Federasyon cevap ver
- Hıncal Uluç Yazıları
- 11 Mart 2013, 21:35:15, Güncelleme: 12 Mart 2013, 10:41:13
Türkiye Futbol Federasyonu'nun cevap vermesi gereken soru bu; devre arasında soyunma odasına giden hakemle ev sahibi kulübün başkanı nasıl konuşur? Bu birinci değil, beşinci değil... Fenerbahçe'nin Saracoğlu'nda oynadığı her maçta Aziz Yıldırım babasının evine dalar gibi soyunma odasına dalıyor, dalabilir akreditasyonu var! Ama hakemin yolunu kesmesi, hakemle konuşması yasak. Yani bırak serzenişte bulunmasını ya da tehdit etmesini (ki ilk haberler öyle geldi 'Affetmem sizi.) Aziz Yıldırım'ın nasıl konuştuğunu bütün Türkiye biliyor. Onun serzeniş dediği üslubunun da ne olduğunu da biliyor. Kaldı ki geçin bunların hepsini. 'Hakem bey, harika yönettiniz birinci yarıyı. İkinci yarıda da böyle ol' demesi dahi suç. Hakemi etkileyen ev sahibi kulübün başkanı ve o başkanın ne kadar etkili olduğunu Türkiye'de, federasyon nezdinde, teşkilat nezdinde hatta hükümet nezdinde ne kadar etkili olduğunu bütün Türkiye biliyor.
MANALI MANALI GÜLSE DE SUÇ!
Manalı manalı gülse bile hakem etkisinde kalır. Nitekim hakemlerin ne biçim etkide kaldıklarını ikinci yarıda gördük. Yani, Maraton'da oturduğundan beri hakemlerin ve federasyonun koruyucu meleği gibi konuşan Markus Merk maçın kırılma noktası olan gol için 'Hem faul hem ofsayt. İki ihlal birden var' dedi. Şimdi sabaha kadar da tartışılır. Ben çok tartışılmayacak bir soru sormak istiyorum; 'Maç 1-1 iken ayni golü Bursaspor atsaydı ve de yan hakem santraya koşmasaydı yerinde kalsaydı o 'Ben golü verdim' diye ortaya çıkan orta hakem ayni kararı verebilir miydi?' İmkan, ihtimal var mıydı vermesine? Bursaspor olsaydı eğer o hakem Sowkaleciye faul yaptı diye ikinci golü de vermezdi. Sadece 2-1 yapan golü değil, 3- 1 yapan golü de vermezdi. Neden? Çünkü onlar Fenerbahçe Stadı'nda, Saracoğlu'nda baskı altında oynuyorlar. Baskının kaynağı da seyirci değil. Hakem seyirciden korkmaz. Baskının kaynağı Aziz Yıldırım ve Aziz Yıldırım'ın hakemler tarafından gayet iyi bilinen ve değerlendirilen gücü. Bu ülkede hakemlik yapmaya devam etmek istiyorsan, her maçta 1500 lirayı cebin atmak istiyorsan, iyi bir memur maaşını 90 dakikada kazanmak istiyorsan Aziz Yıldırım'ı hoş göreceksin arkadaş! Kural bu.
Meireles'in ikinci golü tartışılıyor. Ofsayt mı değil mi? Kural 'Eğer golü vereceksen önce yan hakemine bakacaksın ondan sonra düdüğü çalacaksın.' Ama hakem önce golü verdi sonra yan hakeme baktı. Bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açık şey şu, yan hakem ofsayttan ya da faulden herhangi birinden emin olsa ikisinde de bayrağı ile işaret eder. Ofsayt ile bayrağı önce çeker sonra ofsaydın olduğu yeri gösterir. Faul ise eğer bayrağı elinde havada sallayarak ihlal olduğunu hakeme duyurur ve koşmaz. Şimdi ihlal varsa hakem ne olacak? Yerinde duracak. İhlal yoksa santraya koşacak. Şimdi diyorlar ki 'Madem yan hakem ihlal var diyordu, santraya koşmuyordu o zaman niye bayrağı çekmedi?' Orada gözlerden kaçan (bazıları fark etti sonra) yan hakem koşmuyor ama orta hakemi yanına çağırıyor. 'Orta hakem ile konuşmamız lazım.' Ne konuştuklarını bilmiyoruz ama bayrak çekmeyen bir yan hakem orta hakemi niye konuşmak için yanına çağırıyor? Pozisyonu göremediği için.
YAN HAKEM TEREDDÜTTE KALDI
'Benim göremediğim bir pozisyon var siz gördünüz mü hakem bey?' Göremediği pozisyon, Sow topa vurdu mu, vurmadı mı? Topa Sow vurduysa o vurduktan sonra Meireles ofsayt. İlk vuruş anında Meireles ofsaytta değil, geriden çıkıyor ama Sow topa vurduğu anda Meireles, Sow'un önünde. Sow topa vurduysa Meireles ofsayt, Sow topa vurmadıysa ofsayt değil. 1. yan hakemin görmediği Sow topa dokundu mu dokunmadı mı? 2. yan hakemin görmediği Sow kaleciye dokundu mu, dokunmadı mı? Sow kaleciye dokunmadı, Meireles golü attı ama bu arada Sow kaleciye dokunduysa altı pasın içinde kaleciye dokunma hakkı yok, faul. Yani diyor ki Sow topa ya da kaleciye dokunduysa gol nizami değil, Sow bunların hiç birine dokunmadıysa gol geçerli. Ben göremedim. Sow'un kafasıyla topa (çünkü önünde kaleci var) ya da keleciye dokunduğunu göremedim. Siz karşıda duruyordunuz siz karşıdaydınız, siz gördünüz, kararı da siz verdiniz.' Yani bayrağı kaldırmadan hakemi çağırmasının sebebi o.
GOLÜ BURSA ATSA VERMEZDi
İşte eleştiriliyor "konuşamazlar" diye ama görüntüde mümkün değil! Şimdi akşam da Maraton'da Marcus Merk 'Hem ofsayt hem fauldü' dedi. Şimdi benim söylediğim şeydi bu aynı hakem aynı pozisyonda ve aynı durumda 1-1 iken golü Bursa atsaydı verir miydi? Adımı bildiğim gibi biliyorum ki vermezdi, veremezdi. Verseydi hakemliğinin biteceğini bilirdi. Hani devre arasında Aziz Yıldırım sitem etmiş ya hakeme! Zaten sahaya çıktığı andan itibaren hakem Saracoğlu'nda, maçlar iki türlü yönetiliyor. Hep iddia ediyorum; diğer statlardaki maçlar bir de Saracoğlu'ndaki maçlar. Saracoğlu'ndaki maçlarda bütün hakemler Fenerbahçeli çıkıyorlar. Cüneyt Çakır en başta! Maçın ilk devresinde Musa Çağıran'a bir sarı kart gösterdi. Önünde koşan Fenerbahçeli futbolcuyu arkadan parmaklarının ucuyla ittiği için. Tek temas bu! Hiç itirazım yok. Koşan adamı ittin mi bunun adı sarı karttır. Ben başından beri diyorum ki 40 bininci defa, bir kere daha söylüyorum; Akıllı hakem gösterdiği kart ve düdükte hata yapmaz! Takım tutmak istiyorsa çalmadığı düdükte ve göstermediği kartta yapar.
BU STATTA KIRMIZI ÇIKMAZ(!)
Maraton proğramında izledik, güya onlar da tarafsız yayın yapıyorlar ya! Musa Çağıran'a kartı gösterecekler, Markus Merk'e soracaklar; 'Ne diyorsun' diye? Haklı diyecek Markus Merk. Ben de öyle diyorum. Ama ardından maçı çeviren adam Meireles'in arkadan bel kündesi atıyor önünde koşan adama. Eliyle itme değil, bel kündesi atıyor adam! Sonra da karar devam! Arka arkaya 10 dakika içinde bu iki pozisyon. Hakemin kafasında Saracoğlu'nda maç yönettiği var! Markus Merk diyor ki 'Hem faul var, hem de ofsayt ama ben bunu hakemin kasten yaptığını düşünmüyorum! Çünkü zor pozisyon süzmesi zor' diyor. Ama ben kasten yaptığını düşünüyorum. Zira Musa'ya kartı hemen çıkardı. Onun on misli ağırını yapan Meireles'e kart çıkaramadı. Meireles daha sonra yine bir bel kündesi atınca kartı verdi. O kart ikinci sarıdan kırmızı olurdu. Ama her Fenerbahçe maçında Saracoğlu'nda birilerinin kırmızı kartı çıkmıyor, ikinci sarıdan.
DEMiRÖREN'iN TEK ŞANSI FENER
O zaman ben Türkiye'deki hakemlere inanmıyorum. Aziz Yıldırım sitem etmiş. Ne demek sitem etmek? Devre arasında soyunma odasına giden hakemin önüne çıkma hakkı var mı bir kulüp başkanının? Ama böyle Yıldırım Demirören gibi bir Federasyon Başkanı olursa! Burnuna kadar belada başı, herkese göz yumacak. Hele ki Aziz Yıldırım'a. Fenerbahçe şampiyon olursa Türkiye'de en çok sevinecek adam Yıldırım Demirören, ben size söyleyeyim. Beşiktaş'ı batırdı. Beşiktaş'ın kapısından girecek hali yok. Galatasaray yüzüne bakmıyor. Adamın tek güvencesi Fenerbahçe. Aziz Yıldırım arkasında durursa Federasyon Başkanlığı'nda kalır. Aziz Yıldırım desteğini çekerse düşer. Bunu bildiği için de Fenerbahçe için elinden geleni yapıyor.
