Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

02 Ağustos 2011 | Salı

İkisi de kurtuldu

Şike operasyonu devam ediyor. 3. dalgada Murat Özaydınlı, Hasan Çetinkaya, Zafer Önder İpek ve Can Arat'ın ifadeleri alındı. Son operasyon ve yaşanan süreçle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Bence "3. dalga" yanlış bir deyim. Bugüne kadar dinlemelere takılan insanlara bazı sorular sorulması gerekiyordu, yani savcılar öyle uygun görmüş, o ismi geçenler çağrılıp ifadeleri alınıyor. Bunun bir dalga hareketi olmadığı bazılarının savcılığa bile gitmemelerinden belli...
Geri kalanları mahkemeye bile gitmeden serbest kaldılar.
Zaten bunlar davet edilip gittiler emniyete; öyle evlerinden alınarak falan değil...

-Son operasyonda öne çıkan isimlerden birisi de Erman Toroğlu'nun 'müşteki' sıfatıyla ifade vermesi ve Yıldırım'dan şikayetçi olmasıydı. Toroğlu'nun şikayetçi olması ve açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erman hoca, Hürriyet gazetesinde, Aziz Yıldırım'dan niçin şikayetçi olduğunu, çok açık seçik anlattı. "Bu şikayetim Aziz Yıldırım'ın, benim işime son verdirmesiyle ilgili değil. Herkes hoşuna gitmeyen birisinin işine son verebilir. Şikayet edilecek makam varsa, işe son verendir" dedi. Yoksa Sabah'a da benim için 'Kovun' diye kimbilir kaç tane istek geliyordur!..
Erman Toroğlu 'Hayatını tehlikede gördüğünü' söyledi. 'Bana bundan sonra bir şey olursa sorumlusu Aziz Yıldırım'dır.' Bu bambaşka bir olay... Bu yürütülen soruşturma ile ilgisi olan bir konu değil. Bu ayrı bir olay... Savcılık bunu ciddiye alırsa ayrı bir soruşturma açması lazım.

HER PROGRAM BİTEBİLİR -
Sizin de NTV'den ayrıldığınız dönemde Aziz Yıldırım'ın araya girdiği yönünde dedikodular çıkmıştı.
Siz bu konuda herhangi bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?
Herkes, "NTV'deki 90 Dakika programının bitmesini sağlayan Aziz Yıldırım'dır" diyordu. Her program bitebilir, bitmeyecek program yok. Beni üzen tek şey, 14 yıl süren bir programın bittiğini gazetelerden öğrenmiş olmamdı. Yoksa çeşitli düşünceler içinde programlar bitebilir.
Buna dediğimiz bir şey yoktu. NTV'dekiler dostlarım, arkadaşlarım zaten... Hatalarını kabul ettiler. Benim için bir yemek düzenlediler.
3 gün sonra da gelip, "Kırmızı Çizgi programını yapar mısın?" dediler. Aziz Yıldırım ile NTV arasında bana yönelik bir şey yoktu. Olsa bile başarısız kalmış.
Çünkü ben Kırmızı Çizgi'de Mehmet Arslan ile beraber Aziz Yıldırım'ı eleştirmeye devam ettim.

ERTELEME KARARI DOĞRU
-Futbol Federasyonu, liglerin başlama tarihini 9 Eylül'e aldı. Ertelemeyi doğru buluyor musunuz? Bu süreç içinde nasıl bir karar çıkar?
Doğru bir karar. Nasıl bir karar çıkacağını bilemiyoruz.
Bu konuda bir fikir söylemek bile karar verebilecekleri etkilemeye yöneliktir. Ben bu tür konularda hassasiyetimi koruyorum. Bir konu yargıya aksetmişse... Bu yargı sadece ceza yargısı da değil.
Federasyonun da bir yargı gücü var. Disiplin açısından...
Neticede federasyon da bir disiplin kararı verecek.
Onun için ben hiçbir evrak görmedim. Hiçbir şey dinlemedim.
Kalkıp da 'Şöyle olmalı, böyle olmalı' denmesine şiddetle karşıyım. Sabırla bekleyeceğiz.
Federasyonun aldığı erteleme kararı gayet doğru. Ama bu kararı alırken Mehmet Ali Aydınlar'dan ben şunu da beklerdim. 'Bizi bu yönde uyaran Ünal Aysal'ı biz şiddetle eleştirdik. Oysa haklıydı. Sayın Aysal'dan da özür dileriz' demeliydi. Çünkü şu an onun dediklerini yapıyorlar.

