Kimliksizlik!

Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın derbiye gelene kadar saha içi ve dışında ciddi sıkıntıları vardı. İki tarafın da alacağı bir galibiyet çok az zirve yarışı için ümitleri artırsa da camia ve taraftarlarına bir nebze kendilerini affettirmek adına önemliydi. İki takımın çıkan ilk 11'ine baktığımızda her iki kadroda kaleden başlayarak hücumdaki son adamlarına kadar oyuncu profilleri hem fiziksel, hem teknik, hem de yetenek olarak ayrı ayrı özelliklerdeydi. Beşiktaş çıkan kadrosuyla topa sahip olarak oynayıp, bu baskıyı sarılacivertlilere böyle götürebileceği gibi bu organizasyonu daha çok yerleşik Fenerbahçe savunmasına karşı yapacaktı. Nitekim de burada 4-3-3 sistemiyle başlayan siyah-beyazlılar, orta sahadaki 8 numara profiline evrilen Josef'in Fenerbahçe savunması içine yaptığı sürpriz bir şekilde akıl koyarak yaptığı dip koşularla iki tane gol buldu. Hücum organizasyonlarında bu kadar topa sahip olmasına rağmen tabi ki set hücumunda fazla pozisyon üretemedi. Böyle bir oyuna son haftaların formda oyuncusu Güven'le de başlayabilirdi Önder Hoca… Çünkü teknik adamlardaki en büyük özelliklerinden biri rakibin önlem alamadığı, beklemediği bir diziliş ve oyuncu tercihleriyle yer almalarıdır. HHH Fenerbahçe iki defa öne geçti. Ama bunu tutamamasının en büyük nedeni doğru dengeli bir savunma anlayışının olmayışı. Gerçi bu öne geçişler Pereira gibi korkak bir teknik adam için idealdi. Daha çok kendi ceza sahasına yaklaşıp derinlemesine savunma yapan bir oyun anlayışı zaten Pereira'nın sezon başından beri en büyük yanlıştı. Bu durum takımın şampiyonluktan uzakta kalması gibi derbide de galip gelememesinin en baş faktörüydü. Pereira yetenekli, becerili, saha içinde problemi çözen, oyuncu üzerinden oyunu çözmek isteyen, proaktif futbol oynatmayı düşünen bir teknik adam geçmişte de olmamıştı. Şimdi de bunu sahaya yansıtamadığı gibi bu açıdan kendini güncelleyemeyen bir antrenör profilidir. HHH Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın en büyük eksiklikleri sezon başından beri şu; Modern futbol, göze hoş gelen dengeli bir oyun talep ediyor. Modern takımların nasıl baskı yapacağını, hücum ve savunma geçiş oyunlarını nasıl uygulayacağını, set hücumunda nasıl organize olacaklarını, oyunu nasıl dengede tutup, topa nasıl sahip olup, kaybettiğinde de topu nasıl geri alacağını iyi anlamış olmaları gerekiyor. Hem teknik direktör istikrarsızlığı, hem de kötü performans, kötü oyun, kötü planlar, kötü alışkanlıklar, kötü oyun kuralları ve prensipleri, iki takımın da sezon başından beri 'kimliksiz' bir oyun hüviyetinde olmasının baş sebebidir.