Zamanlama
İlk 45 dakikası kabus gibi bir maçtı. Bir süredir Galatasaray orta sahasının tek derli toplu ismi Cicaldau'yu faullerle durduran Lokomotif daha istekliydi ama o kadar… İki takım da pozisyon bulamıyordu. O denli sıkıcı bir maç izliyorduk ki; Babel, ilk yarı sonunda ceza sahası önünden şut çektiği herkesten özür diledi. İlk yarının en özel anıysa, Babel'in hayli uzaktan ve yüksekten gelen bir topu kontrol edişi ve çizgiye paralel hareketlenişiydi.
Moskova'daki maçtan önce Lazio - Marsilya maçının berabere bitmesi ve pazartesi günü oynanacak zorlu bir Beşiktaş derbisinin varlığı, sönük bir Galatasaray izlememizde etkiliydi kuşkusuz.
***
Mucizevi bir şekilde üç puanla geçilen Konyaspor maçındaki oyunu ve dün akşamki performansı birlikte değerlendirince taraftarın büyük bölümünün hala takımına tam anlamıyla güvenememesi anlaşılır bir durum.
Ligde kullandığı altmış küsür kornerde gol kaydedemeyen Galatasaray'da ikinci yarıda art arda gelen iki kornerde Nelsson ve Babel'in gole çok yaklaşmalarını bir gelişme olarak görebiliriz. Hastanın durumuna dair doktorundan bilgi edinmek istendiğinde klişe tabirler vardır; "durumu stabil", "durumu iyiye gidiyor" vb şekilde. Her hasta yakını bilir ki; doktorun ağzından bu cümleleri duyunca, "en azından kötüye gidiş yok" diye sevinmek en doğrusudur. Moskova'ya lider gidip lider dönmek hem de puan farkını arttırmak elbette çok güzel ama Galatasaray'ın oyunundaki kıpırdanma henüz istenen düzeyde değil. Taraftar, zorlu maçlar öncesi, bu orta saha havuzu ve kurgusuyla ya diğer mevkilerden olağanüstü katkılar gelmesini umacak ya da duayen hocası Terim'den dün akşamki gibi şapkadan tavşan çıkarmasını bekleyecek. Maçı getiren hamle, golü getiren ikili; Morutan ve Kerem'i doğru anda sahaya sürmekti.
Alkışlar Terim'e.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.