BÖYLE BİR TEMENNİM YOK
-Küme düşme cezası uygulanması halinde nasıl bir yol izleneceği konusunda da tartışmalar yaşanıyor. Lig kalan takımlarla mı devam etmeli, yoksa Bank Asya'dan yeni takım veya takımlar mı alınmalı?
'Se'li, 'sa'lı şarta bağlı konuşmalar aslında, benim söylediğim kuralı ihlal etmek olur. Türkiye'de yönetmelikler var, yasalar var, usuller var. Bunlar bugüne kadar nasıl uygulanmışsa, aynen uygulanır.
Ortaya çok özel bir durum çıkarsa, bu çok özel durum için de yasal çözümler aranabilir. Ama o durum çıkarsa...
Şimdiden 'Böyle olursa böyle olmalı' demek sanki öyle olmasını temenni edermiş durumuna düşürür insanı...
Benim böyle bir temennim yok.

SAĞLAM OLDUĞU AÇIKLANDI
-Şike soruşturmasında adı geçen Emenike, ani bir kararla Fenerbahçe forması ile bir maça dahi çıkmadan Spartak Moskova'ya transfer oldu.
Doğru bir karar. Ben, Emenike'nin transfer edilmesinin yanlış olduğunu söylemiştim zaten... "Bunca dedikodudan sonra bu Fener'e karşı ligde oynamayan ve Karabükspor sağlık ekibi tarafından sağlam olduğu açıklanan adamı, Fenerbahçe'nin şampiyon olduktan sonra transfer etmesi doğru değil" demiştim.
Emenike kalsaydı, bu olay Fenerbahçe'nin deplasman maçlarında altı çizilecek, vurgulanacaktı. Emenike de kurtuldu, Fenerbahçe de...

-İddaa, şike soruşturması bitene kadar Türk takımlarını programdan çıkarma kararı aldı.
Çok doğru... Bu hassas bir konu... Dünyanın birçok yerinde İddaa oynanıyor. Hatta İddaa'nın dışında birtakım yasal olmayan şirketler de Türk takımlarının maçlarına yer veriyorlar. İddaa onlara da örnek oldu. 'Şu işler temizlenene kadar Türkiye maçlarını açığa alalım' demiş olabilirler.

PROTESTO BU OLMAMALI
-Shakhtar Donetsk maçında yaşanan olayların ardından TSYD, medyaya "Fenerbahçe'nin ilk maçına gitmeyelim" önerisinde bulundu. Böyle bir protesto hayata geçirilebilir mi ve tabii doğru bir tepki olur mu?
Yanlış yanlışla düzelmez. Ben geçen hafta Ali Koç'u eleştirdim ve hatta yaptığı "Anayasa ihlalidir" dedim. Basının haber alma hakkını engellediği için...
Şimdi Türkiye Spor Yazarları Derneği halkın haber alma hakkını engellemeye kalkıyor. 'Fenerbahçe maçına kimse gitmesin?' Ee ne olacak? Derneğin kararına uyulursa o maçı nasıl öğrenecek millet!..
Protestonun yöntemibu değil. Ali Koç'u protesto edersin, Fenerbahçe yönetimini protesto edersin, böyle bir bildiri yayınlarsın... Ama ben bu tür protestolara karşıyım hayat boyu.
Fotoğrafçılar mesela birilerine kızıyorlar;makinelerini yere bırakıyorlar. Hayır! Makineyi oraya bırakma hakkın yok. O makinenin içindeki görüntüler bana ait, okura.
Sana değil.
Sen kızıyorsan gazeteye dersin ki 'Ben çok öfkelendim.
Bunun resmini çekmek istemiyorum. Başkasını gönder.' Gazetecilik görevini yapmama diye bir şey olmaz...
Gazetelerde ilginç bir karar vardı geçtiğimiz hafta...
Mahkeme 375 gün kadını gazetecilikten mahkûm etmiş.
Şimdi bütün İstanbul medyası gazetecilikten mahkûm ediyor Spor Yazarları Derneği.
Ben o zaman onu nasıl itiraz ederim? O kararı veren yargıç 'Kardeşim Hıncal, sen bana itiraz ediyorsun ama senin derneğin bütün gazetecileri yasaklıyor. Demek ki böyle şeyler olurmuş' dese ne diyeceğim? Türkiye Spor Yazarları Derneği çok kötü yönetiliyor.

