Eksik oynatıyorlar

Hıncal Uluç hincal.uluc@sabah.com.tr
İlk hafta Belediye'ye kaybeden Galatasaray, Samsun'u mağlup ederek ilk galibiyetini aldı. Skor bir ara 1-1'e geldi ama Sercan ve Elmander'in girişiyle canlanan Galatasaray sonuca gitti. Maçla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Sercan ve Elmander hamlesi iki açıdan önemliydi. 1- O hamleye kadar maç 9'a 11 oynanıyordu. Samsun 11 kişi, Galatasaray 9 kişi... Hatta maçı televizyonda anlatan arkadaşımız bir ara, belki başka bir şey kastediyordu ama tam doğru noktaya temas etti; "Samsunspor sanki sahada Galatasaray'dan fazla" dedi. Kazım ve Milan Baros, oyunun hiçbir döneminde katkıda bulunmadılar Galatasaray'a... Resmen G.Saray'ı 2 kişi eksik oynattılar. Geçen hafta da böyleydi. Hazırlık maçlarında da böyleydi.
Fatih Terim'in bu ikisinden yedek olma dışında herhangi bir beklentisi olmaması gerektiğini, defalarca söyledim. Ama yine onlarla başlamakta ısrar etti! Asıl tehlike; Galatasaray'ın bunlardan birinin, ayağına tesadüfen oturan bir topla, maç kazanması...
Şimdi takke düştü kel göründü. Bu ikisi kenarda duracak. 5 dakika, 10 dakika sonra girerler, bir şey yaparsa yaparlar, yapmazlarsa da yapmazlar. Ama Kazım ve Baros umut bağlanacak oyuncular değil.
SERCAN'I KAZANDIRMALI
Sercan'ın çok önemli bir yıldız olacağına inanıyorum.
Üstünde durulursa, devamlı oynarsa, G.Saray'ın aradığı forvet olabilir. Hem kanatta oynuyor hem ortada oynuyor.
Böyle bir özelliği de var. Hızlı. Topa da iyi vuruyor. Çalım da atıyor. Olağanüstü asisti ile oyunu iyi okuduğunu da gösterdi. Adam da her türlü malzeme var.
Geriye, Ertuğrul Sağlam'ın yapamadığını, Fatih Terim'in yapması ve Sercan'ı Galatasaray'la birlikte Türk Milli Takımı'na kazandırması kalıyor.
Elmander çok büyük bir adam değil. Ama en azından iyi niyetli... Koşuyor; topa da iyi vuruyor. Çok rahat oynar. 2- Sercan ve Elmander'in oyuna girmesinin ikinci faydası; G.Saray'ın o anlamsız, sonuç vermeyen 4-3-3'ten vazgeçmesi...
Oyuna giren Elmander 4-4-2'ye döndüklerini arkadaşlarına, parmaklarıyla göstererek ve bağırarak anlattı.
4-3-3'ün dünyadaki en iyi uygulayıcılarından biri Rijkaard... Rijkaard, Galatasaray'da 4-3-3 beceremedi.
Galatasaray'ın başına ne geldiyse, bu oyundan geldi.
Terim'in, Rijkaard'ın yapamadığı 4-3-3'te, 'O yapmadı ama ben yaparım' diye inat etmek yerine, kendi kafasındaki ve G.Saray'ın bu kadrosuna uyan 4-4-2'ye dönmesi gerekiyordu. Bu da Elmander ile Sercan'ın oyuna girmesiyle oldu.
Galatasaray'da esas olan; Ceyhun'u kazanmak. Ceyhun'u keşfeden, milli takıma çağıran Fatih... Ceyhun'u kazanabilirse; yine iki şeyi birden kazanacak; hem ortadan çok gedik veren savunmaya genç ve sağlam bir oyuncu koyacak hem de Sabri ile Ujfalusi, 4-4-2'de özellikle, sağ kanatta oynadıkları zaman, rakip takımın sol kanadını felç ederler. Sene başında ne kadar iyi oynadıklarını gösterdiler. Ama önlerindeki Kazım onları tıkıyordu. 4-3-3 oynandığı için... 4-4-2 oynandığı zaman önde bir adam olmayacak. Bunların sağdan yaptıkları kanat akını ortadaki Sercanya da Elmander'de son bulacak. O bakımdan Ceyhun'un kazanılması hem savunma açısından, hem hücum açısından çok önemli.
