Terim'in beğenmesi normal
- Hıncal Uluç Yazıları
- 30 Kasım 2011, 00:03:11
O dakikaya kadar maçın yıldızıydı. 'Terim'in yanında düzeldi' şeklinde yorumlar yapılıyordu, ancak tam da Fenerbahçe derbisi arifesinde takımını yalnız bıraktı.
Senin takımın 2-1 galipken kaleciye kafa atılır mı? Ama işte sen Melo'nun cezasına Tahkim Kurulu'nda itiraz edersen, adam da kafayı atar. 'Engin sorunlu futbolcu!' Hayır; Engin sorunlu değil. Sorunlu olan Galatasaray. Ben olayım Galatasaray'ın yönetiminde, bak bakalım; orada sorumsuzluk olacak mı? 24 saatte muma dönerler, dönmeyen de gider. Herkes de bilecek ki muma dönmeyen de gidecek. Bak bakalım dönüyor mu dönmüyor mu?
Utanmadan kabahati hakemde buluyorlar. "Kaleci Borjan, Engin'e vurmuş da..." Engin'in kalecinin önünde ne işi var? Doğrudan sarı kartlık bir suç o... Sivas 2-1 mağlup durumda, oyunun son dakikaları oynanıyor, kaleci topu bir an evvel oyuna sokmak isterken Engin yolunu kesiyor. Kitapta yazıyor; sarı kart...
Benim futbol yorumcularım ki bunların içinde Bülent Yavuz gibi Merkez Hakem Komitesi Başkanlığı yapmış biri var. "Efendim hakem kalecinin yaptığına faul verseydi, Engin de kafayı atmazdı."
Yok ya... 'Engin'in orada ne işi var?' demiyor Bülent Yavuz! Türkiye'de Merkez Hakem Komitesi Başkanlığı yapmış, şimdi hakem yorumculuğu yapıyor!..
BAROS'UN OYUNUNA GELDİ
Fatih Terim'in hakemi beğenmesini bir "Jest" olarak yorumladı benim medyam. Hayır; tabii beğenecek. Hakem sayesinde kazandı Galatasaray...
Galatasaray'ın ilk golü gol değil. Alenen ve resmen, dünyanın her yerinde ayağını fazla kaldırma endirekt serbest vuruş. Hakem golü verdi.
Penaltı; ben vermezdim. Tartışmaya açık ama ben vermezdim. Fatih Terim ile beraber seyredelim. Milan Baros'un topla alakası yok.
Milan Baros, kalecinin oraya uzanacağını biliyor ve doğrudan kalecinin üzerine gidiyor ve ayaklarının ikisini birden yerden kesmiyor ki kaleciye takılsın ve düşsün. Milan Baros, penaltı almak için giriyor oraya... Kaleci penaltı yapmak için değil...
Kalecinin uçuşu topu kurtarmak için... Milan Baros'un girişi penaltı yaptırmak için...
Hukukta, adalette kasıt önemlidir.
Kalecinin kastı ne; Baros'un kastı ne?
Kalecinin kastı topu kurtarmak, Baros'un kastı penaltı almak. Bülent Yıldırım, Baros'un oyununa geldi.
Baros'un penaltıdan önce de yerde kaldığı bir pozisyon var ama hakem orada devam ettirmeyi tercih etti. Belki o pozisyonda kart da düşünülebilirdi.
O pozisyonda hakeme "Aferin" dedim ama kartı çıkartmadı. Kartı çıkarsaydı Baros'a ikinciyi yapamazdı.
Sadece Baros da değil. Semih'in hareketi!..
Net penaltı, kırmızı karttı. Kırmızı kartını çıkartmamak için penaltıyı da vermedi. 'Hem hem penaltı hem kırmızı kartı taşıyamam' dedi!
Sadece penaltıyı verme hakkı olsa o penaltıyı çalardı. O penaltıyı görmemeye imkan ihtimal yok çünkü...
Sonrası daha da komik; 'Maç bitsin' diye çırpındı. Galatasaray 18'i içinde Ayhan'ın yere düşmesine çaldığı ve Navratil'e sarı kart gösterdiği pozisyon var. Dünyanın bütün hakem kurslarında gösterilmeli. Paniğe kapılmış, panik atak içindeki bir hakem maçı bitirmek için nasıl savaşır? Ayhan hiçbir şey yokken kendini yere atıyor ki, oyun dursun. Zaten saniyeler var. Galatasaray oradan topu tepsin, öteki tarafa gitsin de maç bitsin.