LİDERLER YÖNLENDİRİYOR
-
Fenerbahçe taraftarının şike davasıyla ilgili çıkan haberler nedeniyle medyaya karşı bir öfkesi var.
Ancak öteki taraftan yapılan bir ankette de iki Fenerbahçe taraftarından birinin şikeye inandığı ortaya çıktı. Burada bir çelişki yok mu?
Yani, Bülent, Fenerbahçe taraftarı olmam şart değil.
Ben Fenerbahçeli değilim; Galatasaraylıyım. Ben de medyaya tepki gösteriyorum. Çünkü bu medyanın yaptığı iş değil...
İlk tahkikat gizli, bütün belgeler gizli; hatta federasyondan bile uzun süre gizliydi bunlar. Şimdi işte Etik Kurulu'na, kozmik oda kurulup verildi. Buna rağmen gazeteler bunları şakır şukur yazıyor. Yasak olan bir işi yapıyorlar.
Yazılanlar da Fenerbahçe'nin aleyhineolunca taraftar kızıyor. Bunu bir de yönlendiriyorlar tabii Fenerbahçe Kulübü'nden bazı liderler, baskıyı arttırmak için... Böyle olunca da taraftar isyan ediyor. -Taraftarlar sakin düşündüklerinde öz eleştiri yapabiliyorlar demek ki!.. Niye yapmasın? Herkes yapabilir. Ama önemli olan şu; medyanın bu dönemde soğukkanlı olması...
Medya sadece bu davada değil; Ergenekon davasında da öyle; Balyoz davasında da öyle; Deniz Feneri davasında öyle... Birtakım şeyler medyaya sızdırılıyor çeşitli amaçlarla, medya bunları yayınlama hakkı olmadığını bile bile yayınlıyor!..

İSTANBUL'A BİLE PAZARLAYAMADIK
Formula 1 patronu Bernie Ecclestone'ın hazırladığı 2012 takviminde Türkiye yer almıyor.
Sizce bu Türkiye için bir kayıp mı?
Türkiye'de yapılmaması doğal. Yani Türkiye, Formula 1'e ilgisiz kaldı. Formula 1'i Türkiye'ye getirenler pazarlamayı başaramadılar. Yanlış yer seçimi yaptıkları için... İstanbul'da Allah'ın unuttuğu bir yer seçildi. 'Formula 1'e gideceğim' desen evden çıkışın sabahın körü, dönüşün gece yarısı. Hele İstanbul'un trafiğinden nefret eden insanlar için o yollar göze alınır şey değil.

POLONYA'DA KALIYORLAR
Oysa Antalya'da yapılsaydı bu pist, yazın seyirci hazırdı.
Seyirciler dünyanın dört bir yanından gelirdi. Alman'ı, Rus'u, Fransız'ı, İngiliz'i, İsrailli'si... Burunlarının dibinde Formula 1 ve üstelik de Antalya'da o tatil köylerine, otellere gelenlerin dışarıda eğlenecekleri bir yer yok. Bir tematik park bile yok Antalya'da.
Formula 1 üç günlük bir hareketlilik. Oteller, tatil köyleri, şirketler turlar düzenlerlerdi. Ama ille 'İstanbul', ille 'İstanbul' dediler. İşte... Dünyada seyircisiz yapılan tek Formula 1 Türkiye'deydi. Bu da bizim için çok ayıp oluyordu.
Macaristan Grand Prix'sini gördünüz; tıklım tıklımdı.
Macaristan'da Formula 1'e ben yıllar evvel bir kere gittim.
Peşte'deki bütün oteller dolu olduğu için, Macaristan civarındaki bütün oteller dolu olduğu için Polonya'da kalıyorlardı. Peşte'ye yakın Polonya sınırında kalıyorlardı. Yani Edirne üzerinden Bulgaristan'dan İstanbul'a geliyorlar. Akşam dönüyor tekrar orada kalıyor Varna'da bir yerde kalıyor, ertesi sabah geri geliyor, akşam yine dönüyor.
Pazarlama bu işte...
Otoparka bir geldim bir sürü otobüs. 'Bu nereden; Polonya'dan. O nereden; Romanya'dan. O nereden; bilmem nereden.' Organizasyon böyle yapılır. Biz pazarlayamadık da... Bırak yabancıya, dünyaya pazarlamayı, İstanbul'a pazarlayamadık.

