Sabit fikirli Tudor
Igor Tudor'un kadro tercihlerinde "Ben seçerim, ben uygularım" tavrı Trabzon'da iflas etti.
Her maça ayrı savunma ve ayrı takım ile çıkmak asla istikrarlı bir kadro yaratmaz.
Otobüsten indirdiğin Cavanda'yı stoper oynatırsan çuvallarsın. Tudor maalesef Galatasaray'ı hocalığının başlangıcında bir laboratuvar gibi kullanıyor.
Trabzonsporlu oyuncular çabuk alan daraltıp ilk toplara bastıkları gibi Galatasaray'ın hızlı ve çabuk ayağa pas yapmasına izin vermedi. Tudor'un (B) planının olmaması, alışılmış dörtlü savunmaya dönmemesi Galatasaray'ı aciz bıraktı.
Hele hele uygulanan ofsayt taktiğinde Dame N'Doye ve Castillo, Cavanda- Semih-Carole üçlüsünün arkasına dikkatli gitseler, ofsayta düşmeseler fark çok daha büyürdü.
Tesadüf müdür bilemem ama Antalyaspor ve Gençlerbirliği maçlarını Galatasaraylı oyuncular Tudor tribünde otururken kazandı. Belki de bu iki maçta başta Selçuk İnan olmak üzere oyuncular sorumluluk aldı. Tudor oyuna kenardan da müdahale edemiyor. Slaven Bilic'te gözlemlediğimiz tiyatrovari hareketleri Tudor'da da görüyoruz. Eylemleri ile söylemleri arasında çarpıklıklar var.
Teslimiyetçi tavır
Formda Joshue'yi kenarda tutup, formsuz Sneijder ile oyuna başlamak teslimiyetçi bir tavırdı. Adaleti doğru dağıtmazsan futbolcu da sana inanmaz.
Bruma'nın etkisizliği ve isteksizliği belki de vatandaşı Josue'nin oynamamasıydı.
Bu sezon G.Saray'ın yediği gollerin çoğu Carole'ün bölgesinden geldi. Carole'de neden ısrar ediyor anlamıyorum.
G.Saray'ın kurtarıcısı olan Muslera ilk golde bence hatalıydı. Podolski, TT Arena'da coşuyor, dışarıda sönüyor.
G.Saray'ın hücum hattına tempo kazandıramadığı gibi Bruma ile Yasin'e duvar olamadı.
Josue ve Rodrigues G.Birliği maçının yıldızıydı. Bu iki oyuncu geç de olsa oyuna girdikten sonra G.Saray'ın Trabzon kalesinde etkili olmasını sağladı. Onları kafadan tercih etmemenin ne kadar hatalı bir karar olduğunu dilerim sabit fikirli Tudor da anlamıştır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.