Tuzağa düşmedi
İzlanda; 330 bin kişilik bir ülke.
Futbol takımı Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek finalde. Basketbol takımı geçen yıl Avrupa Şampiyonası'na ilk kez katıldı. Hentbol takımı 2008 Olimpiyat ikincisi. Ülkemizde plan, program, strateji gibi kelimeler yüz ekşiterek karşılanır. Bizim için varsa yoksa mucize.
Bu tip organizasyonlardan bahsedene romantik derler aşağılarlar. Ama sonunda işte İzlanda gelir ve sizin gaz bulutunuzdan daha iyi derece yapar evine kahraman gibi döner.
Fransızlar, İngiltere'nin İzlanda karşısında düştüğü durumu en iyi şekilde gözlemlemişti. Deschamps, öğrencilerine önceki 4 maçtan daha iyi bir ilk yarı başlangıcı yapmaları gerektiğini net bir şekilde anlatmış belli ki. Daha konsantre bir Fransa, oyuncu kalitesini daha iyi yansıttı sahaya. Rami ve Kante'nin yoklukları hissedilmedi. Art arda gelen gollerle maç erkenden bitti. Buna rağmen İzlanda, oyunun içinde hep kaldı. Kenar yönetim maçı bırakmadı. İzlanda'nın en takdir edilmesi gereken yönü bu. Ilk yarı 4-0 bitmiş hâlâ gol arıyorlar ve buluyorlar.
Pogba ile final yolu açık
Payet, Giroud ve Griezmann üçlüsü giderek daha verimli oluyor. Birbirlerine müthiş uyum sağladılar. Açıkçası turnuva başındaki görüntüyle Almanya'yı devirmeleri pek mümkün görünmüyordu.
Ama Almanya'nın da açıklarını düşünürsek Pogba'nın da biraz daha işin içine girmesiyle finale kadar gidebilirler.
İzlanda öyle işler yaptı ki bu farklı yenilgi bile onların hikayesine zarar veremezdi.
Bu turnuva, onların performansı ve taraftarlarının kendilerine has tezahüratıyla akıllarda kalacak.
Başları öne eğilmeden eve dönüyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.