Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

21 Eylül 2011 | Çarşamba

Kocaman çok haklı

_Fenerbahçe'nin deplasman maçlarında zorlanacağı yönünde beklentiler vardı. Siz de geçen hafta söylemiştiniz. Ama bir sorun yaşanmadı ve Fenerbahçe, Gaziantep'ten 3- 1'lik bir galibiyetle döndü. Maçı nasıl buldunuz?
Şimdi, benim "Zorlanacaktan" kastım psikolojik baskının artacağı şeklindeydi; futbol olarak değil. O olmadı.
Güzel bir şey... Gaziantep seyircisi Fenerbahçe'ye yönelik bir baskı uygulamadı. Aziz Yıldırım ve birtakım yöneticiler için açılmış olan davadan Fenerbahçe'nin futbol takımını ayırdığını gösterdi Gaziantep seyircisi. Bu güzel ve hoş bir bilinç örneği...
Gaziantep karşısında bu baskıyı hissetmeden oynadı Fenerbahçe. Ama Fenerbahçe'nin üstünde başka baskı var. Onu Aykut Kocaman çok haklı, çok güzel bir örnekle açıkladı: "Boynumuzda iple dolaşıyoruz." Evet. Şampiyon olacaksın ondan sonra küme düşmen açıklanabilir.
Federasyon "Ben kararımı sene sonunda açıklayacağım" diyor.
Sene sonunda Fenerbahçe'ye hiçbir ceza vermeme ihtimali var mı; var. Fenerbahçe'ye 20 puan eksi ceza verme ihtimali var mı; var. Fenerbahçe'yi küme düşürme ihtimali var mı; var. Ee şimdi sen koca bir sezonu 'Acaba ne olacak' diye oynayacaksın. İşte bu tam boynunda iple dolaşmaya benziyor. Boynunda ip var da altındaki sandalyeye vuracaklar mı, vurmayacaklar mı belli değil!.. Çok zor.

KAFKAS BÜYÜK HATA YAPTI

Aykut Kocaman sağlambir teknik direktör... Onun için Fenerbahçe'nin her maçı zor. Bu psikoloji ile oynadığı için... Antep seyircisi o yönde bir baskı yapmadı.
Maç aslında denk bir maçtı. Kader anı Olcan'ın sakatlanmasıydı.
Çünkü Olcan hakikaten Fenerbahçe'nin "Ben bunu nasıl kaybettim" diyeceği kadar iyi futbol oynuyor.
Tutulması zor, hızlı, akıllı... Sercan'ın bir başka türlüsü...
Olcan sakatlanıp çıkmak zorunda kalınca Tolunay Kafkas da hayatının en büyük hatasını yaptı.
İvan de Souza'yı oyuna aldı. İvan de Souza nasıl bir adamsa onun kafasında. Ronaldinho mu, Messi mi! Neyse...
Onu oyuna sokmak için takımdaki bir yabancıyı dışarı almak durumunda kaldı. Hem Olcan çıktı hem de bir yabancı alıyor ki onun yerine yabancı soksun. Aldığı oyuncu da Gaziantep'in beyni Wagner! Sahanın en iyilerinden biri... Tolunay hoca maçı nasıl seyrediyordu, nereye bakıyordu anlamadım! İvan de Souza'yı oyuna sokabilmek için Wagner'i oyundan almak intihar. Antep, 'Olcan'ın eksiğini nasıl doldurur' derken bir de Wagner'in eksikliği bindi üstüne ve Tolunay, maçı Fenerbahçe'ye teslim etti.
Ondan sonra meydanı boş buldu Fenerbahçe.

_Alex, maçı koparan isimdi yine...
Alex bildiğimiz Alex. Değişen bir şey yok. Senelerden beri Alex neyse o.

_Hakem Bülent Yıldırım'ı nasıl buldunuz? Tartışılan penaltı pozisyonları vardı?
Bence hakemin iki kararı da doğru... İki pozisyon da hakemin yorumuna bağlı... Bence 'Elle oynama var' denilen pozisyonda tamamen bir ele çarpma olayı var. Vücuttan ele doğru çarpıyor top... İkincisi, resmen çelme...

