Mantıklı bir cevap versinler

Hıncal Uluç hincal.uluc@sabah.com.tr
* Mevcut hükümlere 6 ay önce kendileri onay vermedi mi? O gün bu hükümler niye ağır değildi?
Eğer aceleleri varsa o zaman da bu dedikodular ortaya çıkıyor. Şu an Türkiye'deki dedikoduların hesabı yok

* Bir adam mahkum edilmediği sürece masumdur. Masum kişi de içeride tutulamaz
Serbest bırakılma kararının niye verildiğini değil, içeride kalanların, niye kalmaya devam ettiklerini merak ediyorum
Uzun süredir beklenen iddianame açıklandı. 401 sayfadan oluşan dosyada ilginç diyaloglar ve fotoğraflar var. 2 numaralı sanık olarak görülen Aziz Yıldırım, "İddia yığınını kamuoyuna şikayet ediyoruz" şeklinde bir açıklama yaptı. İddianameyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Mahkemenin bu iddianameyi kabul etmesi, iddiaların yargı açısından ciddi olduğunu gösteriyor. İddianame reddedilebilirdi ve dava açılmaya gerek görülmezdi ama kabul edilmesi ciddi iddialar olduğunu ortaya koyuyor.
Aziz Yıldırım'ın böyle konuşması doğaldır. Yıldırım'ın 'İddialar haklı, ben böyle şeyler yaptım' demesini kimse beklemiyordu herhalde... Savunma yapacak. Savunma yapacak adama Anglosakson hukuk sisteminde, 'Suçlamaları kabul ediyor musun, etmiyor musun?' diye sorarlar. 'Ediyorum' derse dava biter. 'Etmiyorum, suçsuzum' derse devam eder. Aynı şey...
Aziz Yıldırım'ın "Suçsuzum" demesi de normal, bu iddianameye bakıp yargının davayı kabul etmesi de...
Normal olmayan şey; Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yangından mal kaçırır gibi, şikeyle ilgili yasayı aynen kabul etmesi. Burası çok önemli...
Türkiye'de mevcut yasadaki şikeyle ilgili hükümlerin ağır olmadığını söyleyecek kimse yok. Ama Türkiye de pek çok dünya ülkesi gibi tepki yasaları ülkesi...
Öyle bir şiddet, öyle bir şike, öyle bir bahis şikesi baskısı vardı ki futbolun üzerinde futbolu temizlemek uğruna bu yasayı çıkardılar. Fakat o yasa uygulamaya konuluca, özellikle Fenerbahçe'nin başı derde girince...
Fenerbahçe bu ülkedeki insanların dörde biri... Oyların da dörde biri...
Memleket batsa, hiçbir şeyde birleşmeyen siyasi partilerimiz, BDP dahil bir araya geldi. Bu hükümler, 6 ay evvel kendi oy verdikleri hükümlerdi.
Bu hükümler o zaman niye ağır değildi de şimdi ağır oldu birden bire...
Ama tekrar diyorum; o bir tepki yasasıydı. 'Hükümler bu kadar ağır mı olmalıydı' tartışılır.
Cumhurbaşkanı yeni yasayı inceletti.
Kendi incelemedi. Ceza hukukçularına, uzmanlarına inceletti ve dedi ki "Yeni yapılan yasanın yaygın olan bu suçu önleme gücü yetersiz. İlk yasa ağırdı ama bu da çok hafif. Dengeleyin."

