Hem mağdur, hem suçlu!
Tayfur Havutçu'ya "kurtarıcı" gözüyle bakılması, genç hocaya kredi kaybettirecek, sonu her iki taraf için "yıkım" olan beklentidir!
Havutçu'nun elinde "sihirli değnek" yok!
Beşiktaş'ın"kayıp sendromu" na sürekli uğramasının en büyük nedeni, futbolcuları "disiplinsiz, bananeci, sorumsuz" yapan; alacaklarının ödenmesindeki aksamalardır! "Beşiktaş'ın, parasal sorun" yaşamasının tek sorumlusu; bilinçsiz, abartılı transfer harcamalarıyla kasayı "tam takır, kuru bakır" yapan, Fikret Orman'a 'gelirleri temlikli' kulüp bırakan eski başkan Yıldırım Demirören'dir!
Kafasını rakip yerine, alamadığı paraya takan futbolculardan ne denli verim beklenir, tartışılır!
Beşiktaş'ta tartışılmayacak bir diğer gerçek; siyah-beyazlı takımın, başarısını"takım oyunu"ndan çok, Fernandes'in bireysel becerilerine, "duran top"lardaki hünerlerine endekslemiş olmasıdır!
Bir çiçekle bahar gelmez
Bir Fernandes, bir Quaresma ya da Almeida'dan gelecek 'bireysel verim' hedefi vurmaya yetmez! Yıldızların bireysel yetenekleri bir yere kadar geçerlidir, yararlıdır. Kalıcı ve uzun süreli başarı için önemli olan 'oyunda takım bütünlüğü'dür!
Beşiktaş, hücum oynamayı seviyor ama 'bal yapmayan arı' gibi, gol atamıyor! Gol atamadığı ve 'takım savunması'nı yapamadığı için bir dolu gol yiyor!
Bu yanlışlar; Beşiktaş'ı UEFA'dan ve Türkiye Kupası'ndan düşürdü, lig şampiyonluğundan kopardı!
Tayfur Havutçu, bu Beşiktaş'ı Edirne'nin ötesine taşıyabilirse, camianın yaşadığı travmanın acısını bir nebze olsun, dindirir!
Ey cefakar Beşiktaşlı!.. Olmuşa ve ölmüşe çare yok!
Gidecek hedefi kalmayan takımına üzülme, kendine yazık etme! Sağlığını bozarsın, değmez!
Ofsayttan gol yedirten hakeme kızıyor, sahaya iniyorsun.
Mağdurken suç işliyor, daha beter ediyorsun!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.