Topa değmeden
Yükseliş trendindeki Galatasaray, altıncı haftada en zorlu rakiplerden birini karşısında buldu. Ligin görece zayıf ekiplerinden biri, misal; ikinci hafta kaybedilen Giresun ile oynamayı Okan Hoca da tercih ederdi. Evet; Galatasaray iyi yolda ama henüz Konya kadar şuurlu ve organize değil. Maça Oliveira'nın golüyle başlamak tribünlere tarifsiz bir keyif vermiş olsa da dakikalar ilerledikçe Konyaspor gerçeği sahaya tüm ağırlığıyla çöküyordu. Direkler ve Muslera harika kurtarışlarla sarı kırmızıları farktan korurken, Endri Çekici'nin muhteşem golü skoru 1-1'e getiriyordu. Mertens bir önceki maçta olduğu gibi yine etkisizdi. İkinci yarıda muhakkak değişiklik yapması beklenen Okan Buruk aynı takımla sahaya çıkarak şaşırttı. Keza; Oliviera biraz ağır olduğundan Torreira, Galatasaray'ın orta sahasında adeta tek başına kalıyordu. Ben dahil pek çok kişiye "Midtsjö ile Yusuf Demir girer, Oliveira ile Mertens çıkar" gibi gelirken kenarda sadece Icardi ısınıyordu. Ve 62. dakikada Arjantinli yıldız, Avusturyalı Yusuf ile birlikte oyundaydı. Çıkanlarsa Mertens ile Gomis oluyordu. Konya artık fazla rakip kaleye gidemiyor, Galatasaray ise üçüncü bölgede fırsat kolluyordu. Sarı kırmızılılar hala takım halinde hücum ve takım halinde savunma yapamıyor. Emin'in ilk 11'de oynaması için henüz erken olduğu kanaatimse biraz daha pekişti. Dakika 82 idi Icardi 20 dakikadır topa dokunmamıştı ve dokunmadan da Calvo'ya Galatasaray'ın ikinci golünü attırdı. Hakemin kart tercihleri standartsızdı hatta tuhaftı. Buruk ve talebeleri üç puanı aldılar ama mevcut oyun gücü hala yeterli düzeyde değil.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.