Takımdaşlık...
Geçen hafta kaybedilen maç sonrası yazdığım yazıdan devam ediyorum.
Burak Yılmaz gibi önemli gücü, golcüyü sahaya sürmek için Rodallega gibi sezona iyi başlamış bir golcüden bir anda vazgeçmiş görüntüsü vermemek gerekiyordu.
Burak sahaya sürülürken, Rodallega'da sahada olmalıydı ve bu bir hafta ötelemeyle olmamalıydı.
Doğru formülize edilerek her iki golcünün de sahada olması ya da olmaması maç sonuçlarının elbette tek faktörü değil. Lakin Rodallega ve Burak Yılmaz'lı dünkü tercih takımın takımdaşlık motivasyonunu hayli yükseltmiş oldu.
Arayışlarının da devam ediyor olmasının anlaşılır tarafı elbette var.
Zira deplasmanda farklı içeride farklı bir ruh haline bürünmek ülke futbolunun şu an en önemli sorunu..
Haliyle, özellikle orta alan konusunda radikal önlemler, öndeki iki önemli golcü ile başlanacaksa iyi tercih gerektiriyor.
Dün akşam muhteşem bir geri dönüşe imza atıldı. Soyunma odasına atılan golün verdiği enerjiyle gitmek önemliydi. Sonra Sosa gibi bir oyuncuyu sahadan alıp, Kucka gibi protesto edilen bir oyuncuyu sahada bırakmak ve ondan kalan sürede verim almak büyük riskti.
Ünal hoca kazandı risk alarak, takımı da...
Geçen hafta belki de Onur'un en tolere edilmesi gereken insani hatası protesto edilmişti bir süre.
Bu hafta Kucka, bir süre.
Takımdaşlığa tribünlerin de dahil olması gerekiyor. En azından bozmadan. Çocuklar zaten geri dönebiliyorlar...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.