ARKASINDA DURAMADI
Tamam da Navratil'e niye sarı kart gösteriyorsun? Günahı yok, bir şey yok.
Sarı kart niye; 'Ben faul olduğundan eminim' demek için!..
Temas bile yok. Çünkü kafasında 'Aman bu maç 2-1 bitsin' düşüncesi var. 'İki kırmızı kart nedeniyle beni ezerler, benim hakemliğim bitebilir.
Ben perişan olabilirim. Aman bari maç 2-1 bitsin!' 'Ben iki kırmızı kartı da doğru çıkardım' yüreği yok. Son dakikalarda kendi doğru kararlarının ardında duramadığını gösterdi. 4 dakika uzattı; o 4 dakika ya oynandı ya oynanmadı.
Tutsunlar kronometreyi...
Bir dakika uzatılmış maçın, 3 dakika daha oynandığını gördüm ben Türkiye'de... 4 dakika uzatıldı maç, 1.5 dakika oynandı! Tam bir hakem komedisi...
Elmander'in gördüğü kırmızı kart da çok gereksizdi. Engin'e 'Nasıl kafa atarsın?' işareti yaptı ama Hayrettin'in ayağına bilerek bastı.
Engin'e 'Kafanı kullan' diyen adamın, bunu yapması anlaşılır gibi değil. 'Kafayla niye vuruyorsun! Ayağına bassana' demek istiyormuş demek ki!..
* * *
SEN BİTTİN SERCAN
Sivas karşısında Terim'in sahaya sürdüğü kadro ve yaptığı değişiklikler de fazla beğenilmedi.
Siz nasıl buldunuz?
Bu takımdan hiçbir şey olmayacağını Fatih Terim'in anlaması lazım.
Bu kırmızı kartlar, bu sakatlıklar ilâhi bir mucize... Yoksa Arena'da şu kötü Fenerbahçe'den ağır bir mağlubiyet bekliyor Galatasaray'ı...
Bugünkü Fener, 6 tane atan Fener olamaz. Fenerbahçe dünyanın en kötü futbolunu oynuyor çünkü...
Her hafta daha kötü oynuyor. Normal bir Galatasaray o 6-0'ın acısını alır...
Ama Fatih Terim'in bu Galatasaray'da ısrar ettiği için yenmesi zor.
Her hafta takımı 10 kişi bırakan Kazım'ı oynatıyor.
Sivas maçında inanamadım. Sercan'a yaptığı tam bir katliam. Sercan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitse kazanır. 80'li dakikalarda Fatih Terim kimi kenara alır; Riera'yı... Çünkü o dakikalarda Riera bitmiş oluyor, yorulmuş oluyor.
Savunmaya üçüncü stoperi koymak için oyundan çıkardığı adam her maçta o dakikada oyundan aldığı Riera değil, 5 dakika evvel oyuna soktuğu Sercan!.. Bir adamı ancak böyle öldürürsün. 'Sen bittin Sercan' dedi, Arena'nın skorborduna yazdı. Bunun anlamı bu... Ondan sonra Sercan ile ne konuşursa konuşsun. Sene başından beri olup bitenlere bak... Şu maçta olup bitenlere bak... Sercan'ın artık Fatih Terim'e inanması için saf olması lazım. Sercan'ın Fatih Terimli Galatasaray'da yeri yok, aklı varsa gider. Çünkü Ünal Aysal da, Fatih Terim de 'Kalmak istemeyeni biz tutmayız' diye bas bas bağırıyorlar. Çıksın desin ve 'Beni kiralayın' desin. Nereye giderse gitsin. Vanspor'a gitsin. Ama G.Saray'da kalmasın. Fatih Terim, Sercan'ı küçük düşürdü çünkü...
Sercan'ı aşağıladı. Sercan'ı yok etti.
On para etmez Kazım'ı bu kadar sahiplenen birinin, Sercan gibi bu ülkenin geleceğinde en az 10 sene yer alacak bir oyuncuyu böyle yok etmesi benim mantığım almıyor.