KANIT OLDUĞUNU GÖSTERİYOR
_
Kocaman'ın "Herkes tertemiz... Bir Fenerbahçe mi kirli" çıkışıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Operasyon dar bir çerçevede mi ilerliyor?
Şimdi, konuşmaya gelince herkes konuşuyor. Resmen bildiğimiz bir tek şey var; savcılık birtakım adamları gözaltına aldı ve mahkemeye sevk etti. Mahkeme de bunların tutuklanmasına karar verdi. Neye göre yaptılar bunu?
Savcının 'Bu adamı tutuklayın' demesi, mahkemenin de tutuklama kararı vermesi birtakım belgeleri gerektirir.
Mevcut hukuk düzenine göre... Biz o belgeleri bilmiyoruz. Daha dosyalar açıklanmadı. Ama o dosyaları gören UEFA temsilcisinin kararı ile Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi'nden düşürüldü.
Şimdi ceza muhakkak kanıt ile verilir. Kanıt bulamazsan, adam isterse itiraf etsin. İtiraf tek başına kanıt sayılmaz. Gider der ki 'Bana işkence ettiler. Tehdit ettiler.
Bende itiraf etmek zorunda kaldım.' Mahkemenin tutuklama kararı vermesi ortada birtakım kanıtların olduğunu gösteriyor, bazıları hakkında... Başkaları hakkında soruşturma yapılmayışı da demek ki onlarla ilgili ortada bir kanıt yok. Kanıt olmayınca, iş lafa kalırsa, ben herkese çamur atarım. Çünkü ortam çamur atmaya müsait. Biraz evvel anlattığım sebeplerden...
Yani, Papermoon'da herkesin içinde Mustafa Denizli, "Ben Fenerbahçe'yi şampiyon yaptım" dediği zaman Aziz Yıldırım, "Sen mi yaptın?" diyorsa... Buna bağlı olarak istediğin senaryoları yazabilirsin. Bunlar konuşuldu senelerce... Aziz Yıldırım, 'Ne alakası var. Ben böyle bir şey demedim. Böyle bir şey kastetmedim' demedi!
Çünkü Aziz Yıldırım'ınhoşuna gidiyor böyle bilinmesi... Ergun Gürsoy'un hoşuna gittiği gibi, Sami Çölgeçen'in hoşuna gittiği gibi... Bir sürü insan, bir başarıdan kendisine paye çıkarılmasından hoşlanıyor. Konuşulanları da bu yüzden tekzip etmiyorlar. Sonra günün birinde canları yanınca da bu defa...

BASKETBOL MAÇINI İZLEDİLER
Gazetelerde okuduğumuz, tahmin ettiğimiz şu; en önemli delil telefon dinlemeleri... Bir takım insanlar dinlemelere takılmış. Tekrar söylüyorum, altını çizerek söylüyorum: Bu dinlemeler gerçek pazarlık da olabilir.
Bu dinlemeler herkesin arasında yaptığı gibi böyle bir şişinme muhabbeti de olabilir.
Bu ikinci tür olduğunu mahkemede kanıtlaması lazım. 'Ya ben arkadaşımla gırgır geçiyordum. Olay şudur' diye kanıtlaması lazım. Yoksa o yanlış şişinmeler başımıza iş açıyor. Futbolu kirletiyor. İki haftadır bizim evde maçlar seyrediyoruz. Ne Fenerlisi, ne Galatasaray, ne Beşiktaşlısının futbolla ilgisi yok. Alt katta İspanya-Fransa maçını açtım, üstte Galatasaray-Samsun maçı oynuyor ki benim evdeki seyircinin çoğunluğu Galatasaraylı, salonun yarısı aşağıya indi. Galatasaray ilk maçını kaybetmiş üstelik. Arena'da ilk defa çıkıyor sahaya... Skor 1-1. Galatasaraylılar aşağıya indi Fransa-İspanya maçını seyretmeye. İlgi kalmamış.

