Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

02 Kasım 2011 | Çarşamba

Tarihe geçmek istedi

Alex maç hilelerini en iyi yapanlardan bir tanesi... Bu nedenle çok da emin olamıyorum
Hakemleri benden başka eleştiren yok. Kastedilenin ben olduğumu iyi biliyorum


Fenerbahçe, 'Büyük' sıfatına tesadüfen sahip olmadığını açık şekilde gösterdi
Galatasaray'a 'Sahada 10 kişi kalındığında nasıl oynanır' dersi verdi


Hakem Aytekin Durmaz, Alex'e 6. dakikada gösterdiği kırmızı kartla Fenerbahçe-Karabüspor maçına damga vurdu. Bu kırmızı kart ve Durmaz'ın daha sonraki yönetimiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Hakem felaketti...
Benim gazeteciliğe başladığım yıllarda hem de gazeteci bir hakemimiz vardı, benim de çok yakın arkadaşım Sabahattin Ladikli. 'Lefter'i oyundan atan hakem' olarak tarihe geçmek için Lefter'i oyundan attı Ankara'da. Tribünde hepimiz biliyorduk; Sabahattin'in Lefter'i neden oyundan attığını...
Bu da sanki 'Ben Fenerbahçe stadı falan tanımam. Maçın üçüncü dakikası, beşinci dakikası tanımam. Alex'i oyundan atarım' demek için yaptı bu işi. Bu hükme nereden varıyorum, ağır bir hüküm. Bu hükme nereden varıyorum daha sonraki kararlarından.
Alex maçın 30. saniyesinde bile atılabilir. Ben Dünya Kupası Finalleri'nde daha dakika dolmadan çıkan kırmızı kartlar gördüm.
Hatta yanımda oturan arkadaşlar "Bu dakikada da kırmızı çıkar mı?" dedi. Ben de "Kuralda yazıyor mu kırmızı kart şu dakikadan evvel çıkarılmaz.
Adamın yaptığı hareket kırmızı karttı" diye karşılık verdim.

DOKUNULMAZLIĞI VAR

Benim televizyondan gördüğüm kadarıyla kırmızı kartlık bir hareket yok. Ama iki şey var şu an kafamda:
1- Alex, Türkiye'nin oyun hilelerini en iyi yapan adamlarından bir tanesi. Mesela çok iyi penaltı alır, gollük yerlerde çok iyi frikik alır. Kendisi de rakibe çaktırmadan her şeyi yapar. Gene o dirseği vurmuş olabilir. Hakem o kadar yakın ki pozisyona kararını doğru vermiş olabilir. 'İtiraz etmem' yani 'Niye verdi' diye... Ve de Fenerbahçe stadında, 6. dakikada Fenerbahçe'nin kaptanı ve en büyük silahı Alex'e kırmızı kart çıkaracak cesaret gösterdiği için de ayrıca alkışlarım.
2- Ama öyle yapmıyorum; ne diyorum: "Alex'i, Fener stadında, 6. dakikada oyundan atan hakem, olmak için mi bu işi yaptı?" Niye? Çünkü ondan sonra mesela Emre'yi ez az üç defa atması gerekirdi oyundan... Hiçbir şey yapmadı.
Yani; Emre'nin bir dokunulmazlığı var. Ona hiçbir hakem dokunmuyor.
Ama sen Alex'e böyle bir kartı hem de yüz kişiden doksan beşinin tartışacağı bir kartı çıkarmış bir hakem olarak Emre'ye göz yumuyorsan o zaman Alex hakkında verdiğin karardan 'Emin değilsin' demektir. 'Ben Alex'i yanlış attım, bir de arkadan Emre'yi atarsam hakemliğimi bitirirler!' Bu kadar kötü bir hakemlik olmaz.
Alex'e maçın başında çıkan kırmızı kartı "Ustaların gözü aydın. Amacınıza ulaştınız" şeklinde yorumlayanlar da oldu. Bu gönderme biraz da size herhalde...
Açık. Benden başka eleştiren yok.
Fenerbahçe medyası etkisi altındaki hakemleri benden başka açık açık eleştiren yok. Onun için yani kastedilenin ben olduğumu gayet iyi biliyorum.
Ama hakemin bu maçtaki yönetimi bile neyin ne olduğunu ortaya koyuyor!

O TAKIMA YAKIŞMIYOR

Beşiktaş maçında müthiş bir geri dönüş gerçekleştiren Fenerbahçe, hakemi bir kenara bırakırsak eksik kalmasına karşın Karabükspor karşısında da oyun disiplininden kopmadı ve galip gelmesini de bildi.
Bu sene olaylar Fenerbahçe'nin gerek kulüp olarak, gerek takım olarak "Büyük" sıfatına sahip olmasının tesadüf olmadığını, sadece taraftar kitlesinden gelmediğini gösteriyor.
Henüz 6. dakikada 10 kişi kalan Fenerbahçe, '10 kişi kalan takım nasıl oynar' konusunda Galatasaray'a bir ders verdi. Gerek ruhu ile ki çıkan adam Alex. Fenerbahçe'de bir Alex daha yok. Fenerbahçe'nin en büyük hücumcu oyuncusu... Ama 10 kişiye rağmen fevkalade başarılı bir mücadele verdiler. Emre hariç... O takıma yakışmayan bir tek adam var; Emre.

KARABÜK ÇOK KÖTÜYDÜ

Maçı farklı bile kazanabilirdi aslında. Bienvenu'nün kaçırdığı birçok pozisyon vardı.
Hiç kimse Fenerbahçe'nin maçı hak etmediğini söyleyemez. Bunda tabii Fenerbahçe'nin hırsı kadar Karabük savunmasında kalecisi dâhil çok kötüydü, darmadağınıktı.

* * *
İNÖNÜ' DE İNSANLAR ÖLEBİLİRDİ
Karşılaşma öncesinde tam bir taraftar kaosu yaşandı. Önce İnönü'deki derbiye kulüplerin isteğiyle rakip taraftar alınmamasına karar verildi. Ancak tepkiler 24 saat geçmeden bu karar da geri alındı
.
Utanç verici, yüz karası bir olay...
Taraftar alınmasını da vilayetin üstüne attılar. Vali, "Benim böyle bir şeyden haberim yok" deyince, düzeltmeyi şöyle yaptılar: "Karar kaldırıldı."
Vali bir daha açıklama yaptı: "Böyle bir karar almadık ki neyi kaldırıyoruz!"
Yeni yasada; taraftarın hareketlerinden, yöneticiler de suçlu ya...
Cezai suçlu, disiplin suçu değil...
Hapse girebilirler... 'Kendi üzerlerindeki sorumluluk kalksın' diye iki kişi el sıkışıyor.

VALİNİN ÜSTÜNE ATTILAR
Sadri Şener ile İbrahim Yazıcı'nın el sıkıştığı gibi... 'Ben sana Volkan Şen'i veriyorum ama bana karşı oynatma!' Resmen şike yapıyor başkanlar!..
Burada da taraftar üzerine şike yapıyor başkanlar... Bu da şike!..
Taraftar 12. adam değil mi? Sen 12. adam ile oynayacaksın, ben 11 kişi ile oynayacağım' diye anlaşma yapıyorlar taraflar... 'Benim sahamda ben bu sefer 12 kişi ile oynayacağım!' Kendi aralarında aldıkları bu kararı da vilayetin üzerine atıyorlar!
Ben İstanbul Valisi'nin yerinde olsaydım, savcılığa başvururdum. 'Benim adımı kullanarak, beni ve devleti müşkül durumda bırakan böyle bir karar aldıranların peşine düşün.' O kapıları kırıp içeri girenler olay çıkarsaydı kim sorumlu olacaktı; polis... Yani Emniyet Müdürü yani Vali... Böyle bir şey olur mu? İki tane sorumsuz yönetici yüzünden orada insanlar ölebilirdi.

SAVCILAR ARAŞTIRMALI
Büyük bir felaketin eşiğinden dönüldü.
Cam kapılar kırılabilir, çok ciddi yaralanmalar ortaya çıkabilirdi.
Kapı kırılıyor içeri adamlar giriyor.
Kapı kırılsa biri yere düşse üzerinden 500 kişi geçecek. Bu üstü kapatılacak bir olay değil. İstanbul'da savcılar varsa bu araştırılır. 'Kimse ölmedi' diye olay geçiştirilmesin. Bu olayı geçiştirirsen gelecek maçta insanlar ölür. Bunu geçiştirmeyeceksin ki bir daha böyle bir olay yaşanmasın.
Testi kırılmadan önlemi alacaksın. Bu bir uyarı... Ucuz atlatılmış bir uyarı...
Ama cezasız kalırsa bu uyarıdan kimse ders almaz.

* * *
YILDIRIM HAKLI
Beşiktaş-Fenerbahçe derbisiyle ilgili neler söyleyeceksiniz? Güzel maç oldu, genelde beğenildi. Fenerbahçe son ana kadar bırakmadı ve son dakikalarda bulduğu golle yenilmezliğini sürdürdü.
Niye beğenildi; ben beğenmedim.
Heyecanlı maç; tamam. 2-2 olunca, heyecanlı olur ama futbol kalitesi olarak ne vardı?
Efsane gibi günlerden beri Quaresma'nın, Almeida'ya attırdığı gol anlatılıyor. Golü Almeida atmadı.
Golü koluyla Ziegler kendi kalesine attı. Ve Quaresma'nın maç boyunca yaptığı iki ortadan birisi o... Nerede Quaresma!.. Fener'de kim var; seyredilecek. Emre neredeydi? Alex neredeydi?
Sahada futbol oynamaya çalışan sadece Caner'di. Galatasaraylılar her hafta 'Nasıl kaptırdık' diye kahroluyorlar.
Aykut Kocaman da teselli ediyor Galatasaraylıları... Bu Aykut Kocaman, yılın teknik direktörü seçiliyor, 'Geçen sene Fenerbahçe şampiyon oldu' diye...
Şu maçtaki Caner'in Fenerbahçe'nin yarısı olduğunu göremeyen bir teknik direktöre; ben ne diyeyim!
Yorulur, sakatlanır da çıkar. Adam aslan gibiydi... Aslan gibi adamı oyundan alıyor! Çünkü haberi yok.
Hakikaten yok. Aykut teknik direktör falan değil.

MUSLERA YAPSA ANLARIM

Maç sonrasında hatasını kabul etti.
Özür dilemesi bir şeyi değiştirmez. "Takımı, Aykut Kocaman şampiyon yapmadı, ben yaptım" diyen Aziz Yıldırım haklı...
Tabii Beşiktaş'ın yediği beraberlik golü de aptalca!.. Cenk uyudu. Maçın bitmesine saniyeler kalmış, iki kişilik baraj mı kurulur!
Özrü kabahatinden büyük. "Ben Alex atacak zannettim" diyor. Esas Alex atacaksa 4 kişilik baraj kuracaksın.
Çok güzel kurtarışlar yapan kalecinin, böylesine bir şaşkın baraj hatası yapması garip! Muslera yapsa anlarım. O kaleci falan değil.
Cenk kaleci ya!..

* * *
UEFA'NIN KÖLESi Mi?
Federasyon koca bir ligin üstüne çarpı atıyor, bunu da UEFA'nın üstüne atıyor. Kimseden çıt yok. Birinci bitiren dava açarsa kesin kazanır

Federasyon, UEFA'nın uyarısıyla Şampiyonlar Ligi'ne katılımla ilgili statüyü değiştirdi. Play-off sonunda ilk sırada yer alacak takım şampiyon sayılacak. İkinci takım ise ön eleme oynayacak. Daha önce 34 haftayı lider bitiren en azından Şampiyonlar Ligi ön elemesine katılma hakkı kazanıyordu. Bu adaletli bir değişiklik mi?
Federasyonun kararını, UEFA nasıl müdahale etmiş de değiştirmiş?
Federasyonun açıklamasında, "UEFA'nın isteğiyle' diye yazıyordu.
Türkiye'de gazetecilik ölmüş. Biri bir laf söylüyor, herkes o lafı kabullenip yazıyor. Açsınlar okusunlar UEFA'nın yönetmeliklerini, böyle bir müdahale hakkı var mı? Türkiye Futbol Federasyonu, kimi isterse onu gönderir, Şampiyonlar Ligi'ne... 'Benim şampiyonum budur' diyecek federasyon; UEFA da, 'Hayır' diyecek!
Gel o zaman sen yönet Türk futbolunu... 'Şampiyonlar Ligi'ne Fenerbahçe değil, Trabzonspor katılacak' kararını kim aldı?
UEFA, federasyona aldırdı.
Kimse bilmiyor. Federasyona sorarsan, UEFA aldırdı. UEFA yapılan itirazlara, 'Banane. Git kendi federasyonunla konuş' diyor. Bu hale gelmiş iş... Bu kadar yalama olmuş. UEFA böyle haber yolluyorsa bana, 'Sen benimle dalga mı geçiyorsun!' der basarım istifayı, bunu da açıklarım.
Türkiye Futbol Federasyonu, UEFA'nın kölesi mi?

YÖNETMELİĞİ DEĞİŞTİREMEZ

Türkiye'de bir müsabaka yönetmeliği var. Bu nun temel ilkesi şu; sezon başladıktan sonra yönetmelik değişmez. Sen başlamadan evvel, 'Bu 34 haftayı birinci bitiren, Şampiyonlar Ligi'ne gidecek' diyorsun. 10. haftaya gelindiğinde, 'Hayır, gitmeyecek' diyorsun! Böyle şey olur mu?
Bu ligi birinci bitiren takım, playoff'ta dereceye giremezse ve federasyonu mahkemeye verirse, yüzde bir milyon kazanacak. Çünkü madde açık. Sezon ortasında yönetmelik değişmez. Sen bir lig başlatıyorsun ve koşullarını belirliyorsun. Ben de ona göre bu daveti kabul etmişim ve maçları oynamaya başlamışım. Şimdi sen ortasında karar değiştiriyorsun! 'Ben öyle demiştim ama vazgeçtim.
34 haftayı birinci bitirmenin hiçbir önemi yok. Havasını alır.' Ama Türkiye'de medya yok. Geçen haftanın en önemli futbol olayıydı bu satır aralarında geçti!
Bir tane gazetenin manşetinde, birinci sayfada, 'Federasyonun kararı:
Bu ligi şampiyon bitirmenin hiçbir anlamı yok' cümlesini görmedim.
Neyin anlamı var; ilk dörde girmenin. O kadar... Bu ikisi çok farklı ya...
Futbol federasyonu, koca bir ligin üstüne 'çarpı' işareti koyuyor, bunu da UEFA'nın üstüne atıyor!
Medyadan çıt yok!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor