İşe 3-5-2'yle başlasa G.Saray zirvedeydi
G.Saray 33 puan topladı ve Şampiyonlar Ligi'nde yola devam dedi! Başarılı mıydı?
Kazanılan 33 puan G.Saray'ın kadro kalitesinin karşılığı değil.
Eğer Fatih Terimayrılığı yaşanmasaydı belki Galatasaray puan olarak daha yükseklerde olurdu.
Çünkü yönetimin Fatih Terim'i gönderme kararı camiada şaşkınlık taraftarda öfke yaratırken futbolcuların da motivasyonlarını olumsuz etkiledi.
Mancini, Türkiye ve G.Saray'ı tanımadığı için başlangıçta bu travmaları atlatabilecek girişimleri yapamadı. Sonra Mancini sakin kimliği ve üslubu ile takıma yaklaştı.
Dialoglarla sorunları çözmeye çalıştı. Kaybedilen maçlardan sonra eleştirilerini bölgesel olarak yaptı ama asla bir futbolcuya yüklenmedi. Bu da G.Saray'ın toparlanmasını sağladı. Terim sonrası yaşanan ağır travmada G.Saray çok yara almadan çıktı. Üç kulvarda da yoluna devam ediyor.
Yaşananlara bakarsak alınan puan, Avrupa'da yoluna devam etme, kupada gruba kalmak G.Saray adına başarıdır. Kaldı ki bu sezon ikinci olmak F.Bahçe Avrupa'ya gidemeyeceği için şampiyonluk kadar önemlidir.
-Mancini'ni yi nasıl buldunuz?
Mancini ilk çıktığı Juventus maçından sonra önce Terim'e teşekkür etti. Çünkü takımın içinde Terim'e büyük destek veren yerli ve yabancı oyuncular vardı. Hatta bu oyuncular Terim'e olan övgülerini ifade etmekten kaçınmadılar.
Yönetim belki "bozuldu" ama futbolcular asla söylemlerinden geri adım atmadılar.
Mancini geriye dönüp hiç bakmadı.
Hep kendi yapacaklarını anlattı. Medya ile arasını sıcak tuttu. Futbolcularla da iyi diyaloglar kurdu. Haklı olduğu taraf G.Saray'ın fizik gücü yetersizdi!
Takımı tanımak için sürekli kadroda değişime gitti. Bu tavır Mancini'nin en büyük yanlışıydı. Başarıda en büyük güç kadro istikrarıdır.
Mancini doğru yolu Elazığ maçında buldu.
Sistem olarak 3-5-2'ye geçti.
Bu değişim G.Saray'ın fiziksel zafiyetini toparlarken oyuncuların daha ekonomik oynamasını sağladı.
G.Saray 3-5-2 sayesinde rakiplerine pozisyon vermezken çok gol pozisyonu üretmeye başladı.
Deplasmandaki G.Birliği ve Kasımpaşa maçlarındaki beraberliklere rağmen oyun ve pozisyon üstünlüğü G.Saray'ındı.
Eğer Mancini 3-5-2'ye erken geçseydi iddia ediyorum G.Saray puan olarak Fenerbahçe ile birlikte zirveye otururdu.
-G.Saray'da en çok neyi beğendiniz?
G.Saray Arena'da Real Madrid'e 6-1 yenilmesine rağmen zihinsel olarak dağılmadı.
Deplasmandaki Kopenhag ve Real Madrid yenilgilerinden sonra başta başkan ve yönetim bu sene Avrupa Ligi'ne katılırsak başarı sayılır görüşündeydi. Ama G.Saraylı oyuncular Juventus'u eleyerek Şampiyonlar Ligi'nde 16'ya kalınca yönetim adeta havalara uçtu. Bence ilk yarının en güzel tablosu buydu.
-G.Saray'da ilk yarı sonunda en iyiler ve kötüler kimlerdi?
Bu sezon en istikrarlı oyuncusu Melo'ydu. Başkan Aysal, sezon başında Melo'yu transfer etmeden önce şöyle demişti, "Melo sadece sınavlara çalışan tembel öğrenciye benziyor. Senede 7-8 maç oynayan bir oyuncu benim başarı kriterimin örneği değildir" İşte o Melo, G.Saray'ın ilk yarıdaki en başarılı oyuncusu oldu. Çalışkandı, kaytarmadı, tekmeye kafa soktu.
Özellikle kendisini dışlayan Juventus'a karşı iki maçta da mükemmel oynadı. Ayrıca Sneijder'i de alkışlamak gerekir.
G.Saray'ın ihtiyaç hissettiği ortamda elini taşın altına koyup skora katkı sağladı.
Juventus'a attığı goldeki topu takip edişi ve vuruşu mükemmeldi. Ama Sneijder asıl çamur sahadaki çalışkanlığı ile öne çıkan isim oldu.
-Kötüler kimdi?
G.Saray'da ilk yarıda sorumlu ve sorumsuz diyebileceğimiz iki tip oyuncu vardı. Amrabat, Dany, Emre Çolak, Engin, Aydın, Hakan Balta yedek kalmayı kabullendiler.
Kendilerini formayı kapmak için rekabet ortamı içine sokmadılar.
Riera, Bruma, Ceyhun, Yekta, Sabri ve kaleci Ufuk "Biz bu takımın parçasıyız" felsefesiyle çalıştılar. Forma giyme şansını bulduklarında da başarılı oldular.
-Sol beke Alex Telles'in alınmasını nasıl karşıladınız?
Alex genç ve gelecek vadeden bir oyuncu. Özellikle F.Bahçeli Baroni bu transferin gerçekleşmesine çok şaşırmış. Çünkü Baroni'nin gözünde Telles, Real ve Barcelona'da oynayacak bir oyuncu.
Eğer Alex Telles böyle bir oyuncuysa G.Saray büyük iş yaptı diyebilirim. Kasetlerini izledim Telles çabuk, hücuma çabuk çıkabilen sol ayağını raket gibi kullanabilen bir bek! Ama sadece Avrupa'da oynayacaksa sıkıntı yaratabilir.
Ayrıca G.Saray sol ön tarafa Bruma'dan tecrübeli bir sol ayaklı kanat oyuncusu almalıdır.
-Türk statüsünde alınacağı söylenen Hajrovic için ne dersiniz? G.Saray'da başarılı olur mu?
Hırvat, Sırp ve Bosna kökenli yıldız adayı genç oyuncuların ilk durakları genelde Almanya olur.
Bosnalı İzet yetenekleri ile göz kamaştıran bir genç.
Galatasaray, bu oyuncuyu yerli statüsünde oynatabilirse sorun yok.
Ama benim İzet Hajrovic ile ilgili kafamda bir soru var; "Bu kadar büyük bir yeteneği İngiltere, İspanya ve Almanya keşfetmemiş de G.Saray mı bulmuş? Acaba devamlılığında bir sorun mu var?" Ama Bosna Milli Takımı'nda da oynadığına göre bu konudaki en büyük bilgiyi Galatasaray'a Saffet Susiç verebilir.
Dilerim Galatasaray, Bosnalı bir
Ribery keşfetmiş olur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.