Birliktelik!
Geçtiğimiz hafta içinde Monaco deplasmanında hem fiziksel hem de zihinsel açıdan yıpranan bordo-mavililer, bu maçı alarak moral ve motivasyonlarını yükseltmek düşüncelerindeydiler.
Yalnız bunu teoride bırakıp, pratiğe dökemediler.
Çok ağır, yavaş, geriye oynanan, üretkenlikten ve organizasyon eksikliğinden hiç bir hücum kombinasyonunu doğru yapamadılar. Mühim olan baskılı oynamak değil, bu oyuna akıl koymak fark yaratır.
Sahada ne göze hoş gelen ne de dengeli bir oyun vardı. Kimin nerede baskı yapacağı, set hücumuna nasıl yerleşeceği, hiçbir fikri olmayan, içgüdüsel ve en kötüsü de kafasına göre bireysel becerileriyle aksiyon yapmaya çalışan ama bunu da nerede ve ne zaman yapacağını bilmeyen çok kötü bir saha görüntüsü vardı bordo-mavili futbolcuların ve takımın.
Özellikle büyük beklentilerin olduğu Yusuf Yazıcı'nın hücumda sağ çizgide oynamayacağı gibi fiziksel olarak da hiç hazır olmadığını gördük. Abdülkadir Ömür'ün de bir an önce takıma kazandırılması gerekiyor.
Sezon başından beri ne Avrupa Kupaları'nda ne de ligde, ne hücumda ne de savunma oyun mekaniğini bir türlü oturtamadı Abdullah Avcı.
Bordo-mavili oyuncuların ne saha içindeki rolleri, ne görev tanımları belli olmadığından, bu saha içindeki savruk görüntü de kaçınılmaz oldu.
Geçen seneki yüksek tempo, sert mücadele, maçı son ana kadar bırakmayan, isteyen, yüksek enerjiyle oynayan Trabzonspor'un yerine; bu sezon taktik disipline bağlı kalmayan, takım bütünlüğünden kopan, oyunu stabil sürdüren bir takım izliyoruz.
Abdullah Avcı, diğer birçok konuyu da yeniden düzeltebilir.
Ama önceliği şu anda görünen ve özellikle odaklanması gereken nokta; hem saha içindeki hem de hedef birlikteliğini acilen sağlaması olmalı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.