G.SARAY'DA SÜPER STAR YOK
_Türk Telekom Arena'da Galatasaray'ı 35 bin seyirci izlediği açıklandı.
Ben o konudaki eleştirilere fazla katılmıyorum. 35 bin, Galatasaray'ın son yıllardaki en yüksek seyirci miktarı... Ali Sami Yen'de bin kişiye oyuyordu Galatasaray. O hallere düşmüştü. 35 bin kişi yine iyi. Ama lig tatsız. 2- Bu Galatasaray da seyretme zevki verecek bir süper star da yok. Öyle bir şey alamadılar. Çok iyi iki adam alınsaydı o geri kalan 15 binlik yer de dolardı. Ligin tadı yok, işte boynunda iple dolaşan bir Fenerbahçe var. Sonunda ne olacağı belli değil. Arda'sını da kaybetmiş, yerini dolduramamış bir Galatasaray'ı izlemeye 35 bin kişi gelmiş. Bence gayet iyi seyirci...

* * *
AYIP BİR KARAR
Evvela kadın derneklerinin isyan etmesini beklerdim. Bunun anlamını feministler çıkaramıyorsa, lafım yok

_Federasyonun, seyircisiz maçları 'kadınlar ve çocuklara açma' kararıyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Tam bir eyyam kararı... Bu kadar yanlış bir karar olmaz.
Ben evvela kadın derneklerinin bu karara isyan etmesini beklerdim. Ne demek; kadına bedava!.. Kadın; 'ona buna sus payı' diye verilecek bir lütuf mu Türkiye'de!..
Ben Arena Stadı'na girerken, ne kadar kimlik taşıyorsam, Ayşe de o kadar kimlik taşıyor. Hıncal'ın girmesi yasak, Ayşe bedava girebilir. Yok ya!..
Cezasız maça Ayşe parayla girecek. Ama cezalı maç bana yasak ama ona serbest!.. Bunun anlamını kadın dernekleri, feministler çıkaramıyorlarsa eğer, onlara diyecek bir lafım yok.
Çok ayıp bir karar. Sosyal açıdan, hele günümüzde, 21. Yüzyıl'da bu çok ayıp bir karar...
Bu haberin yer aldığı Sabah gazetesinde, bir haber daha vardı: Göztepe-Karşıyaka maçına girerken, sutyenlerine bıçak saklayan kadınlar yakalanmış, kadın değil...
Kadınlar... Bir sürü kadın; sutyenine bıçak saklamış!
Kadının, benden farkı ne, o zaman... Üstelik benim sutyenim de yok, bıçağı saklayacak!..
Çok yanlış bir karar...

DÜNYA REKORU DEĞİLDİ
_
Bu arada uzun yıllar sonra oynanan ve merakla beklenen Göztepe-Karşıyaka derbisi 1-1 sonuçlandı. Güzel görüntüler vardı tribünlerde...
O maçın olaysız başlayıp, bitmesi çok güzel bir olay...
Ben 8 sene evvel bıraktığım zaman, Göztepe ile Karşıyaka arasında bir rekabet değil, bir nefret vardı. Bir Altay-
Beşiktaş maçı seyrediyordum; ne Göztepe var sahada, ne Karşıyaka, sağ tarafında Karşıyaka'ya sövüyorlardı, sol tarafımda Göztepe'ye sövüyorlardı, seyirciler!..
Ben de, 'Yanlış maça mı geldim' diye öyle bakıyordum.
Bir taraftan Göztepe'ye, bir taraftan Karşıyaka'ya sövüyorlar, maç bitince birbirlerinin yolunu gözlüyorlardı.
Felaket bir şeydi! Bu defa başından sonuna sakin bir maç oynandı. Gazetelerden okuduğum kadarıyla; saldırmalar, küfürleşmeler de yok. Normal bir maç oynamışlar.
Sabah'ta atmasyon bir haber vardı. 1981'deki Göztepe ile Karşıyaka maçındaki taraftar rekoru, dünya değil, Türkiye rekoruydu. 220 bin kişilik stadyumların olduğu Brezilya, Meksika sahalarını unutursan, 80 bin kişiye "Dünya rekoru" dersin!
O Türkiye rekoruydu, bir daha da kırılmasına imkan yok. Çünkü o zaman maçlar ayakta seyredilebiliyordu.
80 bin kişi girebiliyordu. Şimdi koltuklu olunca, 55 bin kişiye indi. Halkapınar tıklım tıklım dolsa bile ancak 55 bin kişi gelir.