DİNLERKEN UTANDIM

Bırak dengelemeyi, konuşmayı dahi yapmadan eski yasayı kelimesi kelimesine apar topar, aceleyle geçirdiler.
Bütçe görüşmeleri gece saat 1'de bitti. Meclis dağılmadı. Çünkü kanunen, bütçe görüşmeleri sırasında başka yasa görüşemezsin. Biter bitmez sporda şiddet yasası değişikliği meclise geldi; 'Kabul edenler, etmeyenler; edilmiştir!' Bitti iş...
Niye görüşmediler, niye Cumhurbaşkanı'nın itirazını tartışmadılar, niye eski yasanın şurası doğruydu da burası yanlıştı, şu yanlışı düzeltelim' diye iki kelime oynamadılar?
Bunun bir tek sebebi var, açık; 'Tek kelime değiştirirsen, Cumhurbaşkanı'na yeniden veto etme hakkı doğar.' Amaçları Türk futbolunu kurtarmak falan değil.
Meclisin amacı, Cumhurbaşkanı'nın yeniden vetosunu engellemek. Çok acil bir durumun olur da yangından mal kaçırma durumu o zaman Cumhurbaşkanı'nın Anayasal hakkını kullanmasını engelleyecek önlemleri alırsın.
Zamana karşı yarıştığın için...
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki hangi insanların, zamana karşı bir acelesi var? Cumhurbaşkanı'nı hiçe sayma pahasına... Eğer bir aceleleri varsa o zaman da işte bu dedikodular ortaya çıkıyor. Bugün Türkiye'de dolaşan dedikodunun haddi hesabı yok.
Kanun kabul edildiği zaman ben İzmir'deydim.
Kulağıma fısıldananları dinlerken utandım. Herkes kendine göre bir senaryo yazıyor. Bu yasanın bugün değil de, 15 gün sonra çıkmasının ne mahzuru var. 'Acelen ne?' sorusuna milletvekillerinden bir tanesinin mantıklı bir cevap vermesi lazım.
Hadi bana versin... 'Hıncal Bey bizim acelemiz vardı; şu sebepten...' Geçen hafta perşembe günü benim yazımın başlığıydı; "Meclisin acelesi ne?" diye... Birisi bana cevap versin!..

İBRAHİM AKIN SERBEST
Şike soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Serdal Adalı, Tayfur Havutçu, İbrahim Akın, Ahmet Ateş'in de aralarında bulunduğu 8 kişinin tahliyesine karar verildi. Devamı da bekleniyor. Bu tahliyeler için ne düşünüyorsunuz? Bir hatadan dönülmüş mü oldu?
Bunlar beklenen gelişmeler. Dışarıya çıkanlara bakıyorum; zaten kamu vicdanını rahatsız eden tutuklamalardı.
Suçlu bile olsalar duruşmaların, tutuksuz devam etmesi lazımdı. Ben herhangi bir tutukluluk kararının kaldırılmasına hiçbir zaman itirazcı olmadım.
Adalet Bakanı'nın örnek verdiği Hizbullahçılar dâhil!
Bir adam kesin olarak mahkûm edilmediği sürece suçsuzdur, masumdur.
Masum birisi de içeride tutulmaz. 'Ya suçluysa' diye içeride tutulmaz.
Demokrasilerde böyle bir şey yok! Biz yanlıştan parti parti vazgeçiyoruz.
