Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

24 Kasım 2011 | Perşembe

Yasa değişmemeli

Sporda Şiddet Yasası'nda hapis cezalarının hafifletilmesi için hazırlanan kanun teklifi 4 parti tarafından meclis başkanlığına sunuldu. Cezaların 1 ile 3 yıl arasında sınırlandırılması planlanıyor. 'Bu cezalar dünyanın hiçbir yerinde yok' diyenler de var, 'Yıldırım'ı kurtarma yasası' diyenler de var. Siz yapılması planlanın değişiklikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu yasayı hazırlatan kulüp yöneticilerinin, ya kendilerinden korkuları var. Bir işler çevirmişler; 'Bunlar ortaya çıkarsa Aziz Yıldırım'ın durumuna düşeriz. Biz de hapse gireriz' diye korkuyorlar ve kendilerini kurtarmaya uğraşıyorlar ya da Aziz Yıldırım'ı kurtarmayı planlıyor. 'Cezanın üst sınırının 3 yıla inmesi' demek 'Aziz Yıldırım'ın tutukluluk halinin kalkması' demek.

VİCDANEN DIŞARIDA OLMALI

Mesele Aziz Yıldırım'ın ceza alıp almaması değil. Onu tartışmaya hakkımız dahi yok. Çünkü daha iddianameyi bilmiyoruz. Aziz Yıldırım kaç aydır içeride... Tutukluluğu mahkumiyete dönüşüyor. Aziz Yıldırım'ın vicdanen dışarıda olması lazım. Deniz Feneri sanıkları 3 ayda niye dışarı bırakıldılar; mahkeme ne dedi: "Uzayan tutukluluk cezaya dönüşüyor." Aziz Yıldırım'ın durumu o... Ama Aziz Yıldırım'ı mahkeme serbest bırakmadığı için bu defa kanunu değiştirerek ceza sınırını 3'e indiriyorlar. 3 yıla indiğinde tutukluluğa gerek kalmayacak. Tutuksuz yargılanacak; mahkûm olur ya da beraat eder o ayrı... Onu biz bilmiyoruz. Ama bu kanun çıktığı an Aziz Yıldırım tahliye edilir. O zaman bu kanun ya Aziz Yıldırım için ya kendi suçlarını biliyorlar; 'ne olur ne olmaz' diye kendilerini sağlama almak için. Ancak ben, Hıncal Uluç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu yasa değişikliğine izin vereceğini tahmin etmemek istiyorum. Mevcut yasa kalması gereken ve uygulanması gereken bir yasa... Uygulanması gereken bir yasa olduğunu da Eboue'nin başına yağanlardan gördük. Bu yasa uygulanırsa bu sahneler biter.

LİGİN KADERİ BELİRLENMELİ
İddianamenin bugünlerde açıklanması bekleniyordu ancak yeni bir operasyon daha geçekleştirildi ve Göksel Gümüşdağ gözaltına alındı. İfadesinin ardından da serbest bırakıldı. İddianamenin açıklanması biraz daha uzayacak gibi görünüyor.

Tabii, savcının dikkate alması gereken bir şey var; uzadıkça bu fısıltı gazetesi masallar üretmeye başlıyor. Kulaktan kulağa oyununda olduğu gibi birisi bir şey sallıyor, dallanıyor budaklanıyor. 100 kişiyi dolaşıyor ilk sallayana geldiği zaman o da inanıyor! Türkiye'de şu anda dolaşan efsanelerin haddi hesabı yok. Göksel Gümüşdağ'ın gözaltına alınması ile ilgili dahi tonla efsane anlatılıyor. Onun için bu işin bir an evvel aydınlığa çıkması lazım. Hem bu efsanelerin sona ermesi için hem de ligin kaderinin belli olması yani Türk halkının futbol keyfinin geri dönmesi için...

NADASA BIRAKTI
Milli takım, Hırvatistan ile rövanş maçında 0-0 berabere kaldı ve Euro 2012'ye veda etti. Deplasmanda oynanan futbol nispeten beğenildi! Maçın ardından beklenildiği gibi Hiddink ile yollar ayrılırken, milli takımın başına biraz da sürpriz bir kararla Abdullah Avcı getirildi. Yaşanan süreçle ve Avcı'nın tercih edilmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Oradaki maçta biz oynamadık. Oradaki maç bir tek şeyi ortaya çıkardı; Hırvatistan, Hiddink'in dediği gibi muhteşem, büyük bir takım değil. Aksine palavra bir takım. Hiddink de bunu gördüğü için utandı ve 'Bu milletten aldığım paralar yeter. Daha fazla almayayım' dedi.

TİCARİ BİR KARAR ALDI

Kendi itibarını daha fazla sarsmamak ve yeni paralı birini bulmak için bıraktı. 'Edebimle ayrılayım ki gideceğim yere rahat gideyim' diye düşündü. Çünkü Hiddink'e yeni teklif yapacak takım, Türkiye ile sorun yaşadığını görürse 'Bu gittiği yere bela oluyor. Ben almayayım' diyebilir. Hiddink'in ayrılığı çok ticari bir karar kendi açısından... 'Bak Türkiye'den ne efendi ayrıldı. Demek ki bize de sorun çıkarmaz' denilecek ve yeni teklifler gelecek. Bu teklifleri beklemek üzere kendisini nadasa aldı. Türkiye açısından bakarsak; ben Abdullah Avcı'yı en çok eleştiren adamlardan biriyim. Niye eleştiriyorum: Senede dört takıma karşı takımını hazırlıyor. Fenerbahçe'ye, Beşiktaş'a, Galatasaray'a ve Trabzon'a karşı... Geri kalan bütün maçları boş veriyor. Çünkü biliyor ki bu dört takımın maçı televizyonda seyredilecek. Onun dışında Belediye kimsenin umurunda değil. Ama bir de bir şey var; bu dört maça da takımını iyi hazırlıyor. Rakipleri iyi analiz ediyor, zaaflarını iyi görüyor ve dört rakibe karşı çok iyi sonuçlar alıyor. Şimdi bu tarif neye uyuyor; milli takıma. Senede dört tane, beş tane maç oynayacak bir takımı Abdullah Avcı iyi hazırlıyor, rakibi iyi analiz ediyor, takımı da kenardan iyi yönetiyor, iyi motive ediyor. Bir de hırslı. Bir de ben biliyorum ki senelerden beri kafasında yatan şey milli takım hocalığı... Bütün bunlar bir araya gelince Abdullah Avcı fevkalade başarılı olabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor