Biat kültürü
Bu hafta futboldan çok hakemlerin davranışları gündem oluşturdu.
Türk hakemliğinin ana sorunu kuralların uygulanması değil, davranışları.
Bunda da en büyük etken 'Biat kültürü.' Hakemliğe başladığınız ilk günden itibaren bu kültürle yetiştiriliyorsunuz sonra da 50 bin kişinin önünde otoriter hakemlik yapmanız isteniyor. Hakemden daha çok hakem yöneticilerinin sorgulanması gereken bir ortamı yaşıyoruz.
Düşünün şimdi ki MHK başkanı Oğuz Sarvan yönetimde değilken kendi sitesinde yazdığı yorumlarda Halis Özkahya için ''maçlarda cinlik yapıyor''derken, bugün aynı başkan Halis'i, FIFA listesine koyduğu gibi ve hemen hemen her hafta cinlik yapmasına rağmen maç veriyor.
w Gerekeni yapıyorlar
Jaap Uilenberg geliyor ve seminerde hakemlere futbolcuların maçlarda hakem kararlarına tepkilerinde hakaret edici sözler ve davranışlarda bulunduklarını ve hakemlerin de buna önlem almaları gerektiğinin üzerinde duruyor.
Dolgun maaşlı yabancı eğitimci, yerli MHK başkanı ve yardımcısı bu konuda hakemlere gereken doldurmayı yapmış benim biat kültürü ile yetişmiş hakemim bunu duyar da gereğini yapmaz mı?
Çıkıyor sahaya gerekeni yapıyor.
Hakem karakteri önemli
Burada incelenmesi gereken hakemin karakteri. Seminerde söylenen bir söz uğruna hakemlik karakterini değiştirebilen kişinin bundan sonra söyleneceklerle neler yapabileceği. Esas sorgulanması gereken konu bu. Geçtiğimiz yıl MHK'nın talimatıyla raporunu değiştiren Yunus Yıldırım'ın maçlarında neler oluyordu kart çıkarmıyordu, bu hafta ne oldu da basit hareketlere bile bol bol sarı çıkardı? Bu skandallara rağmen hakem de MHKda yoluna devam ediyor.
Peki bu biat kültürü olduğu sürece hakem kararlarının doğruluğuna, temizliğine siz kimi inandırabileceksiniz? Tolga Özkalfa yaptığı çok ciddi hatalarına rağmen İzmir kontenjanından FIFA listesine girebiliyorsa hakemlerin huzurlu, MHK'ya inançlı olmalarını,güven duymalarını bekleyebilir misiniz? Hatalarına rağmen 10 kişilik hakem gurubu her hafta maça gittiği için mutlu.
Ya diğerleri? Hakemler huzursuz! MHK dolgun maaşlarını ve koltuklarını kaybetmeme uğruna hakemleri istediği gibi yönlendirebiliyor. Hakem de bulunduğu ortamı kaybetmeme uğruna yöneticisinin isteklerini şovenist duygularla sahaya yansıtıyor. Düşünmüyor, yorum yapmıyor sadece aldığı talimatı uyguluyor.
En iyisi Çakır'dı...
Bu haftaki maçlara baktığımızda Cüneyt Çakır'ın maçlara çıkmadan, UEFA'da elde ettiği başarının yöneteceği maçın üzerine çıktığını görüyoruz.
O da maçların da bunun hakkını veriyor zaten. Bazı kart hatalarına rağmen haftanın en iyisiydi. Bünyamin Gezer mesleğinin getirisi olan otoriter yapısını her zaman olduğu gibi sahaya yansıtıyor.
Verdiği penaltı ve kırmızı kart örnek bir uygulamaydı. Bülent Yıldırım'ı, UEFA maçı öncesinde toparlanmış buldum. Kamil Abitoğlu futbolcularla eskisi gibi fazla konuşmayınca rahat hakemlik yaptı. Halis Özkahya kaba davranışlarıyla ve eyyam kokan kararlarıyla haftanın en kötüsüydü. Diğerleri zaman içersinde tecrübelendikçe daha iyi olacaklar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.