Tempo düşünce
Beşiktaş maça tam saha presle başlarken bu tempoyu ne kadar sürdürecek merak içindeydim. Bu oyun temposuyla dünyanın en iyi takımları bile 60 dakika devam edebiliyor.
Beşiktaş pozisyonlar bulurken forvetler yaratıcılıktan yoksundu. Maç bu görünümde sürerken Galatasaray'ın yeni transferi "yetenekli" Veysel, (perşembe günkü köşe yazımı Veysel'e ayıracağım) pozisyonu kendi yarattı. Dany'nin de müdahalesiyle Galatasaray penaltıdan gol buldu.
Kiralık Dany için kimse öküzün altında buzağı aramasın. İngiltere'de kiralık oyuncular kendi takımlarına karşı oynayamıyor.
Bizim federasyon kış uykusunda. Beşiktaş'ın kanatları yine felçti. Necip'in karşısındaki Telles başarılı olunca Necip'e sadece defansif görevini görmek kalıyordu.
47. dakikada Almeida'nın kaçırdığı golü anlamak mümkün değil, beceriksizdi ve şanssız günündeydi. İdman eksiği olan Oğuzhan ve Veli oyundan iyice düştüler. Böyle olunca Kartal'ın temposu da eksilmeye başladı. Bu Gökhan'ı da çözemedim.
Bakıyorsunuz oyunda yok, sonra bir patlıyor herkesi şaşırtıyor. Bilic'in orta sahadaki sorunları görüp Fernandes'i alması biraz geç oldu.
Centilmence oynandı
Yüksek tempo yorğunluğu oyuncularda görünürken pas hataları maksimuma çıkıyordu.
Maçın tamamında Beşiktaş oyuna hakim olmasına rağmen şanssızlık ve becereksizlik sahada 3 puanı bırakmasına neden oldu.
Galatasaray'a gelince... Transferde 9 oyuncu aldılar ama satmak için kulüp aranan Yekta oyuna girdi. Bu nasıl bir yapılanma, bu sistemi anlayamadım; herhalde anlayamadan gideceğim. Galatasaray hem moral depoladı hem de yorulmadan maçı kazandı. Centilmence oynanan derbide kalecilerin gözüne lazer tutan eşeği! de tenemmim emniyet tespit etmiştir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.