İyi tatiller
Karneniz berbat ama olsun.
Zaten öyle bir maç oynadınız ki, sezonun özeti gibiydiniz, hiç izlememiş olanlar için "biz buyuz" dediniz adeta. Ayrıca da "iftara kadar ne yapalım?" diye düşünenler için öyle ya da böyle bir zaman geçirme vesilesi oldunuz.
Karabük karşısında kaleci Uğurcan'ın maçın en iyilerinden olması birilerinin yüzünü kızartıyor olmalı.
Sahaya Okay-Kucka ve kanatta Bero gibi sımsıkı bir kadro tercihi ile çıkmak maçın ciddiyetini zaten en baştan anlatmaya yetiyorda artıyordu bile. Rıza hocanın veda maçında rakipten bu kadar çekinmesini anlamak mümkün olmadı.
Dün sahada Trabzonsporlu oyuncuların tribün ve ekranları başındaki taraftarlarını geçtim, rakiplerine saygıları yoktu, şöyleki... Maça öyle rahat başladılar ki, adeta Karabükspor'un küme düşüyor olması Karabüksporlu oyuncuların maç içinde "onlardan erken basamayacaklarını, pas yapamayacaklarını, ikili mücadelelerde ayakta kalamayacaklarını, gol pozisyonuna giremeyeceklerini, top kapamayacaklarını" düşündürtmüş gibiydi arkadaşlara.
Galibiyetin tek olumlu tarafı varsa o da şu kıt zamanda galibiyete verilen para, o kadar... Ayrıca; Abdülkadir'e peş peşe benzer iki faul yapan Karabüksporlu oyuncuya "bir, iki, üçüncüde kart veririm" hareketi yapan hakem gelecek vadediyor demeyi çok isterdim.
Buna Mustafa Akbaş'ın penaltısını görmezden gelişini de ekliyorum. Ve Abdülkadir yere oturmuş, Kuçka-Batuhan değişikliği geliyor.
Sonra akıllara o an, "ya Abdülkadir yine çime oturursa?" sorusu geliyor. Abdülkadir çime oturuyor. Durum bu yani.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.