Üç ana başlık
- Reha Kapsal Yazıları
- 13 Aralık 2021, 21:54:38, Güncelleme: 14 Aralık 2021, 06:50:07
ir yanda Avrupa'da çok başarılı grafiğiyle mart ayını garantileyen Galatasaray, diğer tarafta düşme potasından kurtulmak isteyen son haftaların formda takımı Sivasspor… Lider Trabzonspor'un 3 puan kaybettiği haftada, Galatasaray'ın üst sıralara tutunabilmesi adına galibiyet alması şarttı.
H H H
Dün akşamki karşılaşmayı üç ana başlıkta değerlendirebiliriz. 1- Ümit Öztürk'ün böyle bir maça atanması… Galatasaray için erken bir eşik olarak görünen Sivas deplasmanına, Ümit Öztürk'ün atanması MHK adına hataydı. Ümit Öztürk, her iki takım lehine ve aleyhine verdiği kararlarla ne kadar yanlış bir tercih olduğunu gösterdi. 2- Luyindama… Haftalardır oynamayan, top tekniği kötü, saha içi konsantrasyonu eksik, formsuz ve dağınık bir futbolcu. En önemlisi kafa olarak da hazır değil. Marcao'nun sakatlığı nedeniyle kadroya alındı. Yaptığı basit hata ve Muslera'yı sakatlaması Galatasaray'a pahalıya maloldu. Sivasspor yenilgisinin baş sorumlusu Luyindama oldu. 3- Fatih Terim'in konsantrasyon eksikliği… Avrupa'da ve Süper Lig'de farklı oyun felsefeleri tercih ediyor. Galatasaray'ın özellikle ligde topa sahip olma konusunda geçmiş 15 haftada yaşadığı sıkıntılar, hem set hücumda hem de üretkenlikte fazla varlık gösterememesi net bir şekilde görünüyordu. Sivasspor gibi yüzde 44'le ligin en az topa sahip olan üç takımından birine karşı Galatasaray'ın kadrosunda iki tane top becerisi ve tekniği yüksek oyuncu vardı. Feghouli ve Cicaldau… Bu durumda Avrupa'da olduğu gibi topu talep etmeden rakibe vermek ve kendi kalenize yakın derinlemesine bir savunmayla oynamak, burada kazanılan toplarla hızlı hücuma çıkması gerekirdi.
H H H
Sarı-kırmızılılarda hem stoperlerin, hem de orta sahadaki Berkan ve Taylan gibi topla becerisi yüksek olmayan oyuncularla rakibe baskı yapıp, tempoyu yükseltecek gücü yoktu. Oyuna akıl ve fark koyacak kaliteli ayaklar olmadığından ilk ve ikinci yarıda topa çok fazla sahip olmasına rağmen, pozisyon zenginliği istenen seviyede olmadı sarı-kırmızılılar adına. Zaten geçmiş maçlarda, kendi stadında ve seyircisi önünde de gol pozisyonuna girmekte ve gol üretmekte istenen seviyeye ulaşamamıştı. Çünkü top ayağınızda olduğunda yapılacak iş farklı, topu rakibe bıraktığınızda yapılacak işler farklıdır. Rakibin çalışmadığı, düşünmediği, alışık olmadığı, istemediği şeyleri saha içinde yaptırmak önemlidir.
H H H
Bunun planlama ve organizasyonunu saha içine yansıtacak olan da Fatih Terim'dir. Avrupa'daki rakipler farklı, oyun anlayışı ve uygulaması da tabi ki farklı olacaktır. Ama ligimizde de tamamen oyun kurgusu, hazırlığı ve oyuncu seçimi de farklı olmalıdır. Bu değişen oyun prensiplerinin Fatih Terim tarafından takıma daha doğru bir şekilde daha önce oturtulması gerekirdi.
H H H
Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçları her defasında beklemek yanlış olurdu. Nitekim de bu iki kulvar arasındaki farklılığı oyun derinliğine ve esnekliğine yaratamamanın sıkıntısını sarı-kırmızılılar ligin ilk 16 haftasında fazlasıyla yaşadı.
H H H
Dün akşamki karşılaşmayı üç ana başlıkta değerlendirebiliriz. 1- Ümit Öztürk'ün böyle bir maça atanması… Galatasaray için erken bir eşik olarak görünen Sivas deplasmanına, Ümit Öztürk'ün atanması MHK adına hataydı. Ümit Öztürk, her iki takım lehine ve aleyhine verdiği kararlarla ne kadar yanlış bir tercih olduğunu gösterdi. 2- Luyindama… Haftalardır oynamayan, top tekniği kötü, saha içi konsantrasyonu eksik, formsuz ve dağınık bir futbolcu. En önemlisi kafa olarak da hazır değil. Marcao'nun sakatlığı nedeniyle kadroya alındı. Yaptığı basit hata ve Muslera'yı sakatlaması Galatasaray'a pahalıya maloldu. Sivasspor yenilgisinin baş sorumlusu Luyindama oldu. 3- Fatih Terim'in konsantrasyon eksikliği… Avrupa'da ve Süper Lig'de farklı oyun felsefeleri tercih ediyor. Galatasaray'ın özellikle ligde topa sahip olma konusunda geçmiş 15 haftada yaşadığı sıkıntılar, hem set hücumda hem de üretkenlikte fazla varlık gösterememesi net bir şekilde görünüyordu. Sivasspor gibi yüzde 44'le ligin en az topa sahip olan üç takımından birine karşı Galatasaray'ın kadrosunda iki tane top becerisi ve tekniği yüksek oyuncu vardı. Feghouli ve Cicaldau… Bu durumda Avrupa'da olduğu gibi topu talep etmeden rakibe vermek ve kendi kalenize yakın derinlemesine bir savunmayla oynamak, burada kazanılan toplarla hızlı hücuma çıkması gerekirdi.
H H H
Sarı-kırmızılılarda hem stoperlerin, hem de orta sahadaki Berkan ve Taylan gibi topla becerisi yüksek olmayan oyuncularla rakibe baskı yapıp, tempoyu yükseltecek gücü yoktu. Oyuna akıl ve fark koyacak kaliteli ayaklar olmadığından ilk ve ikinci yarıda topa çok fazla sahip olmasına rağmen, pozisyon zenginliği istenen seviyede olmadı sarı-kırmızılılar adına. Zaten geçmiş maçlarda, kendi stadında ve seyircisi önünde de gol pozisyonuna girmekte ve gol üretmekte istenen seviyeye ulaşamamıştı. Çünkü top ayağınızda olduğunda yapılacak iş farklı, topu rakibe bıraktığınızda yapılacak işler farklıdır. Rakibin çalışmadığı, düşünmediği, alışık olmadığı, istemediği şeyleri saha içinde yaptırmak önemlidir.
H H H
Bunun planlama ve organizasyonunu saha içine yansıtacak olan da Fatih Terim'dir. Avrupa'daki rakipler farklı, oyun anlayışı ve uygulaması da tabi ki farklı olacaktır. Ama ligimizde de tamamen oyun kurgusu, hazırlığı ve oyuncu seçimi de farklı olmalıdır. Bu değişen oyun prensiplerinin Fatih Terim tarafından takıma daha doğru bir şekilde daha önce oturtulması gerekirdi.
H H H
Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçları her defasında beklemek yanlış olurdu. Nitekim de bu iki kulvar arasındaki farklılığı oyun derinliğine ve esnekliğine yaratamamanın sıkıntısını sarı-kırmızılılar ligin ilk 16 haftasında fazlasıyla yaşadı.