GALATASARAY DOĞRU TAKIMLA OYNARSA SCHALKE'Yİ ELER
Galatasaray, Schalke maçının ilkinde "G.Saray bu turu geçer" demiştiniz. Son maçlara bakarsak aynı düşüncede misiniz? Bu G.Saray, Schalke'yi geçebilir mi?
Buradaki Schalke maçı bittiği zaman demiştim ki 'Kimse endişelenmesin. Bu Schalke'yi Galatasaray, orada da yener ve turu atlar' Çünkü Schalke'de düzgün bir saha var. Ama o günden bugüne köprülerin altından geçen sulara bakıyorum; Schalke her maç daha iyi oynuyor Alman Ligi'nde. Son maçta Dortmund'u yendiler ama Huntelaar sakatlandı.
BELLi BiR PENALTICI BiLE YOK
Buna karşılık Galatasaray her geçen maç daha kötü oynuyor. İstanbul'da daha kötü oynuyor ama sahası gayet güzel olan Eskişehir'de pozisyon yok! Sen Eskişehir'e karşı düzgün sahada pozisyona giremiyorsan Schalke'ye karşı nasıl gireceksin? Ayrıca Schalke'ye 2 gol atması lazım. Burada 1 gol yediği için orada 1-0 yetmez. 1-0 bitirirse penaltılara gider maç . Penaltılarda da Galatasaray'ın ne kadar gol attığı ortada! Yani turu atlamak için penaltıcısı yok Galatasaray'ın. Şimdi düşünün, Real Sociedad- Atletico Madrid maçını izledim... Galatasaray'da duran topların yüzde 80'ine vuran adam; Arda Turan'dı. Gol olabilecek serbest vuruş olsun Arda koşardı topun başına. Ben bugüne kadar Atletico Madrid'de Arda'nın duran topa vurduğunu görmedim. Bütün duran topları Koke kullanıyor. Kornerleri de firikikleri de o atıyor. Arda topa doğru koşmuyor bile. Galatasaray'da penaltı olduğu zaman, korner olduğu zaman, frikik olduğu zaman topu kim yakalarsa o atıyor. Bir frikik olduğu zaman üç kişi topun başında. Burak gidiyor Sneijder, Selçuk gidiyor! Gücü yeten yetene. Takımda bir otorite olur! Arda bir tane duran topa vurmuyor! Bütün duran topları ve kornerleri de Koke ortalıyor. Bütün takım da onun nereye atacağını nasıl atacağını biliyorlar. Antrenmanlarda çalışıp, ezberlenmiş. Galatasaray'ın ne frikikçisi belli, ne penaltıcısı. Efendim topu Melo kaptı, Melo attı. Selçuk kaptı, Selçuk attı! Drogba kaptı, Drogba attı. Böyle penaltı olur mu? Bu penaltı şampiyonluğa malolursa kabahat kimin? Drogba'nın mı? Ama Galatasaray'ın senelerden beri penaltıcısı yok!
Aslında penaltı atılırken Burak topun başına geldi ama Drogba ben atıcam dedi.
Öncelikle Galatasaray gibi bir takımın penaltıcısı belli olur. Bütün takım bilir. Bütün televizyon başındakiler bilir. Penaltıyı Ahmet atacak. Ahmet yoksa, Mehmet atacak. Mehmet yoksa Ali. Ali de yoksa Veli atacak! Bu artık bilinir. Haa penaltıyı atacak Ahmet 'Ben kendimi atacak durumda hissetmiyorum hocam' derse sıradaki atar. Bunlar bilinir.
G.SARAY TAÇ ATMA ÖZÜRLÜ
Galatasaray taç atma özürlü! Bırak frikiği, bilmem neyi. Galatasaray'ın attığı 100 taçtan 80'i rakibe gidiyor. Buna rağmen Galatasaray'da atışları kimlerin yapacağı belli değil. Topa en yakın olan, meşin yuvarlağı en çabuk kapan atıyor!
Sonuç olarak Galatasaray'ın Schalke önünde işi zor diyorsunuz bu anlaşılıyor, öyle mi Hıncal abi?
O zaman çok net konuşmuştum 'Merak etmeyin Galatasaray bu turu geçer' diye. Galatasaray'ın gene turu geçecek gücü var ama çok doğru oynaması lazım. Çok doğru takımın sahaya çıkması lazım. 'Ben Drogba'yı oynatmak zorundayım, ben Sneijder'i oynatmak zorundayım', değil. Onların oynaması gerektiğine düşündüğü taktik içinde inanıyorsa, kaleci Muslera da dahil. Hiç bir baskı altında kalmadan kendi inançlarıyla yönetmeli takımı Fatih Terim. Bütün bu baskılardan kurtularak 'Ben bu Schalke'yi nasıl yenerim?' düşüncesiyle takım çıkarır ve oynarsa yener. Çünkü G.Saray'ın elindeki kadro Schalke'den iyidir.
Röportaj: Yılmaz ŞENOL