Fatih Terim'in futbolu ne kadar iyi bildiğini de biliyorum. O zaman bunlar bir takıntı sonucu... Fatih Terim'in bir Kazım takıntısı var; bir de Sercan takıntısı var. Biri olumlu biri olumsuz...
Ölüyü diriltmeye uğraşıyor, diriyi de öldürtmeye uğraşıyor. Kaybeden de Galatasaray oluyor.
Ama şimdi; Fenerbahçe maçında Sercan'ı mecburen oynatacak.
Sercan'ı da Gençlerbirliği maçında oynatıp kazanması lazım.
Nasıl ikna edecek? İnşallah eder.
Kaledeki Muslera inadı doğru çıktı. Son maçlarda Galatasaray'ı Muslera kurtarıyor. Fener maçında da o kurtarır gibi görünüyor.
* * *
FENER'i PERiŞAN EDER
Galatasaray'da sakat ve cezalılar çoğaldı. Üst üste de zorlu maçlar var. Nasıl çözüm bulunacak?
Ben Fatih Terim'in yerinde olsam; 1- Ujfalusi'yi sağ beke, yerine çekerim. Adam dünyanın en iyi hücum sağ beklerinden bir tanesi... Eboue'yi de onun önüne koyarım. Eboue ile Ujfalusi sağ kanatta karşına çıkan her takımın sol kanadını Fenerbahçe dâhil perişan eder. Çünkü ikisi de hızlı, ikisi de adam eksiltmeyi bilen ikisi de kanat oyununu çok iyi bilen isimler. Ama Eboue'nin savunma yanı eksik. Onun için o ileride oynayacak, bekte Ujfalusi...
Stoperde Servet ve Gökhan ile kendi keşfettiği Semih'ten ikisi...
Hangisi iyiyse...
Solda bana kalırsa Çağlar'ı oynatması lazım. Hakan Balta bu kadar oynuyor. Bu kadarı da Galatasaray'a yetmez. Fatih Terim eğer geleceğin Galatasaray'ını yaratmak istiyorsa geçmişle bu kadar ısrar etmesin.
Çağlar'ı kazandığı zaman Çağlar canavar gibi olur.
SELÇUK GERİYE GİDİYOR
Ortada Selçuk; garip ve anlaşılmaz bir şekilde; yan ve arka futbolu oynuyor.
Selçuk, Trabzon'da ileri oynayan tek orta saha adamıydı. Onu bu hale 'Fatih mi getirdi?' bilemiyorum.
Bütün Galatasaray yan ve arkaya oynuyor. Mesela Fatih Terim'in Selçuk'a 'Yan pas, geri pas verirsen döverim' demesi lazım. Selçuk'u ileri oynatması lazım. Engin'i adam etmesi lazım. Kafasının içini...
Kendi sahanda 2-1 galipken maçın 81. dakikasında kendini oyundan attıran bir adama ben nasıl güvenirim!
Fenerbahçe maçının 5. dakikasında yapmayacağı nereden belli! O maçta Engin'in cezalı olması Galatasaray'ın lehine ki, 80. dakikaya kadar Engin Galatasaray'ın en iyi oyuncusuydu.
Sen takımın en iyi oyuncusu ol, taraftar seni alkışlasın, kıyamet kopsun. Sen git durduk yere kaleciye kafa at kırmızı kart gör.
Ama burada da Fatih Terim'in bir yanlışı var. En başından beri ben "Bu takıma bir mentor lazım" diyorum.
Fatih Terim hem beyin hem mentor hem kondisyoner hem bilmem ne olamaz.
Büyük hoca büyük takımla olur. Fatih Terim'in takımı yok. Şimdi Fatih Terim bu takımı bırakıp gitse o Fatih Terim'in takımından birinin Galatasaray'a teknik direktör olacağını aklından geçiren var mı? Yok. Kurduğu takım öyle çünkü...
Piontek giderken Türk Milli Takımı'nın hocasının Fatih Terim olacağını bütün Türkiye biliyordu. Piontek öyle takım kurmuştu çünkü... Ama Terim'in Galatasaray'da kurduğu takımlara bak 'Bundan sonra bu gelir' denilecek bir kişi bırakmadı.