OLİMPİYATLARI İSTEMİYORUM
İlk Formula 1 yapıldığında benim başımın etini yiyen arkadaşlarım vardı "Hıncal ağabey, bilet bul, davetiye bul" diye!.. Şimdi elimde böyle sallıyorum, 'VIP bileti isteyen var mı?' diye hiç kimsenin umurunda değil.
Ben de hiçbirine gitmedim zaten. Bir işi alıp Türkiye'ye getirmek mesele değil...
Onun için ben olimpiyatların Türkiye'de düzenlenmesine karşıyım. Vermezler ya verseler dünyanın ilk seyircisiz olimpiyatını yapmak şerefini kazanır , "Book Of The Records" kitabına geçeriz. 'Seyircisiz olimpiyat yapan ülke' diye...

YILDIRIM BAŞKA FENER BAŞKA
Türkiye Futbol Federasyonu'nun yapmak istediği bir dörtlü turnuva var. Trabzon bu fikre sıcak bakmadığı yönünde haberler geliyor. Trabzon'un katılmak istememesini nasıl değerlendiriyorsunuz ve tabii bu geçiş döneminde bir turnuva düzenlenmesi iyi olur mu?
Federasyon, ligi erteleyince, kulüplerin sıcak para ihtiyaçlarına cevap vermeye uğraşıyor. İki türlü hesap da yattı. Bir; transfer bitti sıcak para lazım, o yattı. İki; '5 Ağustos'ta lig başlıyor' diye program yapıldı ama erteleme geldi.
İşte Fatih hoca... 5 Ağustos'a göre takımı hazırlamış, 5 Ağustos gelince diyorlar ki "9 Eylül'de!.."
Bu bir ay ne yapacak o takım! Lige hazırlanmış takım antrenmanla vakit geçirmez. Maç yapması lazım. 'Siz oradan buradan maç ayarlayacağınıza ben size bir turnuva yapayım' diyor. Almanya'da bir turnuva fevkalade seyirci de toplar.

PARA KAZANABİLİR MİYDİ?
Bundan evvel her sezon başında Türkiye Spor Yazarları Derneği turnuvası oynanıyordu. Trabzon da "Beni bu turnuvaya niye almıyorlar" diye kıyametleri kopartıyordu! Bu tür itirazlar olacaktır. Ama yarın lig böyle başlarsa ne olacak? 'Ben bunlarla oynamam' mı diyecek Trabzon?
Çünkü somut insanların varsa yanlışlarını soyut kavramlarla karıştırmamak lazım. Aziz Yıldırım başkadır; Fenerbahçe başkadır.
Aziz Yıldırım'ı eleştirebilirsin, karşı çıkabilirsin ama Fenerbahçe'nin manevi şahsiyetine laf söyleyemezsin. Trabzon'un manevi şahsiyetine laf söyleyemezsin. Çatladıkkapıspor'un manevi şahsiyetine de laf söyleyemezsin.
Bunlar başka bir şey. 'Fenerbahçe'nin oynadığı turnuvada oynamam' ne demek?
Fenerbahçe ile ne sorunun var ya!
Fenerbahçe'nin olmadığı bir ligde sen para mı kazanabilirsin!
Televizyon hâsılatın böyle olur mu! Gişe hâsılatın böyle olur mu!
O başka bir şey... Kavramları karıştırmamak lazım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor