Vali'nin yanındayım
Bursa ile Beşiktaşlı taraftarlar arasındaki olaylara bir yenisi daha eklendi. Bursa sokakları, karşılaşma öncesi savaş alanına döndü. Belki de bir facianın eşiğinden dönüldü. Neden bu duruma gelindi? Bursa Valisi'nin Beşiktaşlı taraftarları kabul etmesi yanlış mıydı?
Ben tamamen Vali'nin yanındayım. Bugüne kadar sadece futbolda değil, basketbolda da voleybolda da biz geçici çözümlerin üstüne yattık. Ana sorunu erteledik.
Böylece de sporu spor olmaktan çıkardık.
Bugün İstanbul'da, diyelim; Fenerbahçe-Galatasaray maçında, konuk takım seyircileri hayvanat bahçesindeki mahluklar gibi, kafesler içinde, ağlar içinde maçı izliyor. Voleybol, basketbol olunca rakip takımın seyircileri hiç gelmiyor.
Biz üniversitedeyken böyle değildi. Ankara'dan arabaya biner, İstanbul'a gelirdik. Aynı kapıdan stada girerdik.
Yan yana otururduk. Onun boynunda Fenerbahçe kaşkolu, benim boynumda Galatasaray kaşkolu, maçı seyreder çıkardık. Niye bu hale geldik; çünkü bu 'Holigan' dediğimiz, bu 'Çapulcu' dediğimiz 'Bu kulübü, bir şehri bağlamaz' dediğimiz adamlara göz yummakla kalmadık, sahiplendik.
Kulüp yönetimleri, bunlara bedava bilet verdiler. Bu bedava biletler karaborsada satılıp adamlara gelir oldu.
Çünkü kapıdan bedava gireceklerini, biletsiz gireceklerini biliyorlardı. Geçim kapısı haline getirdiler. Bunların kulüple falan alakası yok.
Bunlar hatta birbirleriyle anlaşmalı, geçmişte örnekleri var. Bir büyük kulübün amigosu, öbür en azılı kulübün amigosuna telefon ediyor. 'Bugün falanca yerde voleybol maçımız var. Biz gidemiyoruz, sen 5-10 kişi al git.' İş bu hale döküldü. Bir geçim yolu haline getirdiler bunu; yine göz yumuldu. Kulüpler beslemeye devam etti, devlet de göz yumdu.
AMAÇ ÜLKEYİ BÖLMEK Mİ? İ
İşlerin çığrından çıkınca kanun çıkarıldı. Çıkarılan kanun uygulanmadan, 'bu kanun yetersiz' dendi yeni kanun çıkarıldı. Ama uygulamaya bakıyorsun, 'Beşiktaş seyircisi, Bursa'ya gitmeyecekmiş!' 'Bursa seyircisi, İstanbul'a gelmeyecekmiş!' O zaman niye oynanıyor, futbol?
O zaman niye yapıyoruz, biz bu işi? 3 sene sonra bakacağız, her takım kendi seyircisi önünde oynayacak, başkası gelemeyecek!.. Futbolun amacıülkeyi böyle bölmek mi?
Kayseri-Sivas olaylarında 43 kişi öldü. Ama bugün Kayseri, Sivas'a gidiyor, Sivas da Kayseri'ye gidiyor. Çünkü hem devlet, hem o kulüplerin yöneticileri bu işi iyi yönetti.
Ortaya bir kan davası, bir kin, nefret, öfkeçıkmadı.
Bursa-Beşiktaş kıyametini düzeltmeye kimsenin niyeti yok. 'Bursalılar, İstanbul'a gelmesin, Beşiktaşlılar, Bursa'ya gitmesin!' Asıl rezalet bu...
Deniz Otobüsleri İşletmesi, 'Galatasaray' isimli motoru gönderemiyor, Mudanya'ya... Ne olur ne olmaz, 'İstanbul takımı' ismi taşıyor' diye!.. 34 plakalı arabalara uyarı veriyorlar. 'Görünmeyin ortalarda' diye... Hani Anayasa'nın seyahat özgürlüğü...
