Nerede kalmıştık!
Yata yata hasta olur, düşe düşe usta olur! Bu atasözü, Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören için söylenmiş sanki! Altı yıla yakın başkanlığı döneminde 60'a yakın futbolcu transfer eden ama yüzde 90'ında falso yapan Yıldırım Demirören, bu yılki, özellikle de "süper" dünya yıldızları Guti ve Quaresma transferiyle hem Beşiktaş'ı "en güçlü şampiyonluk adayı" yaptı hem de tribünlerle barıştı! Bazı futbolcular vardır, ayrıcalıklıdır. Kendilerini "ayrıcalıklı" yapan özellikler; zekâ ve üstün yeteneklerinin yanı sıra profesyonelliğin gerektirdiği iş ahlâkı ve disiplinidir. Guti'yi, dünyanın bir numaralı kulübü Real Madrid'de 24 yıl tutan bu iki değerdir. Bu iki değerle İspanyol yıldız, Beşiktaş'ın başarısında ve saha içi yönetiminde özellikle gençlere önder ve örnek oluyor. Bu sezon farklı bir kimlik kazanan Beşiktaş'ı, Guti ile çağdaş futboldan örnekler sunan ekip olarak izliyoruz. Açık konuşalım; özellikle 'derinlemesine ve ince pas'ların ustası Guti, bu lige sanki biraz fazla geliyor!
Neyse ki hasret sona eriyor
Quaresma da bu ligin lüksü oldu! Her hareketinde izleyenleri ayağa kaldırıyor. Üstelik gelmeden önce söylendiği gibi kompleksli de değil. Futbol oynamaya müthiş istekli. Yürekli de. Sert yapan, tekme atan rakibine karşılık vermiyor, oyununa bakıyor! Çünkü Q7'nin amacı izleyene keyif veren futbol oynamak. Daha ötesi Barcelona, Chelsea, İnter'de değerini bilmeyen hocalarını pişman ettirmek. Belli ki kendini bir kez daha kanıtlamak istiyor! Kendine bu şansı veren önce başkan Yıldırım Demirören, sonra da teknik direktör Bernd Schuster sayesinde Portekiz Milli Takımı formasını yeniden giyecek kadar kanıtladı da! Kanıtlarken sakatlanması oldukça büyük bir şanssızlıktı ama yokluğu Beşiktaş'ı hiç de etkilemedi, oyun lezzetinin kremasız kalmasından gayri!.. Neyse ki Quaresma özlemi yarınki CSKA Sofya maçıyla bitecek, şov kaldığı yerden devam edecek! Tüm Beşiktaşlılar'ın ortak dileği de tam olarak bu zaten.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.