Ters etki yapar
- Hıncal Uluç Yazıları
- 11 Şubat 2011, 01:24:39, Güncelleme: 11 Şubat 2011, 01:25:01
Türk Telekom sözleşme gereği kendi isminde, camia da Ali Sami Yen'in eklenmesi konusunda ısrarlı. Sorun nasıl çözülecek?
O anlaşmayı yapmayı becerememiş Galatasaray yönetimi... "Beşiktaş FİYAPI İnönü Stadı." Stadın adı "İnönü Stadı." Demokrat Parti onu değiştirdi, Mithatpaşa Stadı yaptı. İnönü iktidardan düşünce... Halk tepki gösterdi, İnönü adının stadyumdan alınmasına, 'Mithatpaşa' demedi; resmi adı 'Mithatpaşa' olduğu halde halkın arasında Dolmabahçe Stadı olarak anılmaya başladı.
Ben 1957 yılında gazeteciliğe başladığım zaman, Mithatpaşa'ya değil, Dolmabahçe'ye giderdik. Sonra Demokrat Parti iktidardan düşünce, İsmet İnönü'ye iadei itibar edince, stadın adı yine İnönü oldu, orijinal adına döndü. Bir daha da kimse o isimle uğraşmadı.
Sonra Fenerbahçe stadı Fenerbahçe'nin, Ali Sami Yen Stadı Galatasaray'ın olunca, yani teşkilat bu statları kiralama yöntemiyle kulüplere verme kararı aldı. Beşiktaş'ın stadı yok; Beşiktaş'ın stadının olduğu yere Çırağan Oteli yapılmış. İnönü Stadı da Beşiktaş'a verildi. "İnönü" adı orada kaldı, Beşiktaş kendi adını da yazdı. "Beşiktaş İnönü Stadı" oldu orası...
Sonra bu sponsorluklarla stadın adını belli süreler içinde kiralayarak, büyük paralar kazanılmaya başlayınca, İngiltere gibi futbolun beşiği ülkelerde, en ünlü statlar Arap şeyhliklerinin adıyla anılmaya başlayınca, bizimkiler de 'Bu işten para kazanalım' dediler, Beşiktaş bir firmayla FİYAPI ile anlaştı. Ama 'Beşiktaş' adını da 'İnönü' adını da çıkarmadı. Şimdi orasının adı Beşiktaş Fİ-
YAPI İnönü Stadı...
OLAN OLMUŞ BİR KERE
Ama ben oraya gidersem, hâlâ İnönü Stadı... Diğeri 'Beşiktaş' diye gidebilir, bir diğeri 'FİYAPI' diye gidebilir...
Ama üç isim de orada duruyor. Neden; çünkü anlaşma öyle yapılmış.
Şimdi sen benimle anlaşma yapıp, tonla para verip, bu stadın adı "Türk Telekom Arena" olacak dersen ikimiz de altını imzalarsak, ondan sonra orada başka bir şey yazarsa, 'Hop arkadaş, bizim anlaşmamız böyle değil' derler. Burada şimdi olan olmuş bir kere... Niye olmuş?
Onu bilmek lazım.
STAT VE OTOPARK VAR
1- Galatasaray ile Telekom arasındaki anlaşmanın açıklanması lazım. Telekom mu haksızlık yapıyor, Galatasaray mı haksızlık yapıyor?
2- Bundan sonra ne yapılabilir? "Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena" lafı tamamen bir aldatmaca... Daha önce de söyledim. Orada çünkü stadyum ve otoparktan başka bir şey yok. Hangi spor kompleksinden bahsediyorsun. Tenis kortları, yüzme havuzları, kapalı salonlar, açık antrenman sahaları olur da 'Spor kompleksi' dersin!..
Sadece orada bir stadyum dururken, oranın adı 'Spor kompleksi' olmaz. Oranın adı 'Ali Sami Yen Telekom Arena' olur. Bu sözleşme bitene kadar...
Bu sözleşme bittiği zaman, diyelim ki yeni sponsor Türk Hava Yolları; 'Ali Sami Yen Türk Hava Yolları Arena' olur. O anlaşma biter, 'Ali Sami Yen Koç Arena' olur. Neyse...