Neden bu böyle! Çünkü o başımız sıkışınca, 'Bir avuç çapulcu' diye dışladığımız adamları besleyen bizleriz...
Kulüp olarak besleyen bizleriz, medya olarak besleyen bizleriz, devlet olarak besleyen bizleriz. Adam "Ferman padişahın, dağlar bizimdir" diyor Dadaloğlu gibi... Ve görüyoruz ki dağlar onun!.. Bursa'ya ceza var, Beşiktaş'a ceza var ama bu olayları yapanlara bir şey yok!.. Bunlara şimdiye kadar bir şey yapılmadı.
Onun için adam rahat! Polis adamı göz altına alıyor, 20 kulüp yöneticisi o gece karakolda... 'Adamı serbest bırakın' diye!..
Sadece Bursa için konuşmuyorum, Galatasaray'ı da Fenerbahçe'si de Beşiktaş'ı da böyle... Adam başına bir şey gelmeyeceğini de biliyor. O zaman 'Dağlar benim!..' Şimdi Bursa Valisi, Pandora'nın Kutusu'nu açtı. 'Görün gerçekleri; sahtekarlığı, yalancılığı, üçkağıtçılığı bırakın. İşte gerçek bu...' Allah'tan ucuz da atlattık. Can kaybı yok. Ama ortada şimdi yeni çıkmış bir Sporda Şiddet Yasası var ve bu yasaya rağmen Bursa'yı savaş alanına çevirenler var. Şimdi bu yasa uygulandı, uygulandı; uygulanmadı bu bir avuç çapulcu, çapulcular ordusu olacak. Türkiye'nin her kentinde... Çünkü öbür kentteki çapulcular da görecek ki 'Çapulculuk geçerli!'
HEP BİRLİKTE DÜŞÜNMELİYİZ
"İş savcılara ve yargıçlara kalıyor" dememin sebebi bu... Türkiye'de bugüne kadar devlet bu işe ciddi ciddi el koymadı.
Fiilen spor yazarlığı yaptığım dönemlerde, Kocaeli-Galatasaray maçı için Kocaeli'ne gittim. Maç bitti, stattan çıkamadık. Basın tribününe şişeler, sandalyeler atmaya başladılar. Bunun üzerine polis, İstanbul'dan gelen bütün gazetecileri santra yuvarlığının içine topladı.
Atılan şişeler oraya yetişmiyor!.. Kocaeli Emniyet Müdürü ile konuşuyorum, "Atanları, edenleri görüyorsunuz.
Niye engel olmuyorsunuz?" dedim. Kocaeli'nin o zamanki Emniyet Müdürü'nün bana cevabı; "Hıncal bey, siz 1 saat sonra buradan gideceksiniz. Biz bunlarla yaşamaya devam edeceğiz!"
O maç bitti ben basın tribünündeyim. Kocaeli Valisi de benim sınıf arkadaşım Siyasal Bilgiler'den... Hakem tam şeref tribünün altından giriyor soyunma odasına.
Üç hakem şeref tribününün altından geçerken, Vali'nin yanında oturan birisi koltuğunu hakemin kafasına fırlattı.
Ben de köşemde yazı yazdım. "Sevgili Nurettin kardeşim.
Sen Vali'sin. Senin yanındaki adam koltuk fırlatıyor hakeme ve sen hiçbir şey yapmıyorsun. Nasıl olacak bu işler?" dedim. Nurettin mektup yazdı o zaman; e-mail falan yok. "Hıncalcığım, koltuğu atan savcı. Kimi kime şikâyet edeyim?"
Vali'nin yanında oturan savcı koltuğu hakemin kafasına atıyor!.. Emniyet Müdürü, "Sen bir saat sonra gideceksin.