GİTTİĞİ YERDE KALIYOR
Solda Riera'yı çok iyi buldum. Hem futbolu biliyor hem iyi oynuyor. Lider vasıfları var. Her tarafa koşuyor.
Ben orada, 'Sol açıkta top beklerim. Ayağıma gelirse oynarım' demiyor. Tam bir orta sol, 4-4-2'nin ideal adamı...
Hakan da ileri çıkmayı seven birisi... Sağda Ujfalusi, Sabri gibi Hakan da Riera ile solda iyi bir ikili oluşturabilir.
Yalnız Hakan, gittiği zaman kalıyor. Belki de fiziği yeterli değil. Hakan'ın olduğu kanattan çok açık verdi Galatasaray... Savunmadaki risk, göbekte ve solda oldu.
Onun için Hakan'ın biraz daha ekonomik oynaması, fiziğini kontrol etmesi lazım. Çok sık depar atmasına gerek yok. Arada bir kendisine dinlenme fırsatı vermeli, yoksa sol taraf boş kalıyor. Pek çoğunda Riera geldi, Hakan'ın boşluğunu kapattı ama gelemeye de bilir.
Genel görünüm; Terim, 4-4-2'de ısrar ederse bu kadro ile devre arasına kadar gelebilir. Ama Fatih'in amacı da, Aysal ve ekibinin amacı da ligde başarılı olmak değil, gelecek sene Avrupa'da başarılı olacak bir takım yaratmak.
O takımın bu seneden başlaması lazım. Bunun için de devre arasında Galatasaray'ın transferler yapması lazım. Eksiklikler görünüyor. Arda'nın yeri bomboş duruyor ki 'Arda kalitesinde en az iki adam daha olması gerekir' diye düşünüyordum, mevcuttaki Arda da gitti.
KIRMIZI VE PENALTI DOĞRU -
Hakem Kuddusi Müftüoğlu'nun gösterdiği kırmızı kart ve penaltı için ne düşünüyorsunuz?
Kaleciler bunu senelerden beri yapıyor ve cezasız kalıyorlardı. İlk defa bir hakem büyük bir cesaretle penaltı ve kırmızı kartı gösterdi. İkisi de doğru karardı.
Top senin kucağındayken, sen 18'in içindeki bir adama kasten vuruyorsan, kasten vurmasa penaltı yok zaten...
Penaltıya itiraz edenlerin kırmızı karta itiraz etmelerini anlamakta hukuk mantığı açısından da futbol mantığı açısından da zorlanıyorum. Melo'nungeçen hafta yaptığı hareketten ne farkı var?
Kırmızı kart görmediği için kıyamet kopardılar. Kasti rakibe darbe vuruyorsun. Kasti rakibe darbe vurmanın adı kırmızı kartsa, Melo'nunki de kırmızı karttır, bu da kırmızı kart... Melo'nunyaptığı hareket kırmızı kart, hiç itirazım yok.
Ama o hareketin yapılmasına sebep olan tahrik var ki maçın skorunu değiştirir. Mahmut, top havalandığı zaman Melo'yu bel kündesi ile yıkıyor. Penaltı var orada resmen... Hakem penaltıyı ve Mahmut'u cezalandırmadığı için Melo cezayı kendi kesmeye kalkıyor.
Hakemin de görmediğini fark edip... Görüntülerde var ama hiçbir gazetede veya televizyonda bu yer almadı. 'Ya Melo'nun vurduğu andan iki saniye geriye gidelim.
Melo bu hareketi niye yaptı? Manyak mı bu herif durup dururken niye kafa atıyor?' demedi kimse!
Orada bir penaltı var ki Galatasaray kaybetti o maçı.
Üstelik hakem o pozisyona bakıyordu. Hakemin baktığı pozisyonda vermediği penaltıyı kimse tartışmıyor, hakemin bakmadığı yerde 'Melo'nun niye kırmızı kart görmediği' soruluyor. Yani medyamız da fevkalade tarafsız!..
* * *
8-0 İÇİN KAÇ KİŞİ SATIN ALINMALI!
