Demokrasi nerede!
- Hıncal Uluç Yazıları
- 03 Kasım 2011, 01:16:18, Güncelleme: 03 Kasım 2011, 01:19:05
Sporseverler maçlara büyük ilgi gösterdi. Organizasyona övgüler yağıyor. Siz nasıl buldunuz?
Tenis muhteşem bir olay... Hayatımın en mutlu yanılgısını yaşadım. O Sinan Erdem Oditoryumu'nu dolduran binlerce insan bana çok keyifli bir yanılgının gururunu yaşattı.
Medyanın çok ilgisiz kalmasına bakıp 'boş tribünlere bir organizasyon yapacağımızı' dehşet içinde düşünüyordum.
Birinci günden, sonuncu güne kadar boş yeri olmayan bir oditoryum ve finalde WTA(Women's Tenis Association) CEO'sununTürk seyircisine söyledikleri...
Ben tonla olimpiyata, dünya kupasına, şampiyonalara katıldım. Kapanışlarda böyle süslü laflar edilir. Bu öyle değildi; yürekten samimiyetle söylüyordu. Kadın dedi ki "Buradan giderken üzüldüğüm bir tek şey var; sizi de beraber götüremiyorum."
Dünyanın her yerinde olması istenen bir coşkulu tenis seyircisi vardı; turnuvada tek Türk tenisçisi olmadığı halde.
Bu şunu gösteriyor; 'Efendim, bizim millet izlemez, gitmez' Hayır; bu millete iyi şeyi verirsen o millet alıyor kardeşim!.. Kimse milletin üzerine atmasın kabahati...
Beni üzen bir tek şey oldu. gazetelerde de bu konuda tepki yok, bundan sonra da olacağını sanmıyorum. Şimdi orada muhteşem bir insan var; Ayda Uluç, Türkiye Tenis Federasyon Başkanı... Bu turnuvayı Türkiye'ye getiren, o seyirciyi oraya toplayan, o inanmışlığın (Ben inanmıyordum) sahibi olan, mucizeyi yaratan insan. O orada duruyor ve de seçilmiş tenis federasyonu başkanı. Özel tenis federasyonunun demokratik yolla seçilmiş başkanı...
Orada spor bakanı yok, orada Gençlik Spor Genel Müdürü de yok. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü Vekili var. Tanımıyorum, ilk defa görüyorum hayatımda! Adını da ilk defa duyuyorum. Şampiyon olan sporcuya ödülü o veriyor! Seçilmiş Ayda değil; atanmış tavşanın suyunun suyu...
Hani ülkemize demokrasi gelmişti? Hani atanmışlar değil; seçilmişler öndeydi?
Hani 'kahrolsun' bürokrasiydi? Nerede bunları yazan demokrat kardeşlerim. Nerede bunları yazan, kadın haklarını yazan feminist arkadaşlarım? Bunun hesabını sormak faşist ve de erkek, maço, domuz Hıncal'a düşüyor!..
TAVŞANIN SUYUNUN SUYU
Düşünebiliyor musun; ülkeye bakar mısın!
Ben bütün feministlerin ve bütün demokratların hedefindeki adamım. Onların hiçbiri bu sahneden rahatsız değil. Seçilmiş ve bu mucizeyi yaratmış kadın başkan orada kenarda dururken Ankara'dan atanmış belki de hayatında ilk defa tenis maçına gelen tavşanın suyunun suyu bir adam ödülü veriyor bütün dünyanın önünde...
Eurosport'tan izliyorum ben... Dünya Kadınlar Şampiyonası'nın ödülünü, seçilmiş kadın federasyon başkanı dururken, Ankara'dan atanmış bir devlet memuru veriyor!
Ve 'Türkiye'ye demokrasi geldi' diyoruz biz! Geldi mi?
Lütfen bütün gazetelere bakın yarınki gazetelere de bakın, özellikle feminist, demokrat ve liberal yazarlara bakın. Bir tanesi itiraz ediyor mu! Ülkemin en büyük sorunu bu; samimiyetsizlik!..
Final maçı da şampiyonaya yakışır cinstendi. Azarenka 1-1'e getirdi ama Kvitova ikinci şansı vermedi.
Güzel olan şey; finale çıkan iki tenisçi de çok genç. Biri 21 yaşında, biri 22 yaşında.
Tecrübeliler, ustalar ortalarda yok. Gençler geliyor. Neden; çünkü teniste genç akımı var. O hoş bir şey. 1 numaranın, 2 numaranın son dörde kalamadığı bir turnuvada 3 numara ve 4 numara final oynuyor.
* * *
EFSANE YARATIYORUZ
Fenerbahçe'ye puan kaptıran Beşiktaş, Sivas'ı 3-1 mağlup etti. Bu maçın ardından Reha Muhtar, "Portekizli oyuncular maç seçiyorlar" şeklinde bir iddia da bulundu. Siz ne düşünüyorsunuz?
Portekizliler o kadar büyük adamlar değil...
Onu anlatmaya çalışıyorum. Adamın yaptığı orta, koluna çarpıp içeri girerse Querasma iyi oynuyor, Fener maçını seçmiş oluyor! O ortaya kimse kafa vuramazsa kötü oynamış oluyor! Adam 'her maç nasıl oynuyor' bir bak bakalım!.. 'Querasma' dendiği kadar başarılı bir adam olsa Portekiz Milli Takımı'nda oynamaz mı? Biz kendi kendimize efsane yaratıyoruz.
Tarihinin en kötü Brezilyasında yedek bile değil Alex! Türkiye'nin kahramanı...
Bu medya ile... Quaresma kim ya!..
Barcelona almış atmış, Porto almış atmış, İnter almış atmış. Bir şey var ama yok...
Alex gibi... Onda da bir şey var ama yok.
Cevad Prekazi ne diyordu; "Hıncal, senin dediğin gibi oynasam, benim Galatasaray'da ne işim var! Real Madrid'de direk oynardım."
Bunlar işte böyle ülkelerde kahraman yapılan futbolcular... Maç seçse ne olacak, seçmese ne olacak!..
Bana, 'Kulüp yöneticisi olsan şu Portekizlilerden hangisini alırsın?' diye sorsalar, üstelik de bedava verseler, hiçbirini almam.
FASULYEDEN LİG OYNANIYOR
Trabzon, Gaziantep'i son dakikalarda bulduğu golle yendi. Siz maçla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Türkiye'de bu sene futbol çok kötü oynanıyor.
Bunun en büyük sebebi de bu ligin fasulye bir lig oluşu... Yarın ne olacağı hâlâ belli değil. Federasyon, 'Ben sezon sonunda kararı açıklayacağım' diyor ama bütün kulüpler de 'İddianame açıklansın da ligi sürdürebiliyor musun, sürdüremiyor musun, görelim bakalım' diyorlar.
Bu ligde ben de futbolcu olsam bu kadar oynarım. Onun için her maçta her şey olabilir. Galatasaray'a dört atan Gaziantep 3 gün sonra neredeydi? Galatasaray'a deplasmanda 4 attı üstelik!..