Ben bunlarla yaşayacağım" diyor. Şimdi o ülkede holiganlık, çapulculuk; mikrop gibi, salgın gibi yayılmaz mı?
Ya bunlara razı olacağız, sonunda herkes kendi seyircisi önünde kendi maçını oynayacak; sporun heyecanı, güzelliği, ruhu, coşkusu bitecek ya da gerçeği kabul edip 'Bunu nasıl önleriz' diye düşünmeye başlayacağız hep beraber. Savcı da düşünecek, yargıç da düşünecek, federasyon başkanı da düşünecek, gazeteler de düşünecek.
Ben Fenerli arkadaşımla evimde televizyon başında maçı nasıl güle oynaya, birbirimizin ensesine şaplak atarak izliyorsam tribünde de aynı şekilde izlemek istiyorum arkadaş. Ben 2000 yılından beri maça gitmiyorum bu yüzden. Tek taraflı tribünler bana uymuyor.
3015 YILINA KADAR GİDECEK
- Olaylar Bursaspor'u ne kadar bağlar? Bursaspor cephesi, olayların 'saha dışında meydana gelmiş toplumsal bir olay olduğunu' savunuyor. Maçın oynanmasını kim engelledi?
-Bursaspor taraftarı...
Maçın oynanması kimin sorumluluğundaydı?
-Bursaspor'un...
Maç oynanamadığına göre Bursaspor'un bu konuda suçlu olduğu açık. Tartışılmaz bile hukuken...
Sen o maçı oynatamıyorsan bitti. Yoksa bunun önünü alamazsın... Bu maçta, Bursa'ya ceza vermezsenbunun önünü alamazsın.
Ama ceza verirsen; bu defa da diyecek ki Bursalı 'Bağdat Caddesi'nde yangınlar çıktı. İtfaiyeler, ambulanslar, kıyametler... Fenerbahçe'ye hangi cezayı verdin de şimdi bana bu cezayı veriyorsun.' Neyi, nereden tutacağın belli değil. Bursaspor yönetimi de suçlu... Sen bugüne kadar Bursalılar bas bas bağırıyorlar 'Beşiktaşlılar buraya giremez' diye... Bugün değil ki bu... 2004 yılından beri...
Sen ne biçim yönetimsin ki bunu hala çözemiyorsun.
Böyle mi gidecek yani! '3015 yılında hala Beşiktaşlılar Bursa'ya giremez.' Niye? Fenerli girecek, Galatasaraylı girecek, Sivaslı girecek, Çatladıkapılı girecek Beşiktaşlı giremeyecek! Kan davası mı bu?
Bursaspor yöneticisi, bunu kimlerin ne için yaptığını gayet iyi biliyor ama bilmezden geliyor. Onun için Bursaspor suçlu. İstanbul'da olsaydı oynanmasaydı maç Beşiktaş suçlu olacaktı. Çünkü ev sahibi bir takım maçı oynatma sorumluluğu var.
-Maçın iptal edilmesini doğru buluyor musunuz?
Görüntüler meydandayken başka karar verilmez. Beşiktaş otobüsü oteli terk edemiyor. O ortamda bu maçın oynanmasına izin vermeseydi federasyon, '5 kişi ölseydi' diyelim; o federasyon ne ne olurdu?
TRABZON OLSA YER YERİNDEN OYNARDI
Geçen hafta "Karabük maçı kritik" demiştiniz ama Fenerbahçe, bu engeli de aştı. 16. dakikada ceza sahasına girerken Selçuk'un Angelov'u çektiği pozisyon tartışılıyor. Siz maç ve bu pozisyonla ilgili olarak neler söyleyeceksiniz?