* * *
TAKIMINA EN ÇOK SAHİP ÇIKAN SEYİRCİ
F.Bahçe seyircisinin desteğine hiç şaşırmıyorum. Kötü gün dostu olduğunu bir kez daha gösterdiler

_Fenerbahçe taraftarları, şike soruşturmasının ardından iyi bir takımdaşlık örneği sergiliyor. Formalar yok satıyor, kombineler kapışılıyor, Fenerium'da rekorlar kırılıyor.
Sarı-lacivertli taraftarların kulübe verdiği desteği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fenerbahçe seyircisi geleneksel olarak, takımına en çok sahip çıkan seyirci... Tarih boyu böyle... Bunu gene gösteriyorlar. Buna da hiç şaşırmıyorum. "Dost kötü günde belli olur" derler. Fenerbahçe seyircisi kötü günde, en iyi dost olduğunu gösteriyor.
Hayatında hisse senedi almamış adam sırf 'Fenerbahçe'nin hisseleri düşmesin' diye hisse senedi alıyor. Fenerium'un kapısından geçmemiş adam, sırf bu yüzden Fenerium'a gidiyor.

TRABZON'UN AKLI AVRUPA'DA

_İnter galibiyetiyle büyük sükse yapan Trabzonspor'un, evinde Belediyespor'a mağlup olmasını neye bağlıyorsunuz?
Olabilir bu... Ben bunu zamanında Galatasaray'da çok yaşadım. Fatih Terim, Mustafa Denizli, Avrupa'da zafer üstüne zafer kazanırken...
O havadaki bir futbolcuyu, böyle ucu karanlık bir ligde motive etmek çok zor.
Trabzon artık bir tek hedefle oynuyor.
Türkiye ligi maçı onun için artık hazırlık maçından öte değil. Trabzonlu futbolcuya bunu anlatamazsın.
Herifin kafasında bir tek hedef var; sağlam kalmak, sakatlanmamak ve Avrupa maçında oynamak.

İNŞALLAH BENİ YANILTIR
Dünyanın en zor işidir; Avrupa'ya motive olmuş bir adamı, tekrar Türkiye ligine, hem de böyle bir lige motive etmek.
Onun için ben bu tür yenilgileri çok önemsemiyorum. -
Büyükşehir Belediye açısından hoş bir galibiyetti aslında.
Geçen hafta Galatasaray'ı, bu hafta da İnter'i yenmiş Trabzonspor'u mağlup ederek ikide iki yaptı.
Belediye açısından iyi ama ben Belediye'nin büyük takımlara karşı nasıl oynadığını söylüyorum.
Onun için hiç şaşmıyorum.

_Bu sezon belki yanıltabilir.
İnşallah... Büyük takımlara karşı bu kadar büyük istatistiklere ulaşan bir takım, bugüne kadar bir kere daha, Avrupa'da yer almamışsa, burada kocaman bir soru işareti var. Abdullah Avcı'nın artık bu soru işaretine cevap vermesi lazım.
Lige Trabzon, Galatasaray galibiyetleriyle başlayan Büyükşehir Belediye'sinin ligi ilk 4 arasında bitirmesi lazım. Play- Off'ta olması lazım. Olamazsa o zaman konuşurum Abdullah Avcı'yla...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor