Yazık oldu
- Mert Aydın Yazıları
- 28 Ağustos 2014, 01:30:45, Güncelleme: 28 Ağustos 2014, 02:05:45
Hele o kuradan sonra. 16 yıldır Şampiyonlar Ligi'ni ıskalamayan, 12 ön eleme maçının tamamını kazanan bir rakipti Arsenal.
İlk maçta alınan 0-0, belki skor olarak tatmin edici değildi ama oynanan futbol herkesi heyecanlandırmıştı.
Slaven Biliç'in rüyasının hiç de fanteziden ibaret olmadığını anlamıştık.
Dün akşam Beşiktaş ideale yakın bir kadroyla sahadaydı. Ama çok önemli bir eksiği vardı; Slaven Biliç. Stratejinin maç içinde defalarca değişebileceği bir maçta bu büyük sorun yaratabilirdi.
Belki de Biliç, kenarda olabilse ikinci yarının başında o panik yaşanmaz Beşiktaş 20 dakikayı çöpe atmazdı. Belki de Biliç devrenin son dakikasında 1-2 uyarı yapar o basit golün olmasına izin vermezdi. Kimbilir?
Halbuki Beşiktaş, Arsenal'i kilitlemiş fırsat yakalamaya bile başlamıştı. 2 pozisyonda penaltı isteklerinin olması oralara gelindiğinin en büyük kanıtıydı. Ama o son dakika golü. Aslında golü Sanchez atsa da, pozisyonun kahramanı Wilshere'dı.Türkiye'de bu tip orta saha oyuncularının rakip ceza alanına girmesine alışık değiliz. Wilshere tipi oyuncuları savunma konusunda bir eksiklik var takımlarımızda.
Onuruyla kaybetti
Ikinci yarı panik içinde başladı.
Ersan ve Franco, takım savunması dağılınca defolarıyla baş başa kaldı. Sonra yavaş yavaş maçın ortağı olmayı başardı Beşiktaş. Atiba'nın enerjisi, Oğuzhan'ın gayreti vardı.
Ama Ba, ilk maçtaki kadar rahat alamadı topları. Olcay, sonradan oyuna giren Gökhan driplinglerine sınır koyamadılar.
Son bölümde rakip 10 kişi kaldı ama bu bölümde Ba fırsatı kullanamadı.
Beşiktaş kaybetti. Onuruyla kaybetti. Ama bu kadar yaklaştıkları Şampiyonlar Ligi'ni hüzünle izleyecekler. Hep, "Ah o ilk maçta kaçanlar" diyecekler.