Önemli bir zafer
Milli Takımımız dün gece mutlak kazanmak zorunda olduğu bir karşılaşmaya çıktı. Berabere kalmamız halinde bile işimiz bitecekti, yarıştan kopacaktı. İkincilik zora girecekti.
Maç öncesi başlayan sağanak yağmur kaleciler için zor bir gece olacağının habercisiydi.
Aslında sadece kaleciler değil diğer futbolcular da hem rakiple, hem de saha şartlarıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Avusturya sıradan bir takım değil. Yetenekleri sınırlı ama taktik anlamla kötü bir takım değil.
Milli Takımımız'da maçın başlamasıyla birlikte koşan oyuncu eksikliği göze çarpan en önemli noktaydı.
Forvette görev yapan Burak bu yapıda bir oyuncu ama solda Arda, sağda Hamit, arkalarındaki Mehmet ve Selçuk hep ayağa oynamak isteyen futbolcular.
Milli Takımımız maçın başlarında ileride oynamak, baskı yapmak istiyordu.
Ama top Avusturya yarı sahasında fazla kalmıyordu.
İleride oynayan futbolcuların orta sahaya yardım etmesi gerekiyordu.
Nuri rakip defansın arasında sıkıştı kaldı. Nuri çok yetenekli bir oyuncu ama dün temposu çok düşüktü. Hiç katkı yapmadı.
Neredeyde Belçika maçının kopyası gibi bir tablo ile karşılaştık bu dakikalarda.
Semih'in oyuna girip önde, Burak'ın daha serbest oynaması gerekiyordu.
Belçika maçında bu şablonla etkili olmuş ve kazanmıştık. Bu dakikalarda Arda inisiyatif alarak bölgesinden çıktı ve ikinci bir forvet oynamaya başladı. Arda cin gibi bir futbolcu.
Milli Takım performansı, kulüp performansının çok üstünde bir oyuncu.
Sonuçta öyle güzel bir dakikada millilerimizi öne geçirdi ki...
Avusturya'nın bu dakikadan sonra üzerimize gelmesini bekliyorduk ama yetenekleri sınırlı olduğu için bunu yapamadılar.
Karşılaşmadan önce Arda ile sohbet etmiştim. 'Maçın kader adamı kim olur?' sorumuza 'Ben olurum' demişti.
Zaten kader adamı da oldu.
Belçika maçında da kilidi açmıştı. Arda yaratıcı bir futbolcu. Bu yapıdaki oyuncular dünya üzerinde hiçbir şekilde silinmezler. İkinci yarının başlarında da üretemedik. İleride çoğalamadık. Bizim üretken yetenekli oyuncularımız var aslında.
Avusturya yoğun baskı kurdu, atak üzeride atak geliştirdi. Neden? Çünkü biz çok tedirgin oynadık, kendimize güvenimiz yok. Üretken değiliz.
Maç bizim için sevimsiz bir hâl aldı. Hiddink genç de olsa hamle yaparak Burak ile Semih'i değiştirdi. Semih'i gol atması için değil, topu ileride tutsun diye sahaya sürdü. Semih hemen farkını gösterdi. Bu takımın forveti Semih'tir. Semih Gökhan'a asist yaptı, Gökhan da harika bir gol attı.
Birlikte oynamanın ne kadar önemli olduğunu gördük. İlk yarıda Burak'a uzun pası kim verdi, takım arkadaşı Selçuk.
Arda'ya pası kim verdi, Hakan Balta.
Gökhan'a da Semih.
Bu, birlikte oynamanın ne kadar önemli olduğunun çarpıcı bir örneğidir. Dün savunmamız iyiydi. Servet hatasız oynadı. Penaltıyı kurtaran Volkan inanılmaz bir sezon geçiriyor.
Milli Takımımız dün skora oynadı ve kazandı.
Zor şartlarda iyi oynamasak da galip geldik.
Ama 2-0 öndeyiz ve seyircilerimiz rakip kaleciye bir şeyler atıyor. Bunu anlamam mümkün değil. Belçikalılar'ı kale arkasına getirip yerleştirsen inanın bunları yapmaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.