Radikal'e verdiği röportajda, Galatasaray'ın şike soruşturmasıyla ilgili tutumunu eleştiren Hayri Kozak, "Galatasaray yanlış yaptı. Bizim de 8-0'lık maçımız var. Verildiği iddia edilen Fiat otomobilleri var" açıklamasını yapmıştı. Aysal da bu sözlerin ardından "Kimde ne belge varsa ortaya koysun" şeklinde bir çağrı yaptı. Kozak'ın öz eleştirileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz!
Aysal'ın dediği doğru... Ben de aynı şeyi söylüyorum. Dedikodu yapmak dünyanın en kolay şeyi... Yıllardan beri yapılan dedikodulara çanak tutmak da dünyanın en kolay şeyi... Ama bir şeyi konuşuyorsan elinde belge ile konuşacaksın ve kanıtlayacaksın, dediğini. Salla git, olmaz.
Yıllardır yapılan çirkin bir dedikoduya Hayri Kozak gibi bir Galatasaraylı çanak tutuyor.
BİR KİŞİ İTİRAF ETMEZ Mİ?
Röportajın ilginç tarafı oydu aslında... İnanılır gibi değil ya!.. Hayri Kozak'a ben şimdi soruyorum; "Bir takımı 8-0 yenmek için en az kaç kişiyi satın alman gerekir?"
Ben o maçtaydım; Hayri Kozak o maçta mıydı?
İtham edilen kaleci Zalad, 5 golü burnunun dibinden yedi. Cinayet sözlüklerinde 'point blank' denir, kaçmaz noktadan... Tabancayı dayarsın herifin beynine, tetiği çektin mi öldürürsün. Point blank odur.
İki metre geriden vurduğunda elin titrer, şaşar, adam eğilir. Ama dayarsan beynine point blank... Zalad 5 golü öyle yedi. Galatasaray'ın, Zalad'ı burnunun dibine kadar, elini kolunu sallayarak gelmesi için, "Şike" diyoruz ya maça, kaç kişiyi satın alması lazım Ankaragücü'nden!..
Ki aynı Ankaragücü iki hafta evvel ligden düşme tehlikesi varken henüz (Galatasaray ile oynadığı zaman ligde kalmayı garantilemişti) Galatasaray'ın rakibi Beşiktaş'tan 6 gol yemişti.
6-2 bitti o maç. Ligden düşme tehlikesi olan Ankaragücü'nün, Beşiktaş'tan 6 yemesi normal, ligde kalmayı garantiledikten sonra futbolcuların yarısı denize tatile gidip geldikten sonra hırsla ve şevkle sahaya çıkan Galatasaray'dan 8 gol yemesi şike!.. Mantığa bak bir kere... Tekrar soruyorum Hayri Kozak'a; "Kaç adam alman lazım?"
O maç üzerinden bunca sene geçti. O satın alınanlardan bir tanesi gazetelerin ve televizyonlardan milyonluk teklifler alıp itiraf için ortaya çıkmaz mı? 'Evet, falanca adam geldi.
Paraları bize verdi. Ben de aldığım paraları şunlara dağıttım.' Ya da 'Paraları ona verdi.
Benim hisseme de bu düştü. Ben de bu parayı aldım. Bu parayla şu evi aldım. Şu bankaya şu kadar yatırdım' demez mi? Her şeyin konuşulduğu, açıklandığı günümüzde MİT'in yaptığı görüşmelerin bile... Bir kişi çıkıp 'Evet o maç şikeydi. Ben para aldım' demez mi!..
Efendim, "Malatya'ya arabalar gitmiş!"
Malatya gibi bir kente 30 tane araba gidecek ve bunların bir tane resmi yok, fotoğrafı yok.
Bir tanesinin kaydı yok. Trafiğe kaydolmadan kimse, kimseye araba vermez. Hadi ben arabamı sana vereyim. Ne yaparsın? Malatya gibi bir yerde benim üzerime tescilli arabayı sen kullanacaksın! Malatyaspor kalecisi olarak mesela ve kimse farkında olmayacak. 'Bu araba Bülent Can'ın altına nereden geldi?' diye kimse resmini çekmeyecek. Biri bir şey sallıyor. Bunu yalanlaması gereken kişilerin de hoşuna gidiyor. Yani, 'Takımı ben şampiyon yaptım. Takımın şampiyonluğuna ben katkıda bulundum' izlenimi vermek için...

