rıza Çalımbay, Ertuğrul Sağlam, Ümit Özat, Bülent Uygun, 6'ıncı haftayı göremediler.
Kötü yönetilen kulüplerde durumu düzeltmek için ilk akla gelen icraat, hocayı göndermek oluyor.
Geçen sezon Antalyaspor'da çok büyük işler yapan Rıza Çalımbay da geçtiğimiz gün istifa etmek zorunda kaldı. Çalımbay kendisinden habersiz futbolcu transferi yapıldığını açıkladı. Gerçekten hem şaşırdım hem de çok üzüldüm. Beşiktaşlılar Çalımbay'a biraz kırgınlar ama onun yıllarca kaptanlık yaptığı siyah-beyazlı kulübe yaptığı hizmetleri unutmak mümkün değil.
Sezon başında televizyoncu Şansal Büyüka; Antalyaspor'un Rıza Çalımbay'la yollarını ayırmaya hazırlandığını duyurmuştu. Demek ki ateş olmayan yerden duman çıkmıyor. Türkiye'de teknik direktörler birer birer gönderilirken Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği neden sesini çıkarmıyor, anlam veremiyorum.
Takımlar istediği teknik direktörü göreve getirip gönderebiliyor. Buna artık bir sınırlama getirilmesi gerekiyor.
Kulüplerin şirket gibi kurumsal bir yapıda yönetilmesi yıllarca savunduğum bir olay. Göztepe Başkanı Mehmet Sepil, Antalyaspor Başkanı Ali Şafak Öztürk gibi parasını ve yüreğini ortaya koyan iş adamların kulüplerimizin başına geçmesini destekleyenlerdenim.
F.Bahçe Başkanlığına Ali Koç'un gelmesi de futbol dünyamızdaki kaliteyi artıracak.
Tabii istisnalar kaideyi bozmaz; Beşiktaş'ın en büyük şanssızlığı Yıldırım Demirören ve tayfasına denk gelmesi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.