Futbol terörüne dikkat!
- Mert Aydın Yazıları
- 22 Temmuz 2011, 00:04:55
Şimdi bu şike davası sayesinde toplum dinamiklerini daha iyi anlayabilir hale geldik.
Aslında spor medyasının içindekiler bu dinamiklerin geldiği noktayı çok önceden fark etmişti.
Belki de bu yüzden birçok spor gazetecisi tuttuğu takımın gönüllü savunucusu olmayı meslek ilkelerini inkar edercesine benimsemişti.
Toplumun dinamikleri onları belki de mesleğe başladıkları noktanın bile gerisine götürmüştü.
Herkes istediği gibi görüyor
3 Temmuz sabahından bu yana geçirdiğimiz süreçte hukukçulardan spor adamlarına, taraftardan spor medyasına kadar her kesimden insanlar fikir beyan etti ve ediyor.
Bunlar arasında sırf belli bir grubun gönlünü hoş etmek istercesine hukuk bilimini yok sayanlar ya da adeta bir linç kültürünün savunucuları vardı.
Linç deyince sadece gazete haberlerinden yola çıkıp adı soruşturmada geçen kulüpleri yerden yere vuranları değil, savcılık ve emniyeti kasıtlı bir hareketin içinde gösterenleri de kastediyorum.
Herkes olayı istediği yönden görüyor.
Örneğin Fenerbahçeli değilse sarı-lacivertli kulübü doğrudan suçlu ilan ediyor, ama işe kendi kulübü de karışınca yargısız infazdan bahsediyor.
Fenerbahçeli ise kendisine yapılan haksızlıktan dem vuruyor ama Trabzonspor ya da Beşiktaş'ın adı geçtiği anda kendisine yapıldığında hoşlanmadığı şeyi kendisi yapıyor.
'Yargıya saygı' lafta kaldı!
Ancak işin daha kötüsü şu. Taraftarın bu hassas noktası devamlı olarak kaşınıyor.
Kulüpleri temsil ettiğine inanan yönetici ya da gazeteciler kendi fikirlerini yalın gerçeklik kisvesi altında topluma sunuyor.
Tabii ki ne yargının ne de federasyonun bu tip durumlardan etkilenme ihtimali var.
Ama toplumun değişik katmanları kendilerine kesin olarak sunulan sonuçlar çıkmazsa bunu çok da sakin karşılamayacaktır.
Maalesef kulüplerin, "yargıya ve federasyona saygılıyız" diye başlayan açıklamaları giderek sertleşen ve yaygaracı bir hal alan üslupla tamamlanıyor.
Bu nedenlerle federasyonun vereceği kararlar ne şekilde olursa olsun toplumsal anlamda bu sınavı geçme şansımız çok az.
Bu kararları adil bulacak olanların samimiyeti de tartışılacak. Gerçek spor adamları kendi doğrularını söylemeye devam edecek ama ne yazık ki ne derlerse desinler birilerini kızdıracak ve düşman kazanacaklar.
Çok dikkatli konuşmalıyız
Bu mesleğe girişimde büyük pay sahibi olan kişilerden biri de Rıdvan Akar.
Onun tüm masum futbolseverler adına yaptığı çağrının sadece "çılgın kalabalıktan uzak" yaşayanları değil herkesi kapsamasını umut ediyorum.
Gerçek bir entelektüel olan Rıdvan Akar'ın bir çeşit manifesto haline gelen ve Çarşı tarafından noktasına, virgülüne dokunulmadan sahiplenilen çağrısı umarım toplumsal dinamiklere sürpriz bir soğuk duş etkisi yapar.
Yoksa karar ne olursa olsun bizi futbol terörünün (artık futbolla alakası minimuma inmiş de olsa) hortlama tehlikesi bekliyor.
Bundan dolayı da toplumun fikir önderleri olarak biz gazeticilerin söylediklerine, yazdıklarına dikkat etmesi gerekir.