Utanç verici pazarlık
- Hıncal Uluç Yazıları
- 06 Temmuz 2011, 03:44:10, Güncelleme: 06 Temmuz 2011, 05:30:38
Mehmet Ali Aydınlar çok kötü başladı. Melih Gökçek ile girişilen pazarlık bence utanç verici... Söylenenleri okurken utandım ben... Mehmet Ali Aydınlar benim çok saygı duyduğum, Fenerbahçe'nin ve federasyonun başında görmek istediğim bir yöneticiydi ama bu kadar kötü başlayacağını hiç tahmin etmiyordum. Şimdi yapabilecek en hafif değerlendirme; şaşkınlık!.. İnşallah o bir şaşkınlıktır ve bu şaşkınlığı çabuk atlatır. Ama tam bu şaşkınlık döneminde kucağında bomba bulması da talihsizlik...
_Ankaraspor'un genel kurul kararıyla, Bank Asya'ya kabul edilmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
O konuda benim temelde bir savaşım var. Sayın Başbakan'a açık mektup dahi yazdım.
HALK ELİYLE ZENGİN EDİLİYOR
Bu belediyesporların kapatılması lazım. Belediyesporlara izin verilmemesi lazım. Bu profesyonel kulüpler, halkın parasıyla, yani benim paramla birtakım adamları zengin etmekten başka bir işe yaramıyor.
Taraftarı yok, seyircisi yok, hiçbir şeyi yok. Antrenörüne veriliyor eşek yükü ile para, transferlere veriliyor eşek yükü ile para...
O parayı ben ödüyorum ve bunları ödeyebilmek için belediye kendi yasal görevleri içinde bulunan halkın spor yapma imkanlarında kısıntı yapıyor. Ankara Belediyesi'nde bir yığın çocukların ve gençlerin spor yapmasına imkan veren organizasyon vardı. Jimnastik kulüpleri vardı mesela... Buz pateni kulüpleri vardı, şu vardı, o vardı, bu vardı... Bunların hepsini kapattılar, Ankaraspor'a para yetiştirmek için... 19 Mayıs Stadı dururken, Ankaraspor'a stadyum yaptılar. Niye; Melih Gökçek oğlu Ahmet Gökçek'e iş arıyor çünkü... Belediyesporların hiçbir faydası yoktur ülkeye... Sadece zararı vardır ve halkın vergilerini boşa harcamaktalar... Halk eliyle fert zengin ediyorlar. Bütün bu profesyonel belediyesporların kapatılması lazım.
Bunun için gerekirse yasa çıkarılsın.
_Federasyonun genel kurul toplantısında, Yıldırım, Aydınlar ve Gökçek bir araya geldi ve Ankaraspor'un Bank Asya'ya kabul edilmesi konusunda anlaştılar. Yıldırım'ın bunu delegelere açıklamasının ardından yapılan oylamanın ardından da Ankaraspor lehine karar çıktı.
Bu da yüz karası bir olay!.. Ben savcıların yerinde olsam asıl bu toplantıyı araştırırım. Böyle şey olur mu?
_Daha önce birçok konuda karşı karşıya gelen Yıldırım ve Gökçek'in ortak bir noktada buluşmaları da ilginçti...
Buluşup buluşmadıkları da belli değil. Yapılan anlaşmanın olmadığını Melih Gökçek açıkladı. "Bilmem kim istifa etmezse Bank Asya'yı kabul etmem. 60 milyon lira istiyorum." İş şantaja vardı. Onun için diyorum savcıların asıl müdahale etmesi gereken yer orası... Ankara Belediye Başkanı şantaj yapar mı ya!..
ÖTEKİ BACAĞINDAN VURURUM -
_Aydınların listesine Trabzonspor'dan tepki geldi ve bordo-mavili ekip kongreyi protesto etti. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ayıp. Bu işin psikolojisini o kadar iyi biliyorum ki...
Vakti zamanında ben Trabzon'a maç seyretmeye gitmiyorum.
Sebep; yaptığım eleştiriler nedeniyle o zaman Mehmet Ali Yılmaz yerel basını tahrik etti ki Mehmet Ali Yılmaz da sözüm ona arkadaşımdır. Hatta yerel televizyonda konuştu; "Öbür bacağına da dikkat etsin."
Bir bacağımızdan vurulduk ya!.. Yerel basında çıkan haberler kesilip bana gönderiliyor.
Ben Şener'in davetine gitmedim. Rahmetli Coşkun (Özarı) ağabey, hayatını tesadüfen orada olan bir emekli albayın kurtardığını kendi anlattı bana... Yine Trabzon'daki fanatiklerin aleyhinde tezahürat yaptığı, kıyamet kopardığı, bir İstanbullu gazeteci arkadaşımız tribünde... Coşkun ağabey gelince de "Büyük Özarı" diye coşku tezahüratı yapmışlar... Maç bitmiş, Coşkun demiş ki aleyhte tezahürat yapılan arkadaşımıza, "Sen benim yanımda gel. Bunlar beni seviyorlar. Benim yanımda sana dokunmazlar." Onu güya koruyacak!.. Gazeteci arkadaşın koluna girmiş, çıkmışlar. "Millet peşimizde.
