Mancini ve Serkan
Bilgisayar oyunları hayatımızın önemli bir bölümünü kapsıyor.
Her yaştan insanın kendi meşrebince bir oyunu var.
Benim gibi futbol tutkunu insanlar tablet, oyun konsolları ve kişisel bilgisayarlarında futbola dair her türlü oyunu ilgiyle takip ediyor.
Dünya tarihine geçmiş önemli golleri işaret parmağıyla ekrana çizerek sanki kendim atmışcasına yeniden yaşadığım bir tanesiyle haftalarımı geçirdiğim bile olmuştur.
Beni de kapsayan, 70'li, 80'li yıllarda doğan bir kuşak var ki, ''futbol menejerlik oyunları'' hayatlarımızda, ''Adile Naşit'le Uykudan Önce'', ''12 Eylül Askeri Darbesi'', ''Erovizyon Şarkı Yarışması'' kadar yer etmiştir şüphesiz. .
Bu oyunların belli başlıları; CM ve FM idi… Kenedy Bakırcıoğlu, Alexanderson, Nick Barnby isimleri ne çok şey anlatır bize. .
Böbürlenmek gibi olmasın Nottingham Forrest ile sezonu 5 kupayla kapamışlığım vardır.
90'lı yıllardaki gibiydi
Oyunun son sürümünün çıkışı baharın gelişinden bile önemliydi bizler için.
Seçtiğimiz takımın kadrosunu transferlerle şekillendirmekti asıl zevkli olan...
Sistem oturdu mu gerisi teferruattı; öğrenci evleri ve öğrenci odalarından ''gooooaaaoool'', ''aaaghhhh'' tarzı tuhaf çığlıklarla yırtılırdı.
Dün Ankara'da oynanan bir gündüz maçında Galatasaray'ın başındaki Mancini de 90'lı yıllardaki Serkan'ı gördüm.
Bilinen her sistemi, ofansifinden, defansifine, maçtan maça hatta her maçın kendi içinde heyecanla deneyimleyen o yağız delikanlıyı… Amma ve lakin benim oynadığım maçlar sanaldı, gazozuna bile değildi:
Kaldı ki sanal futbolcularım maç seçmiyordu (Drogba'yı tenzih ederim).
Daha da önemlisi; ben yılda 4 milyon euro almıyordum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.