Kadıköy'de farklı
- Hıncal Uluç Yazıları
- 01 Mart 2011, 23:48:32, Güncelleme: 01 Mart 2011, 23:52:06
Ben "Fenerbahçe şampiyon" demiştim zaten... Perşembenin gelişi çarşambadan belli... Neden belli? Sebebini de söyleyeyim: Şampiyonluğa yarışan iki takım var şu anda; Fenerbahçe ve Trabzon...
1- Bunların içinde daha derli toplu bir takım görüntüsü veren, Fenerbahçe.
2- Fenerbahçe'nin oyun içi liderleri var. İkisi de kenardan iyi yönetilmiyor. Ama Fenerbahçe'nin oyun içi liderleri işi çözüyor.
3- En önemli sebep de hakemler, Fenerbahçe maçlarında tarafsız değiller.
Bu uygulamayı bu hafta aynen gördük. Fenerbahçe-
Kayseri maçında tarafsız bir hakem olsaydı Emre 40. dakikada oyundan atılmıştı.
Fenerbahçe 10 kişi kalmıştı. Ama 'Ozan İpek'e elini kaldırdı' diye sarı kart gösteren Halis Özkahya, en ağır şekilde kendisine el kol sallayan, bağıran çağıran Emre'ye kartını çıkaramadı. 40. dakikada kontratağa kalkmış rakibini arkadan biçmesine karşın görmezden geldi. Hareket doğrudan kırmızı kart aslında... Kontratağı kesmek sarı kart; o şekilde, ölçüsüz kontrolsüz ayak sallamak sarı kart. Arkadan ölçüsüz, kontrolsüz sallamak kırmızı kart... Emre oyuna devam ediyor. Ozan İpek'e 'El kaldırdı' diye sarı kart gösteren hakem, iki sarı karttan kırmızı kart çıkarırken, bu tarafta bir şey yok!
Oysa Trabzon maçında başından sonuna tarafsız bir hakem izledik. Fenerbahçe maçını yöneten hakemin kafasında yönetseydi; Trabzon'un lehine iki penaltı verilmişti, o Burak'ın düşürüldüğü pozisyon dışarıdaydı ama 'Alex'in penaltı gibi vuruş yaptığı bir yer' deyip kesin faul verilmişti. 'Son adam, bariz gol şansı' diye de kırmızı kart da çıkmıştı. Bunların hiçbiri yapılmadı.
İKİ FARKLI KAYSERİ İZLEDİK
Trabzon maçında hakemler tarafsız yönetiyorlar. Doğal hakem hataları oluyor, olmuyor. Trabzon-Kayseri maçının hakemini itham etmek mümkün değil. Bütün maç boyunca, eğrisiyle doğrusuyla, tarafsız bir hakem nasıl yönetirse maçı öyle yönetti.
Ama aynı hakem Saracoğlu Stadı'nda olsaydı, o kararları 'öyle verir miydi?' Saracoğlu'ndaki hakemin kararlarını görünce, anlıyoruz ki öyle verilmiyor. Saracoğlu'nda kararlar başka türlü veriliyor.
Bu arada bir şey daha var. Bunu söylememek mümkün değil; Trabzon maçındaki, Kayseri'yi hatırlıyorum, "270 dakika daha olsa Kayseri gol atamaz" demiştik. O Kayseri, Trabzon'un canına okudu. Her akınında gol pozisyonuna girdi. Bu kadar çok gol pozisyonuna giren takım, Saracoğlu'nda neredeydi?
Neden? Bunun altında herhangi bir komplosu aramasın kimse... Kayseri'ye yönelik herhangi bir ithamım yok. 'Trabzon'a karşı dopingli oynuyorlar, teşvik primi' falan demiyorum. Böyle bir iddiam yok.
Fenerbahçe'nin adı rakibi korkutuyor. Psikolojik olarak...
Trabzon'un adı kimseyi korkutmuyor. Yani Fenerbahçe'nin bir de psikolojik üstünlüğü var Trabzon'a karşı... Madde 4... Bu iki Kayseri farkının başka izahı yok.
Oysa sene başından beri yine kaç kere söyledim. Fenerbahçe'nin en zayıf yeri savunması... En güçlü yeri orta sahası ve hücumu...
Fenerbahçe'ye karşı oyunu kendi sahanda kabul etmek intihar... Fenerbahçe'ye saldırırsan yenebilirsin. Ama hiçbir teknik direktör ve hiçbir oyuncu bunu kafasına sokamıyor.
Fenerbahçe bu hafta çok rahat kaybedebilirdi. Ama Kasımpaşa maça 10 kişi ile savunma yaparak çıktı. Oyunu kendi bölgede kabul ederek oynadı. Açıldıkları anda Fenerbahçe'yi darmadağın ettiklerini gördüler. İlk 45 dakikada üç kere geldi Kasımpaşa... Üç net gol pozisyonu...
Üçte üç... Buna rağmen Fener'in üzerine gitmediler.
Türk medyası olaylara nasıl bakıyor bilmiyorum!.. 7'de 7 ya yine kazandı ya... Aykut'tan büyüğü yok. Aykut Kocaman o aldığı maçı vermek için elinden gelen her şeyi yaptı. İkinci yarıda yaptığı bütün değişikliklere bakın; savunmaya yönelik... Hücum adamlarını çıkarttı, savunma adamları koydu. O arada Kasımpaşa bir tane gol atsa!.. Keller boş kaleye vuramadı.
Penaltıdan da daha güzeldi. Penaltıyı kaçıran adamın karşısında Volkan vardı. Keller'in karşısında Volkan da yoktu ve de 11 metrede değil, 2 metredeydi. Üstelik de Kasımpaşa'nın topa en iyi vuran adamı... O gol gol olsa, hücum oyuncusu kalmamış Fenerbahçe ne yapardı; bilmiyorum.
Türk medyası işte bu... Kasımpaşa o girdiği pozisyonları atsa maçı berabere bitirse, 'maçı sattı' diye manşetlere çıkacaktı. Aynı Aykut!.. 'Sen nasıl Dia'yı alırsın, sen nasıl Emre'yi alırsın' diye... Şimdi kahraman...
Çünkü biz tabelacı milletiz. Maç bitiyor, tabelaya bakıyorum ve ertesi gün kimlerin neler yazacağını biliyorum.
Bir tanesi de beni şaşırtmıyor. Bir tanesi... Tabelaya göre şak şak ya da tabelaya göre eleştiri!..
BEŞİKTAŞ ŞUBAT AYINI GÖRDÜ
_Üst üste galibiyetler alan Fenerbahçe'de Volkan yaptığı başarılı kurtarışlar ile takımına hayat veriyor. Alex skor yükünü sırtlıyor. Bu açıdan baktığımız zaman totalde iyi futbol oynadığını söylemek zor belki de...
Fenerbahçe'nin iyi futbol oynadığı falan yok. Türkiye'de hiçbir takım iyi futbol oynamıyor. Türkiye'de iyi futbol oynansa şu dökülen Avrupa kupalarında Türk takımı olur. Avrupa'da yokuz.
Fenerbahçe ne zaman gitti Avrupa'dan; ağustosta...
Beşiktaş 8 tane yedi ama hiç olmazsa şubat ayını gördü.
İnanılır gibi değil.
Galatasaray'ın UEFA şampiyonu olduğu seneye bakıyorum ve de bu seneki takımlara bakıyorum. Tam Şampiyonlar Ligi'nde de Avrupa Ligi'nde de final oynanacak bir dönemdeyiz. Barcelona'nın dışında Avrupa'da "Bunu yenemeyiz" diyeceğimiz takım yok. Biz biz olsak. Biz biz değiliz ki... Onun için de 8. sınıf ülkenin, 8. sınıf takımlarına elenip gidiyoruz. Yoksa kendi ülkemizde 'lideriz' diye 'Biz iyi takımız!' Hadi canım sen de...
Nerede iyi takımız!
Dediğin doğru. Alex'i, Volkan'ı çıkar bir puan cetveli yap; bakalım ne olacak!
ALEX, PREKAZİ'YE BENZİYOR
_Kasımpaşa karşısında da kilidi açan isim Alex'ti. Nefis bir frikik golü attı. Bir kez daha Fenerbahçe'nin vazgeçilmezi olduğunu gösterdi.
Efendim, böyle olduğu müddetçe Fener'in vazgeçilmezi ama Türkiye'de futbol oynayan bir takım olsa Fenerbahçe futbol oynamak zorunda kalır. Futbol oynamak zorunda kaldığı zaman da Alex takımı 10 kişi bırakır.
_Alex'in Fenerbahçe'nin her şeyi olmasına, rakip takımlarda bunu çok iyi bilmesine karşın sahada istediği gibi oynuyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Kendini saklamayı iyi mi başarıyor; yoksa bir önlem alınmıyor mu?
Tırnak içinde "İstediği gibi." Alex, Cevad Prekazi'nin bir örneği. Cevad Prekazi'ye, ben, Hıncal Uluç olarak sordum; "Bu kadar müthiş yeteneklerin var. Biraz da koşsana" diye... "Hıncal" dedi; "Koşsam Real Madrid'de oynarım.
Ne işim var Florya'da! Ben burada keyfimce oynuyorum."
Aynı Alex işte. Duran top, topa iyi vuruş. Frikikten attığı gole baksana... Frikikten attığı gol muhteşem bir zeka golü. Kalecinin ileride olduğunu görünce topu şandelledi.
Ben bir gazetenin spor müdürü olsaydım; zamanında Namık ağabeyin yaptığı gibi o golün resmini basar, topun çizdiği yayı, kalecinin üzerinden beyaz okla gösterirdim.
Kaleci çizgide olsa Alex topu öyle atmaz. Kalecinin önde olduğunu görünce adeta boş kaleye attı topu... Şandellediği zaman kale boş...
AYAKLARINA HÜKMEDİYOR
_Kaleci Fırat da kalakaldı zaten.
O Alex işte. Ne zaman kurşun gibi atılır, ne zaman plase atılır, ne zaman yandan kavis çizilir, ne zaman üstten kavis çizilir adam biliyor. Beyni düşünüyor, ayağı da beyninin hükmüne uyuyor.
Alex'i, Alex yapan vasıf bu. 'O zaman da bu Türkiye'ye çok. Bir de niye koşayım.' Bu da onu gol kralı yapmaya, asist kralı yapmaya yetiyor. -Bu hafta Guti'nin de golü çok güzeldi. Guti de aynı. Kalenin boşluğunu gördü. Bu kaleci benim orta yapmamı bekliyor. Arka direğin oralarda geziyor.
Ön direk bomboş. Önde baraj da yok.
* * *
MECBUR KALDILAR
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. 'Kavga ettikleri' şeklindeki haberlere inanıyorum.
G.Saray yalanlamaya mecburdu
_Kötü gidişatı sürdüren Galatasaray'da oyuncular arasında gerginlikler yaşanıyor. Belediye maçı sonrası ve idmanda ciddi tartışmaların yaşandığı şeklinde haberler yansıdı medyaya...
Sonra yok bir şey dediler ama palavra... Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Beşiktaş kavgası haber alamayan basın dersini almış. Bu sefer haber kaynakları iyi çalışmış ya da Galatasaray muhabirleri, Beşiktaş muhabirlerinden daha iyi!..
Kavga ettikleri yolundaki haberlere inanıyorum, Galatasaray'ın yaptığı açıklamaya değil... Gaziantep maçından bir gün evvel Teksas'ta olduğu gibi birbirlerini vursalar Galatasaray bu açıklamayı yapmaya mecburdu.
Futbolcular da yapmaya mecburdu. 'Sakız çiğniyor' diye adamın atıldığı kulüpte bu açıklamayı yapmayan bir futbolcu yaşar mı?
GAZİANTEP MAÇI ÇOK ZOR
_Galatasaray'da haberler biraz da çabuk sızıyor. Kulüpten yapılan açıklamada da sanki buna işaret edildi. "Yıpratma operasyonu" denilerek muhalefet mi işaret edildi!
En büyük muhalefet Beşiktaş'ta var. Oradan niye sızmıyor?