Kaçmaya başladık ama Trabzon'da nereye kaçacaksın! " Bir kapı açılmış, 'içeri girin bunlar sizi öldürecek' demiş kapıyı açan adam!.. Elinde de silah var. Bunları içeri alıyor. Sonra öğrendik ki emekli bir albaymış kurtaran... "Hayatımızı öyle kurtardık" dedi Coşkun ağabey bana...
Ben de gitmiyorum Trabzon'a... Sadri dedik ki "Onlar eskide kaldı. Sen benim arkadaşımsın. Bu maça gel. Şeref konuğum olacaksın, yanımda oturacaksın." "Sen bilmiyorsun!" dedim. O maçtan Sadri Şener çıkamadı. Sadri'nin etrafını çevirdiler, iki tane Trabzonlu futbolcuya kızmışlar, "Onları bize teslim edeceksin" diye bağırıyorlar.
İsimleri lazım değil... Kulüp başkanı, futbolcusunu, holigana teslim eder mi!.. Sadri Şener, "Benim şeref konuğum olacaksın. Korkma, gel" dediği maçta kendisi bile stadı terk edemedi.
Şimdi bunları yaşayan birisi olarak Sadri Şener o taraftara hoş görünmek zorunda. Bu konuşmalar onun için... Benim tanıdığım, benim bildiğim, benim arkadaşım Sadri böyle laflar etmez.
NAMOĞLU İYİ BİR TERCİH
_MHK Başkanlığı görevine Yusuf Namoğlu getirildi. Namoğlu, beklentileri karşılar mı?
İyi bir seçim. Yusuf Namoğlu'nun başarılı olacağına inanıyorum. Çünkü Yusuf Namoğlu çok iyi bir hakemdi.
Çok iyi bir yönetici olduğunu da Beşiktaş Belediye Başkanlığı sırasında gösterdi.
SAYILARI NADAL VERDİ
_Wimbledon sürpriz final maçlarıyla son buldu. Nadal, Djokovic'e; Sharapova ise Kvitova'ya kaybetti.
Gördüğüm en kötü Wimbledon'dı. Topu çevirip Nadal'ın hata yapmasını bekleyen bir adam benim için tenisçi değil. Sayıların hepsini Nadal verdi, dışarı atarak, fileye takarak.
Tenisi güzelleştiren şey "Winner'lar." Bütün maçlarda durup dururken yani gereksiz yanlışlarla yapılan hatalar kimde çoksa o kaybetti. Böyle bir tenis olur mu? 'Ben topu karşıya atayım, karşıdaki hata yapsın, bekleyeyim.' Tam işte savunma futbolu.
Kız maçları da öyle oldu. Baksana bir 5 numara, biri 8 numara final oynuyorlar. Nerede 1, 2, 3 numaralar?
Çünkü kimse iyi oynamıyor. O gün hasbelkader biraz iyi oynayan ya da karşısındaki daha çok hata yapan maçı kazanıyor. Herkes herkese eşit... Herkesin herkese eşit olduğu yerde star olmaz.
Teniste starlar vardı zamanında!..
* * *
RUSYA'YI BAL GİBİ YENERDİK
Gümüş madalya almak güzel bir şey ama zafer kazanmış gibi göbekler atmak aşağılık kompleksidir
_Avrupa Kadınlar Basketbol Şampiyonası'nı finalde Rusya'ya yenilerek, ikincilikle tamamladık.
Gümüş madalya peri masalının sonu için uygun mu?
Ben bu konudaki şeyleri hep aynı cümlelerle açıklıyorum:
Geçen akşam maç bittiğinde arkadaşlarıma söyledim; "Yarın gazeteleri görün. Teşekkürlerle dolu olacak!"
Biz böyleyiz, kafamız böyle! Böyle yetiştik. Şerefli beraberlikler, onurlu yenilgiler dünyası... Biz Rusya'yı bal gibi yenebilirdik. Niye kaybettik? Dış şut atamadık. En skorer elemanlarımız, Nevlin o maçta iki haneli rakamlara ulaşamadılar. Mücadelede, top kapmada Ruslar'dan iyiydik. Bizden uzun olmalarına rağmen ribauntlarda başa baş mücadele ettik. Pota dibinden çok iyi atışlar yaptık ama dışarıdan bir tane atamadık. Birisinin eli tutsaydı biz Avrupa Şampiyonu'yduk. Ama Ruslar nokta gibi attılar. Günümüz basketbolu şut basketbolu...
Üçlüğü atarsan kazanıyorsun, atamazsan kaybediyorsun.
Tabii ki güzel bir şey Avrupa ikincisi olmak... Olimpiyat elemelerine girme şansı kazanmak. Bunların adı yoktu düne kadar Türk basketbolunda...
Ama dediğim gibi ikinciliklerle, üçüncülüklerle zafer kazanmış gibi yapıp, göbekler atmak aşağılık kompleksidir.
Bundan kurtulmalıyız.
BANA YETMİYOR ARKADAŞ
_En kötüsü de Fransa maçının ardından final maçı olmasına karşın gazetelerin "Teşekkürler" manşetleriyle çıkmasıydı. Bu oyuncu motivasyonu da olumsuz etkileyebilir.
Aynen. Erkeklerde de öyle olmadı mı? Öyle yazılar çıktı ki sporcu tatmine ulaştı. 'Arkadaşlar Avrupa ikincisi olmanız güzel bir şey ama biz bu Rusya maçını kazanabilirdik' diye bir yazı istiyorum ben ama o yok. "Bu da yeter!" Yetmez! Bana yetmiyor arkadaş!
* * *
STADI DOLDURACAK TRANSFER ŞART
Galatasaray öyle birini almalı ki ben prensip kararımı bozup, Arena'ya maç izlemeye gitmeliyim
_Başkan Ünal Aysal; Terim, Tulun ve Dürüst ile bir araya gelerek görev dağılımı yaptı. Florya, Terim'e kalırken, Tulun'un artık Seyrantepe'de çalışacağı açıklandı. Galatasaray'daki sorun çözüldü mü?
Bunlar sahte çözümler...
Fatih Terim takımdan tek sorumlu olacak. Ali Dürüst'e bağlı olarak çalışacak. Bugün de bu sağlanmış görünüyor.
Öbür taraf Ünal Aysal ve Bülent Tulun'un zevahiri kurtarma olayı...
TERİM HUZURLU VE MUTLU
_Terim imza töreninde Fabiano ve Cambiasso'yu istediğini söyledi ama bu transfere yönelik eleştiriler var. Oyuncunun sakat ve alkolik olduğu iddia ediliyor. Fabiano doğru bir seçim mi?
Fatih Terim ile kısa bir konuşma yaptım. Bu konuşmadan çıkardığım iki sonuç var. Bir; Fatih Terim şu anda mutlu ve huzurlu. Bu demektir ki 'Florya benden sorulur'u herkese kabul ettirmiş. Bitti... Kimse karışmayacak işine...
Başka türlü Fatih kabul etmezdi çünkü...
Adnan Polat'a niye "Hayır" dediğini biliyoruz.
İki; Fatih Terim "Acele etmemiz lazım, vakit daralıyor" diyerek yanlış transfer yapmaz.
Çünkü bunun acısını Özhan Canaydın döneminde yaşadı Fatih Terim. Bir yığın adam transfer etti. Onların içinde çok iyileri de vardı; Felipe gibi ama oynamadılar, çok kötüleri de vardı. Şimdi aynı hataya düşmek istemiyor. "Elimdeki kadroyla götürebilirim işleri" diyor.
Bu kadroya alacağı adamın çok iyi olması ve oynayacağından da emin olması lazım.
Kafasındaki şablona uygun adam arıyor, gazete manşetlerini süsleyecek 'Vay Fatih şunu aldı', 'Vay Ünal Aysal bunu aldı' değil.
Ama bana sorarsan yeni yapılan Arena'yı dolduracak transferlere de ihtiyaç var. Kim ne derse desin... Futbol bir gösteri işi ise, bir endüstri ise o zaman star sistemi var.
Mesela ben 2000 yılından beri maç seyretmiyorum.
Galatasaray öyle birini transfer etmeli ki ben aldığım bu prensip kararını bozup 'Vay be bunu seyretmeye gidilir' diyerek Arena'ya gitmeliyim.
Böyle transfere ihtiyaç var.
Mesela Kaka'nın adı Galatasaray'la anılıyor. "40 milyon euro çok" deniyor. Neye göre çok? Bence az. Arena'yı en az 10 maç doldurur.
Bir de daha geldiği gün satılan Kaka formalarıyla 40 milyonluk maliyetinin yarım milyonunu çıkarır.
BAHÇEYE GELSE BAKMAM
Ama deseler ki "Hıncal ağabey Ujfalusi, senin bahçene geldi..." Benim bahçeme geldiyse ayıptır tabii "Hoş geldin" derim. Ama komşunun bahçesine gelse gidip bakmam 'Kim bu' diye. O Fatih Terim'in kafasındaki futbolun temel unsurlarından biri olarak oraya alınabilir.
Ama beni stadyuma götürmez.
Galatasaray yönetiminin şu ana kadar ki transfer performansı eleştiri konusu oldu.
Hayır. Fatih Terim bir cümlede bu konuyu da söyledi bana; "Gösteriş transferi istemiyorum."
Bu lafın altında çok derin anlamlar var. Türkiye'de pek çok transfer 'Ben yaptım' demek için yapılıyor. Yanında resim çektireceksin, internet sitelerinde, gazetelerde, bilmem nerede çıkacak...
Bunu istemiyor Fatih Terim.
Bu çok önemli bir konu...