Aslan ve kedi!
En başta şampiyonluk stresini taşıyacak kapasite ve deneyimi, daha önemlisi kurt bir hocası var. Fizik güç, hırs, istek, tempo, motivasyon derseniz üst düzeyde idi. Bitmedi, kendini farklı kılacak ofansif oyunda çabukluk, gerektiği yerde ve zamandaki becerileri biliyor. Bu becerilerle Beşiktaş, şampiyonluğun güçlü adayı konumuna geldi. Ve bu Beşiktaş, şampiyonluk yolunda tam gaz giderken olmadık zamanda, beklenmedik sakatlıklar 6 as futbolcusunu devre dışı bırakınca hesap ve program altüst oldu, geriye düşüldü. Geriye düşüşün daha beter olmaması için Mustafa Denizli, oyun felsefesinde değişiklik yapmak zorunda kaldı. Yeni felsefesiyle Denizli'nin düşüncesi; fizik gücüne güvendiği ekibiyle kapanarak, rakibi tutturmak ve yormak, ardından atılacak tek golle de olsa üç puanı koparmak.
EŞELENEN ÇUKURLAR
Aslında bu ülkede "hücum futbolu"nun öncüsü olan Denizli'nin felsefesine ters bu oyun biçimi, İnönü Stadı'nda Trabzon'a da, Kadıköy'de Fenerbahçe'ye de uygulandı. Gücü, kapasitesi belli iki ekibe bodoslama yüklenmek, intihar etmek olurdu. Denizli, Beşiktaş'ın intiharına sebep olmadı ama hakem Bünyamin Gezer, net 'penaltı'yı vermeyerek Kartal'ı, Kadıköy'e yıkılmış moralle uçurdu. Hakemlerin, İnönü'deki penaltı gaspı, Kadıköy'de de sürdü! Lugano'nun, yerde iken topa 'eliyle' oynamasına 'penaltı' cesaretini gösteremeyen Hüseyin Göçek, 65'inci dakikadaki yine 'net' penaltıya nasıl olduysa düdük çaldı ama Bobo, küstah Bilica'nın ayağıyla eşelediği çukura gömdü! Şampiyonluğa götürecek son iki final maçta verilmeyen iki penaltısı ile yitirilen beş puan Beşiktaş'ın, Türkiye ve Devler Ligi'ndeki şansının sıfıra dayanması oldu! Aleyhindeki kararlarda İnönü'de Beşiktaş'a 'cesur yürek aslan' kesilen, Kadıköy'de ise Fenerbahçe'ye 'süt dökmüş kedi' gibi olan hakemler sayesinde!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.