Koşmak yetmiyor
Beşiktaş'ın en önemli özelliği çalışma etiğinin yüksek olduğu bir takım olması. Yani 90 dakika boyunca kötü oynasalar bile kaytaran bir futbolcu göremezsiniz.
Slaven Bilic'in takımının bünyesi kabul etmez böyle bir şeyi. Ama futbolun başka bir gerçeği daha var.
Çalışkan oyuncularınızı yönlendirecek bir oyun liderine, bir sanatçıya da ihtiyacınız var. Böyle bir oyuncu olmadığında sıkışmanız, pozisyon üretmeniz de kolay olmuyor.
Oğuzhan Özyakup ve Sosa'nın yokluğunda Beşiktaş kazanamaz mıydı?
Ilk maçta Mersin deplasmanında bunu başarmışlardı.
Ama burada rakibe de bakmak gerekiyor.
Ilk maçında evinde Gençlerbirliği karşısında rakibe fazlasıyla pozisyon veren ve hatta milli maç arasında hazırlık karşılaşmasında 6 golü kalesinde gören Mehmet Özdilek'in öğrencileri bu kez daha organize bir savunma üretmişti.
Keçiboynuzu Ligi mi desek?
Mersin önünde 10 şutta 7 isabet bulan Beşiktaş, karambolde beraberliği bulduğunda 10'uncu şutunda 3'üncü isabetini bulabilmişti.
Kıvanç ve Kağan'ın yönlendirdiği Çaykur Rizespor orta sahası, Lua Lua ve Kweuke'ye topu aktarma konusunda başarılı olduğu sürece baş ağrıttı.
Siyah-beyazlı ktakımın yediği goldeki paylaşım hatası, Asteras maçı için uyarıydı sanki.
Beşiktaş'ta yaratıcılık eksikliğini gidermeye çalışan ve en azından orta yapan isim Gökhan'dı.
Ancak Gökhan'ın 14 açık oyun ortasında (OPTA verisidir) Mustafa, Cenk ve diğerleri gol atabilecek hamleyi yapamadılar.
Bu puan kaybı Beşiktaş için korkunç bir sorun değil. Asıl sorun bu hafta Galatasaray-Eskişehirspor, Trabzonspor-Fenerbahçe ve bu maçta oynanan futbol. Keçiboynuzu Ligi mi desek acaba?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.