Q7 ve Guti gerçeği

İkisi de süper yetenek, ikisi de dünya yıldızı.
İkisi de alınacak sonuçta başrolü oynayacak kalitede. İkisinin de özel seyircisi var. Ancak ikisi de ayrı dünyalarda yaşıyor!
Biri kazandığı paranın karşılığını takımının başarısı için sahada ter dökerek verirken; öteki ise bar-alkol aleminde yaşıyor!
Dahası; nerede nasıl incittiği bilinmez "bel ağrısı"ndan haftalarca forma giymiyor!
Aynı anadan doğan kardeşler bile mizaç olarak birbirlerinden farklı olurlar. Quaresma ile Guti aynı ülkenin, aynı ananın çocukları değil ama aynı takımın futbolcuları.
İkisi de "bizi şampiyon yapın" denilerek, milyonlarca euro'ya alınmış.
İkisi de bu istek doğrultusunda işe soyundular.
İkisi de taraftarın gönülden sevdiği özel futbolcular oldular. Ne var ki bu ikiliden biri, taraftarın gönlündeki tahtta oturmaya devam ederken, öteki "barlı-alkollü" aleme daldı!
Kaptan kim olacak?
Doğrular daima kazanır, yanlışlar kaybeder!
Q7, tribünlerden alkış toplayan futbol oynuyor.
Amacı; izleyiciyle keyifli futbol sunarak, Beşiktaş'ı başarıya taşımada pay sahibi olmak.
Böyle futbolcular her zaman hak ettiklerinin en iyisini alırlar. Ouaresma da aldı ve Guti'deki kaptanlık pazubandını koluna taktı.
Şimdilerde şu soru soruluyor: "Guti dönerse sahaya kaptan kim çıkacak?" Bana sorarsanız, Guti bu hakkını kaybetti. Dönüş olmamalı. Olursa, kaptanlık pazubandını takmasıyla futbolunu daha bir güzelleştiren Quaresma küsebilir, belki de kaybedilebilir.
Guti'nin kaybı da önemli... Fernandes selefini arattı. Açık konuşalım; Guti'siz üç pas yapamayan, top tutamayıp çeviremeyen, orta saha üstünlüğünü ele geçiremeyen Beşiktaş, Guti'yi hep aradı. Şunun da altını çizelim: Özel yetenekli Q7 gibisi bulunmaz... Q7'siz Beşiktaş ruh kaybeder, pozisyonlara zor girer, rakiplere cesaret verir.
Onsuz maçlarda bu gerçeği hep yaşadık.