Yine elde var sıfır
Atletico Madrid'in özelliği kompakt bir takım olması. Onları alt edebilmenin yolu orta sahada mücadeleyi kazanmaktan ve en önemlisi o baskı altında iyi pas yapmaktan geçiyor.
Dün gece Galatasaray ilk yarıda orta sahada teslim bayrağını çekti. Neredeyse Atletico istediği zaman geldi, golünü attı, gitti. Bu bölümde Galatasaray, takım oyunu olarak bırakın Şampiyonlar Ligi'ni annemizin liginde bile oynayamayacak düzeydeydi. İki pas arka arkaya yapılamıyordu. Sadece Denayer'in enerjisi bir umut ışığı gibiydi o kadar. Vietto olsun, Griezmann olsun vızır vızır geçiyordu topla Galatasaraylı oyuncuların arasından. Hakan Balta'yı orta sahaya çekme fikri pek de işe yaramamıştı.
2-0'ın ardından Hamza Hamzaoğlu doğru bir şekilde oltayı atıp Emre'yi yanına aldı. Şok bir hamleye ihtiyaç vardı.
Ama bence oyuna girmesi gereken Umut değil Yasin'di. İkinci yarının başında da Yasin oyuna girdi. Bir anda dikine giden, Atletico orta sahasını yaran bir Galatasaray oluştu.
Son vuruş kalitesi düşük
Açıkça söylemek gerekirse o umut golünün gelebileceği pozisyonlar da üretildi.
Ancak son vuruş kalitesindeki düşüklük anlaşılır gibi değildi.
Geçen sezon bu statta Arsenal formasıyla Galatasaray'a nefis bir gol atan Podolski'nin dün vurup ve vuramayıp kaçırdığı goller akıl alır gibi değildi. Burak ve Umut da en formda günlerinde değildi.
Galatasaray, ligde pek de alışık olmadığı tempoyu sonsuza dek sürdüremezdi.
70. dakikadan sonra Atletico yavaş yavaş dengeyi sağladı.
Cimbom, kaybetti ama art arda oynanacak Astana deplasman ve Benfica iç saha maçlarından alınabilecek 6 puan her şeyi değiştirebilir. Bu maçın ardından teselli, takımın kıpırdanması ve Denayer'in beklendiği gibi çıkması olacak herhalde.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.