Mustafa Denizli de öyle...
* * *
MARADONA OLSA GİDER
Yani insan niye zayıf takımla çalışmak ister? Ben bir gazeteye genel yayın müdürü olsam Türkiye'nin en kuvvetli kadrosunu kurarım. Kurmuyorsam 'Kendimden şüphem var' demektir. 'Bülent'i alırsam benim yerimi alabilir.
Onun için ben Bülent'i yanıma almayayım!' Başka mantığı yok.
Ben Türkiye'nin en iyi gazetesini çıkarmak istiyorsam, Türkiye'nin en iyi adamlarıyla çalışmak zorundayım.
Erkekçe'de çalıştım. O dergi niye 150 bin sattı? Türkiye'nin en iyi adamlarıyla çalıştım. Üstelik bunların hepsi hemen hemen Bab-ı Ali'den kovulmuş adamlardı. Niye; sorunlu adamlar. Marifet sorunlu adamla başarılı olmak.
Kabiliyetsiz adam sorunsuz olur çünkü.
Kabiliyetsiz adam bilir kabiliyetsizliğini.
Oun için sen ne dersen yapar.
Ondan gazeteci olmaz. İyi yönetici, sorunlu adamı çözecek adamdır. Büyük adam sorunlu olur, küçük adam sorunlu olmaz. Küçük adam küçüklüğünü bilir, tamam.
ERKEKÇE 150 BİN SATIYORDU
Erkekçe'nin başarısının bir numaralı sebebi benim bir yığın sorunlu adamı çok iyi yönetmemdi. Yöneticilik o...
Yoksa 'O yazıyı oraya koy, bu fotoğrafı buraya koy' değil. Onu herkes yapar.
Sorunlu adamları yönetebiliyor musun!
Öyle sorunlu olanları vardı ki müesseseye gelmesini yasaklardım. "Gelme.
Yazını gönder" derdim. Gelirse olay çıkacak. Benim onunla sorunum yok ki...
Benim güzel yazıya ihtiyacım var. "Yaz gönder arkadaş. Nerede olduğunu bildir.
Ben araba gönderir aldırırım."
150 bin öyle sattı Erkekçe... Bugün 3 bin satan 'İyi dergiyim' diyor. Bir yayın grubunun bütün dergilerinin toplamı 150 bin satmıyor. Tek başımıza 150 bin satıyorduk. Çünkü iyi adamlarla çalışıyorduk.
Engin'i oynatacaksın arkadaş... Tribündeki de bilecek, televizyon başındaki de bilecek ki 80. dakikada kafa atmaz o herif. Atacaksa da oynatmayacaksın.
Bakacaksın ki iflah etmiyor; 'Yok arkadaş. Bu takımda oynamanın birinci şartı bana güven vermek, tribüne değil bana teknik direktöre. Güveni kaybettiğin anda bitersin. Engin değil Maradona olsan gidersin.'
BİR UZMAN ALMASI ŞART
Orada bir mentor olsa yani ruhsal bir lideri olsa 'Takımın ruhsal moralini de ben yaparım' demekten vazgeçse, Fatih Terim iyi olacak. Sen yine yapmaya devam et ama bir de uzman olsun.
Şu Engin'in sorunuyla meşgul olacak bir uzman olsun, Sabri ile meşgul olacak bir uzman olsun.
Galatasaray'ın en hırslı adamı Sabri ama o hırs belli bir dakikadan sonra Galatasaray'ın aleyhine dönüyor. Hâlbuki o hırsı 90. dakikaya kadar Galatasaray'ın lehine kullanmak lazım. Sabri çıktığı zaman Galatasaray'da lider göremiyorsun.
Herkes dolanıyor. Orada Kazım dolanıyor, burada Riera dolanıyor, şurada Elmander dolanıyor, bir sürü dolanan adam... Bu kadar ruhsuz bir Galatasaray görmedim.
Selçuk'a diyeceksin ki 'İleriye oynayacaksın arkadaş!' Engin Baytar zaten ileri oynuyor.
Ortadaki güvenliği sağlayacak adam da Ceyhun Gülselam. Bu üçlünün ortasına da Ceyhun'u koyacaksın. Uzaktan canavar gibi şut atar ama Ceyhun'u da öldürdü.