Çünkü Beşiktaş muhabiri yok. -Galatasaray, Gaziantep ile karşılaşacak. Gaziantep şu anda Türkiye'nin en iyi futbolu oynayan takım. Galatasaray'ın işi çok zor. Bu Antep'i geçerse, Beşiktaş'ı geçmesi daha kolay.
Gaziantep şu anda bir takımın karşısına çıkabilecek en zor rakip. Çok iyi bir hocası var, çok iyi bir takımı var, çok iyi de futbol oynuyor.
* * *
FENERBAHÇE ARAYI AÇACAK
Fener'in psikolojik üstünlüğü var. Hakem üstünlüğü var. Fener'in takım içi liderleri var ve arkasında koca bir medya var
_ Bundan sonra ligde nasıl bir serüven bekliyor bizi. Sonuçta Trabzon da halen potanın içinde... Değişimler olabilir mi?
Futbolda olmayacak şey yok. Ben bunu derken Ankara'daki Hacettepe-Galatasaray maçı gözümün önüne geliyor. Dayım rahmetli Hayati Bilgiç, fanatik bir Galatasaraylı.
Babası da Kilis Müftüsü... İyi bir dini eğitim ile yetişmiş. O sıralar komando subayı ve Kıbrıs'ta mücahit...
Biz de bilmiyoruz, aile de bilmiyor nerede olduğunu... Bozkurt bey var, Türkiye'den gönderilmiş kod isimli... Yardımcısı Selçuk bey... O da meğerse dayımızmış.
Haberimiz yok!.. Ama bilmiyoruz; ne mektup yazıyor, ne telefon ediyor. Gizli görev.
Oraya Kıbrıs mücahit teşkilatını kurmaya gitmişler.
SANKİ BÜYÜ VARDI
Maçtan bir çıktım; dayım. Aylardır görmemişiz, nerede olduğunu bilmiyoruz. "Dayı" diye ona koştum. Bana baktı. Müftünün oğlu, Hayati Bilgiç "Allah yok" dedi. Düşünebiliyor musun; 'Oo Hıncal, naber' falan... Hayır! Müftü oğlunun "Allah yok" dediği bir maç. Tövbe ya rabbim...
Yani neden? Ben hayatımda hiçbir maçta topun direklerden bu kadar çok döndüğünü görmedim. Sayamadım. 30'u geçti. Bir tanesinde Metin Oktay resmen kendini yerlere atıp yerleri yumrukladı. Kaleci uçmuş düşmüş yere; top üst direğe çarptı, kalecinin sırtına çarptı ve tekrar kalenin içine girerken yan direğe çarptı gitti. Girmiyor içeriye!.. Büyü var sanki... O maçın 89. dakikasında Hacettepe kalecisi bir degaj yaptı, Arap Çetin (sonra Galatasaray'a geldi antrenörlük yaptı) onun önüne düştü top, iki metre sürdü, vurdu gol oldu. Galatasaray bir de kaybetti mi maçı 1-0. 30'dan fazla topu direkten dönen Galatasaray maçı 1-0 kaybetti.
FUTBOLCULAR SEVİNMİŞTİR
Şimdi olmayacak şey yok futbolda. Ama bu görünüşe baktığın zaman geçen hafta Fener 2 puan öndeyken "Fener şampiyon" dedik. Bu hafta averaj ile lider. Bundan sonra arayı açarak gider. Çünkü Trabzon her haliyle puan kaybetmeye Fener'den çok daha yakın. Fener 2 kaybederse, Trabzon 4 kaybeder. Tekrar söylüyorum;
1-Fener'in psikolojik üstünlüğü var,
2- Fener'in hakem üstünlüğü var.
3-Fener'in takım içi liderleri var.
4- Fener'in arkasında koca bir medya var. Her biri bir puan etse dört puan önde...
_Tribün baskısını da sayabilir miyiz? Trabzon da bu da negatif bir ortam yaratıyor. Kayseri maçından sonra yaşanan olaylar ortada...
Trabzon'un bu konuda oldum olası sorunu var. İşte hakemin kaşı yarılmış. 'Trabzon'un sahasını kapatırlar' haberinden mutlu olacak Trabzonlu futbolcular olduğunu hissediyorum.