Ona da şaşırmıyorum. Fenerbahçe aleyhine bir karar alamaz o hakem artık... Medya o baskıyı yarattı. Fenerbahçe kaçıncı maçı 10 kişi, hatta 9 kişi bitirmesi gerekirken, 11 kişi bitiriyor. Aynen Bursa'da sokaktaki holigan gibi Fenerbahçeli futbolcu da atılmayacağını biliyor. O zaman bildiğini okuyor. Peki gazeteler bunu yazıyor da bir liste niye çıkartmıyor? Trabzon için olsaydı aynı durum neler yazılırdı? Fenerbahçe maçında, yan hakemin kararına 'uymadı' diye hakemi yerin dibine soktular, hayatını bitirdiler.
Trabzon maçında bu defa 'yan hakeme niye uydun' diye kıyameti kopardılar!
Birebir aynı olay... Birinde yan hakem penaltıyı verdi, orta hakem vermedi, tu kaka orta hakem; öbüründe penaltıyı yan hakem verdi, orta hakem uydu, tukaka yine orta hakem.
Niye? Çünkü biri Fener'in aleyhine, öbürü Trabzon'un lehine...
Türk medyası böyle... Şu Emenike olayına bakış tarzlarına bak!.. Trabzon maçı olsa ve Emenike lütfedip maça gelmeseydi, yer yerinden oynamıştı. Emenike'yi de bitirmişlerdi, Karabük'ü de bitirmişlerdi, Trabzon'u da bitirmişlerdi.
Şimdi Emenike, Fenerbahçe'ye gelecek, bu medya, 'Fenerbahçe çok büyük santrfor aldı' diye kendi takımını satan adamı alkışlayacak. Bu kadar açıkken, Trabzon hala nasıl şampiyonluk hayalleri kuruyor ben onu
FENER'İN SİLAHI ÇOK
Fenerbahçe beklenen futbolu oynayamadı. Sarı- lacivertli futbolcular tedirgin ve durgundu; özellikle ilk yarı varlık gösteremediler. Fenerbahçe başından beri iyi oynamıyor.
Bunu hep söylüyorum. Ama Fenerbahçe'nin silahı çok... Bunları da saydım: Emre, Alex, Lugano, Niang... Çok iyi top oynayan Karabük bir tane hata yaptı. O hatada Lugano oradaydı işte... Fenerbahçe iyi top oynamıyor.
Bir de birinci devrenin sonunda ekrana verilen kimin ne kadar koştuğunu gösteren tablo çok önemli... Fenerbahçe'de 5 Türk var, 6 yabancı var sahaya çıkan.
5 Türk'ten birisi kaleci Volkan... Onu sayma...
Geri kalan 4 Türk futbolcu, Fenerbahçe'nin en çok koşan ilk 4 oyuncusu... Mehmet Topuz, Selçuk, Emre, Gökhan Gönül... Fenerbahçe'nin en çok koşan isimleri Türk oyuncular...
EN AZ KOŞANLARI YAYINLASIN
6 yabancıdan bir tanesi listede yok. Bu tabloyu Aziz Yıldırım iyi değerlendirmeli... Şampiyonluğa 3 hafta kalmış, yabancılar ortada yok.
Karabük takımı, ilk yarıda Fenerbahçe'den kilometrelerce fazla koşmuş. Takım olarak... Niye; çünkü Fenerbahçe'nin yabancıları koşmamış... Kaleci olmaza Volkan da eklenecek çok koşanlara...
Lig TV yetkililerine sene başından beri söylüyorum.
En çok koşanların listesini yayınlıyorsunuz, en az koşanları da yayınlayın, görelim bakalım... Ama Lig TV'nin işine gelmiyor. Lig TV tarafsız yayıncılık yapmıyor.
Lig TV dükkanı kendine göre açıp ve kapıyor. Ama şu yayınladığı tablo bile yeterli. 4 Türk oyuncu yırtınmış, gerisi ortada yok.
Ama buna rağmen tekrar söylüyorum; silahı çok olunca, sonuca gidebiliyor. Bir korner atılıyor, o kornere Lugano kafa atmaya gidiyor, arkasından gol geliyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.