Kolayı bulundu
GEÇMİŞ yıllarda başbakanımız rahmetli Turgut Özal, "Benim memurum işini bilir" demişti.
Son haftalarda zirvedeki iki takımımızın maçlarını yöneten hakemlerin sahadaki performanslarına baktığımızda söylenecek tek söz, ''Benim hakemim işini bilir'' olmalı.
Hakemler baktılar ki, Fenerbahçe veya Trabzonspor aleyhine hata yaptılar mı sezonu erken kapatıyorlar, etliye sütlüye karışmayınca maç almaya devam ediyorlar.
O zaman bu işin kolayını buldular...
Kritik anlar pas geçiliyor
Eğer maçta kritik pozisyon varsa ve bu kritik pozisyon iki takımın aleyhine ise pas geçiyorlar. "Ben öyle gördüm veya görmedim" diyerek kolayı seçiyorlar, yollarına devam ediyorlar.
Herkes kendini kurtarmanın peşinde öyle ki, Fenerbahçe-Gaziantep maçında Hüseyin Göçek penaltıları vermeyince yaşanan sıkıntılardan kurtulmak için maçta hakemler arasındaki telsiz görüşmeleri bile basına sızdırılmadı mı? Bu çok yanlış bir davranıştı.
Başarılarında yanında gözükmeye, pay sahibi olmaya çalışanlar, Trabzonspor-Gaziantepspor maçından sonra Cüneyt Çakır'a yapılan saldırılarda kafalarını kuma gömmediler mi?
Yardımcı hakem Nihat Mızrak nerede şimdi?
Geçtiğimiz hafta dokuz hakemle toplantı yapıp diğerlerini ayırmak niye? Diğerlerinin bu lige hiç mi katkısı yok? Toplantı yapılan dokuz hakem güvenli, diğerleri güvensiz mi? Karabükspor-Fenerbahçe maçında Bülent Yıldırım, Angelov-Selçuk mücadelesinde verdiği devam kararıyla haftaya damgasını vurdu.
Marka hakem farkı...
Bu pozisyon bariz gol şansıydı ve Selçuk'un oyundan ihracı gerekiyordu. Bu pozisyondan üç dakika sonra Stoch, Karabüksporlu Kerim Zengin'e benzer bir faul yaptı.
Hakem hiç tereddütsüz Stoch'a sarı kartını gösterdi ki doğruydu. Ancak bu iki pozisyonda faulün yapılış şekli aynı ama yerleri farklı gösterilecek kartların renkleri farklıydı.
Biri maçın can alıcı diğeri ise toz kaldırmayan kararıydı. İşte burada ''Marka hakem''lik ortaya çıkıyor ama bizde bu olmuyor.
Geçen hafta Trabzon'da, Cüneyt Çakır bu hafta Karabük'te, Bülent Yıldırım hem de ülkemizin öncü iki hakemi kolayı seçiyorlar. Yaşananlara tanık olan hakemlerimizin böyle pozisyonlarda akıllarına acaba ''Bu köyün delisi ben miyim'' sorusu mu geliyor?
Başarılı bir sezon geçiren Süleyman Abay, Bursa'da yaşanan o vahim olaylardan dolayı bu haftayı maçsız geçirdi. Bursa'da olanlar futbolumuz adına çok üzücüydü. Yunus Yıldırım bu hafta çok başarılıydı. Ziraat Türkiye Kupası'nda hem yarı finalin bir ayağını hem de finali yönetmek onun başarısı. Ancak elinde başka hakem kalmadığı için zorunlu olarak finale verilmesi ise MHK'nin çaresizliği ve yetersizliği.
Nihayet cesaret gösterdi
Bu hafta maç verilen isimlerden Mustafa İlker Coşkun üç sezon önce ligde sekiz tane maç yönetmişti. Mete Kalkavan, Hakan Ceylan, Hüseyin Sabancı'nın bir iki deneyimleri olmuş Süper Lig'e hazır hale gelmişlerdi. Yazık oldu bu hakemlerin geride bıraktıkları üç yıla.
Nihayet Oğuz Sarvan bu hakemlere maç verebilme cesareti gösterdi. Kendisini kutlarız.
Ancak sakın ola hakem yetiştiriyoruz, gençlere şans veriyoruz demesin çünkü bu hakemler 4. hakemlikte tabela kaldırarak üç yaş yaşlandılar. Mete Kalkavan haftanın en iyisiydi...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.