HAVA ATMAK İÇİN SUSUYOR
Aziz Yıldırım'ın başına geliyorsa bu yüzden geliyor. Galatasaray'ın başına bunca dedikodu çıktıysa işte bu bir takım insanların bu tür yalanlamaları yapmamasından... 'Efendim, ben olmasam Galatasaray şampiyon olmazdı' havası atmak için etrafa... Sami Çölgeçen, federasyonda ve Galatasaray'da gayet prezantabl bir adamdı. Türkçeyi de, İngilizceyi de, Fransızcayı da çok iyi bilir.
Bir takım Avrupa dillerini de konuşur.
UEFA'nın görevlisiydi. 'Hakemi havaalanında karşılayacaksın, havaalanında uğurlayacaksın.' Ondan sorumlu biri olacak.
Sami bunun için ideal, biçilmiş kaftan. Hoş sohbet. Nereye götüreceğini bilir İstanbul'da...
Ama "Sami hakemleri ayarladı" diyor biri...
Hoşuna gidiyor böyle bir şeyin denmiş olması.
Ben Sami'nin 'Ne münasebet' dediğini duymadım.
Sami benim Mülkiye'den arkadaşım.
Beraber okuduk. 'Ne münasebet' dediğini duymadım!

Bu arada Ahmet Çakar sizi mahkemeye vereceğini açıkladı.
Ne yapayım!..
* * *
TOPLAMA BİR YÖNETİM
Galatasaray yönetiminin kendi içinde sorunlar yaşadığı, Ali Dürüst'ün istifa edeceği, hatta kongreye gidileceği şeklinde dahi haberler çıktı. Bu haberler nereden kaynaklanıyor? Yönetimde bir çatlak var mı gerçekten?
Bu yönetimin eskilerin deyimiyle 'mütecanis' olmadığı belli... Birbirine uyumlu, kafa dengi bir yönetim değil. Bu yönetim, Ünal Aysal tarafından kurulmuş toplama bir yönetim. A'nın hatırı, B'nin isteği, C'nin önerisi ile oluşturuldu... Ünal Aysal kafasındaki yönetimi kuramadı. Bu yüzden normal koşullarda, sokakta birbirine selam bile vermeyecek adamlar o yönetim kurulunda bir aradalar.
İşler iyi giderse anlaşmazlıklar ortaya çıkmaz. Ama işler kötü gitmeye başladığı andan itibaren dişler gösterilir.
Etrafta istiyor tabii Galatasaray'ın karışmasını... 'Tarafsız' medyamız fevkalade!..
Yani kötüye giderse, işler biraz düzelmezse bu yönetim dağılır. Birbirini sevmeyen hatta saymayan adamlar var bu yönetimde.
-Bu sezon Galatasaray için en büyük engel de yönetim içindeki 'çok seslilik' olacak gibi görünüyor... Fatih, takımı toparlarsa bir şey olmaz. Kimse 'bozguncu' durumunda olmak istemez. Ama işler kötüye giderse, o zaman, "Ben zaten baştan biliyordum, bunun böyle olacağını" diyen bir sürü kişi çıkar.

MUSLERA ÇOK İŞ AÇAR
-Melo, Samsunspor karşısında ilk maça göre daha etkiliydi. Şık da bir gol attı.
Attığı gol şıktı, ama o gol yenmez. Ahmet kontrpiyede kaldı. O kadar uzaktan geliyor ki top. O kadar uzaktan ve o kadar sallana sallana göstere göstere geliyor ki... İyi bir kaleci o topu alır. İyi bir kaleci Samsun'un golünü de alırdı.
Ben Galatasaray'ın, iyi bir kaleci transfer ettiğine şu anda kani değilim. Birbiri ardına hatalar yapıyor, birbiri ardına hatalı goller yiyor ve güven vermiyor.
Ben de her zamanki gibi sorumu sormaya devam ediyorum; "O zaman Galatasaray'ın kalesinde bekleye bekleye ziyan edilen, kaleciliği unutturulan Türk kalecilerin günahı ne? Ufuk'un günahı ne; Aykut'un günahı ne?"
Yani şöyle bir gol yemesine razı olacaksan!..
Çocuklara senelerden beri güvenilseydi, bunların ikisi de milli takım kalecisi olurdu. Bu kaleci,Galatasaray'ın başına daha çok iş açabilir.




X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.