Ama bu serbest bırakılma kararlarının neden verildiğini değil içeride kalanların niye kalmaya devam ettiklerini merak ediyorum! İbrahim Akın telefon konuşmasında parayı aldığını itiraf ediyor. Onu serbest bırakıyor! "Ben bu parayı aldım ama harcamadım.
Hayır işlerine dağıttım" diyor. O serbest!.. O zaman öbürleri niye içeride?
Bu farkın kamuoyuna iyi anlatılması ya da diğerleri için de senin dediğin gibi tedricen tutuksuz yargılanma kararı almaları lazım. Sadece bu davada değil, mahkûm olmadan içeride olan herkes, beni rahatsız ediyor.
ŞENER NİYE GİREMİYOR?
Mahkeme, futbolda şike iddialarına ilişkin davada 28 kişinin seyir yasaklarını da kaldırdı. Siz de böyle bir yasağa 'karşı olduğunuzu' net bir şekilde ifade etmiştiniz.
Orada da aynı durum var. 28 kişinin kalkmış, 23 kişinin kalkmamış. Niye?
Galatasaraylı Sercan ve Fenerbahçeli Sezer hakkında kalkıyor da Trabzonspor Başkanı Sadri Şener'in maçlara girmesi niye yasak? Bu kararlar çok tartışılacak.
* * *
G.SARAY SAMİMİ DEĞİL
Öteki taraftan Kulüpler Birliği'nde 'Küme düşürülme kalksın' diye bir öneri tartışılıyor. Galatasaray başta olmak üzere bazı kulüpler bu öneriye şiddetle karşı çıkıyor. Siz ne düşünüyorsunuz, küme düşme kaldırılmalı mı?
Ben Galatasaray'ın samimi olduğuna inanmıyorum.
Çünkü ortadaki sorun sportif değil ekonomik.
Görüntüler içinde, bugünkü durumda Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzon'un küme düşme ihtimali var. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzon'un oynamadığı bir lig, televizyon geliri olarak, gişe geliri olarak, sponsor geliri olarak ne getirir?
Kulüpler batar; Galatasaray dahil...
Trabzon'un, Fenerbahçe'nin ve Beşiktaş'ın olmadığı ligde Galatasaray kolay şampiyon olur tabii. Galatasaray'a cazip ama ekonomik olarak batar. O yüzden Galatasaray'ın tavrının samimi olmadığına inanıyorum.
Futbolu bir endüstri, ekonomi olarak düşünürsen Fenerbahçe de Beşiktaş da Trabzon da küme düşmemeli.
Bütün kulüplerin kaderi bu üç kulübün küme düşmemesine bağlı.
O zaman 'Düşmesin' diye uğraşmaları normal.
Şampiyonluğu kaybedebilirsin ama batarsan bir daha çıkamazsın.
Niye en çok Beşiktaş uğraşıyor?
Çünkü en büyük borcu olan kulüp Beşiktaş!
O paralar gelmezse sponsorlardan ve yayıncı kuruluşlardan Beşiktaş batar. Yıldırım Demirören, Fenerbahçe'nin ligde olmasını onun için istiyor.
Kendini kurtarmak için değil, Fenerbahçe'yi kurtarmaya uğraşıyor ki kendisi de ekonomik olarak kurtulsun.
Olay öyle...

BU YÜKÜ TAŞIYAMAZLAR

Türkiye Futbol Federasyonu bu yönde bir karar alırsa sportif değil, ekonomik bir karar olacak. Ama tabii bunu dünyaya izah etmekte büyük güçlük çekeceğiz.
FIFA ve UEFA 'Sıfır tolerans' diye kıyameti koparırken, Türkiye kesinleşmiş şike suçlarına önleyici cezalar vermezse Türkiye hakkında da önlemler alınabilir. Ortada öyle bir değnek var ki iki ucu değil tamamı pis. Tutacak yeri yok!
Böyle bir ortamda da o değneği tutma görevi Türkiye'nin en kararsız, gelmiş geçmiş en şaşkın, en zaaflar içindeki federasyonunda.
Mehmet Ali Aydınlar ekibi bu yükü taşıyamaz. Bugünleri arayacağız.
* * *
YEDEK HOCA İLE OLMAZ
Beşiktaş, Belediye'ye yine puan kaptırdı. Quaresma sakatlığı nedeniyle yoktu. Maçla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Beşiktaş henüz kıvama ulaşmış bir takım değil. Kıvama gelmesi de mümkün değil. Yedek teknik direktör ile yola devam ediyor. Böyle bir şey olmaz, Beşiktaş'ta olmaz. Kendini Carvalhal'in yerine koy... Öyle oynuyor Beşiktaş...
Quaresma, nihayet işe yarar bir hale gelmişti ama sakatlandı. Şimdiye kadar palavra, göstermelik top oynuyordu.
Bir de dediğim gibi bu fasulye lig kimseyi sarmıyor... Senin gazeteci olarak, benim seyirci olarak ne kadar ilgimi çekiyorsa, futbolcuların da o kadar ilgisini çekiyor. 'Maaşımızı alsak da gitsek' diye oynuyorlar.
Şampiyonlar Ligi'nden elenen Trabzonspor, Galatasaray karşısında da tutunamadı.
Trabzon hiçbir zaman iyi olmadı. Kendi kendimizi aldatmayalım. Trabzon'un hasbelkader oynadığı bir İnter maçı var. Kazandığı tek maç da o... Onun dışında maç kazandığı yok.
Ben Şenol Güneş'in asıl bu sene Trabzon'da varlığını hissettireceğini tahmin ediyordum. Kendi yönettiği transferler ve yerleştirdiği takım ile başarılı olmasını bekliyordum. Ama yanlış takım kuruyor, yanlış oynatıyor. Halil Altıntop gibi bir adamın sahada varlığı belli değil.
Ama sen Halil Altıntop'u çizgiye koyarsan, varlığı belli olmaz.
HER YERDE NAZİLER VAR
Güney Kıbrıs'ta Galatasaray'ın, Apollon Limasol'u 3-0 yendiği, CEV Kupası, rövanş maçında Rum taraftarlar olay çıkardı. 'Güney Kıbrıs'a Türk takımları gönderilmesin' şeklinde öneriler var.
Siz nasıl bakıyorsunuz?
Bu tür olaylar bizde de oluyor. Fanatikler her tarafta var. Atina'ya git, Atina'da da bazı takımların fanatik taraftarları var. Ama Atina ile Yunanistan havası o değil, Kıbrıs Rum kesiminin havası da o değil. Bunlar her ülkede olan kafatasçıların havası... Almanya'da yok mu; Türkleri öldüren, Naziler!.. Bu Naziler her yerde var.
Spor tabii, tribün psikolojisi, falan filan...
Hele maç da kaybediyorsan, tahrik edilmen gayet kolay... Ben büyütülmemesinin doğru olduğunu düşünüyorum.
Yerel bir olaydır, üç, dört tane manyağı, Kıbrıs'ın temsilcisi kabul edip, 'Vay hepsi böyle' diye bir şey yok.
Sınırı geç, elini kolunu sallaya sallaya git Lefkoşa'ya, otur yemeklerini ye, gece yemeklerine ye... Ben yaptım. İtibar bile gördüm; 'Türküm' diye...
* * *
FRANSIZ YAPMAZ!
Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne alınmadığı bir sezonda bir Fransız takımı şike yapmakla suçlanıyor. Lyon, Dinamo Zagreb'e 2.1 milyon pound vermekle itham ediliyor.
Karşı tarafta da Ajax'ın iki nizami golü sayılmadı. Tüm bunlara rağmen Platini'nin sıcağı sıcağına yaptığı, "Şike yok" açıklaması var. Burada bir çelişki yok mu
?
Bu Platini'nin yüz karasıdır. Ortada fol yok, yumurta yokken Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nden atıyorsun, bütün dünya 'Ne oluyor burada' derken de 'Bir şey yok' diyorsun!
Çünkü birisi Türkiye, birisi Fransa...
Bu Fransızlar için, Türkiye oldum olası, ikinci sınıf ülkedir. Benim gazeteciliğe başladığım yıllarda, Türkiye-
Fransa milli maçları, Fransa'nın B takımı ile oynanırdı. Adamlar Türkiye'ye A takımlarını göndermezlerdi. 'Türkler kim ki bizim A takımımızla oynayacak.' Bu Avrupa Şampiyonaları, Dünya Kupası elemeleri çıktı da biz Fransa'nın A takımı ile oynama şerefine ulaştık!..
Gazetelerimiz öyle yazardı: Fransa B, Türkiye A... Utanmadan... Kimse de itiraz etmezdi.
Fransa üniversiteleri, iki ayrı diploma verirlerdi. Uluslararası diploma ve de Bon pour L'Orient, 'doğuda geçerli' yani... Bon pour L'Orient diploman varsa Fransa'da doktorluk yapamazsın ama İstanbul'da yapabilirsin. 'Bu kadar yeter Türklere!..' Adı da öyleydi; Bon pour L'Orient diploma...
Bu seneki olaylar aynı tavrın Platini'nin kafasında devam ettiğini gösteriyor. 'Türk, Fenerbahçe tu kaka...
Onları hemen atın' ama 'Lyon, Fransız...
Öyle şey yapar mı?' Daha maç gecesi açıklama; "Alakası yok, soruşturma bile açtırmayacağım!"
Olay budur... Olayın Fransız ve Platini'nin zihniyetinde...
2016 Avrupa Şampiyonası Finalleri, 'Türkiye'ye verilmesin' diye baskı yapan, Fransa'ya verilmesini ayarlayan adam değil mi Platini!.. Aynı işte...
Röportaj: Bülent CAN

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.