'Yazık oldu' demem!
Demeyeceğim, çünkü Trabzonspor ilk devre Liverpool'a sahayı dar ederken, ağır saha şartları altında Liverpool'un enerjisini ekonomik olarak kullanmaya çalıştığını, maçın kaderini ve sonucu bağlamayı son dakikalara bıraktığını anlamamız gerekirdi. Hele ikinci devre zaman zaman malum İngiliz futbol karakterini ortaya koyan Liverpool karşısında Trabzonspor ancak iki adamı ile pas yapabilirken, üçüncü adamımız ortalıkta gözükmemişti. Yani Trabzonspor mantıklı İngiliz futbolu karşısında gösterişli kabadayı gibi sahada gözüktü. Fakat kavganın tekniğini bilen sessiz adam bizi resmen dövdü... İşin aslı bu!
YATTARA BÖYLE Mİ OLMALI
Bir de İngilizler'den gol kaçırma yarışı ile değil gol atarak maç kazanılacağını öğrenmiş olmamız gerekir. Bakın, biz gol pozisyonlarında nasıldık, onlar nasıl? Hep söylerim, böyle kritik maçlarda erken golün hiçbir bereketi olmuyor her nedense. Neden? Çünkü biz millet olarak heyecanlıyız, bize katılan yabancılar da bize uyuyor mecburen. Gelelim Yattara'ya... Yani böyle bir maçta Trabzonspor'a kaptanlık yapacak olan bir futbolcu sahada 45 dakika böyle mi olmalı, anlayan beri gelsin doğrusu. Galiba biz bu adamdan bir tat alamayacağız vesselam. Ağır saha şartları altında bu tip havaya alışık rakip takım maçı adeta kendi saha şartları altında gibi oynadı. Maça topyekün baktığımızda Trabzonspor takımı eğer İngiltere'de eline geçen fırsatlarda biraz dikkatli olsaydı belki bir tur şansı yakalayabilirdi. Fakat her şeye rağmen fotoğrafa geniş açıdan baktığınızda Trabzonspor'un gücü bu. Trabzon gözlüğü ile bakılınca "Yazık oldu" diyeceksiniz ama... Yok işin ve futbolun raconu bu... Akıllı ve mantıklı artı tecrübeli olan kazandı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.