Ama 'Ali Sami Yen' adı 'İnönü' gibi orada hep durur.
Sponsor onun üstüne eklenir.
Şimdi Telekom'un da 'Efendim anlaşma böyle' diye ısrarcı olmaması lazım. Bütün Galatasaraylılar, orada 'Ali Sami Yen' adını görmek istiyorlar. 'Ben para verdim. 'Ali Sami Yen' adını silerim' dediğin zaman bir defa sponsoru olduğun kulübün taraftarı sana sempati duymaz.
Sen Galatasaray taraftarına, Türkiye'nin en büyük taraftar grubuna sempatik görünmek istiyorsun, o zaman bu sempatiyi 'Ali Sami Yen' adını silerek gösteremezsin, ters etki yapar. Onun adı kompleks falan değil, 'Ali Sami Yen Türk Telekom Arena' olması lazım. İsteyen Ali Sami Yen'e gider, isteyen Türk Telekom'a gider, isteyen de Ali Sami Yen Türk Telekom Arena'ya gider.
YENİLGİYİ ANALİZ EDEMEMİŞ
_Trabzon ilk yarı sonunda favoriydi ancak ikinci yarıda 3 maçta kaybettiği puanlarla avantaj yitirdi.
Aslında çok da kötü oynamıyor ama kazanamıyor da... Sorun psikolojik mi?
Şimdi Trabzon'un sıkıntısı Hagi'nin tam tersi... Galatasaray tıkandığı zaman Hagi bir araştırmaya geçti ve yeni bir şeyler buldu ve de başarılı oldu. Olmasa kelle giderdi bak... Ama bunu göze aldı Hagi. Trabzon'da Şenol Güneş aynı cesareti gösteremedi. 10 yıldan beri Şenol'a yönelik eleştirilerim aynen devam ediyor.
Fenerbahçe maçını 'Niye kaybettiğini analiz edememiş' Şenol Güneş. Aynı takımı, cezalılar hariç, aynı oyun tarzını sahaya sürüyor. Bunlarla işte olmuyor, burada bir yanlış var, burada bir eksik var. 'Ben bunlarda ısrar ediyorum ama 9 puan fark eriyor. Onun için bir şey yapmam lazım' demiyor.
Şimdi maç başlarken kenara bakıyorum; Ceyhun Gülselam var orada... Savunma ve orta saha oyuncusu; Türkiye'nin en iyi uzak şut atan adamlarından bir tanesi. Uzak şut ne zaman lazımdır; takımın oyun kuramıyorsa, 18'in içinde pozisyona giremiyorsa uzaktan atılan şutlar oyunun kaderini belirleyebilir. 'Mesela' diye konuşuyorum. Kenarda oturuyor. Yattaragibi çok önemli bir kanat adamı kenarda oturuyor, Trabzon'un kaptanı! Alanzinho gibi Türkiye'de en dikine ileriye oynayan futbolculardan birisi kenarda oturuyor. Fenerbahçe önünde pozisyonu olmayan adamlar oynuyor. 'Efendim o maçta tutmadı.
Bu maçta tutar.' Bu da tutmadı. Nereye kadar?
Kendini sen bir an için o Ceyhun'un, Alanzinho'nun ve Yattara'nın yerine koy. 'Bu koşullarda bile biz ilk 11'e giremiyorsak demek ki bu hoca bizi adam yerine koymuyor' diye düşünürsün, girdiğin zaman da o kadar oynarsın.
ÖMER ERDOĞAN OLABİLİRDİ
_Maça girdikleri zaman da moralleri bozuktu, isteksiz gibiydiler...
Evet. Ya da aynen Bursa'daki Volkan Şen'in durumu gibi egoist oynarsın. Tribüne şov yapmaya kalkarsın. 'Bak beni oynatmayan adam. Görün. Beni de görün. Kimi oynatmadığını görün.' Böyle oynadığın zaman da takıma hayran kalmaz.
Milli Takım ilan edildi. Türkiye liginin averaj ile ikincisi Bursa'dan bir kişi yok. Niye? Adam var da çağırmıyor mu Hiddink? Belki Ömer Erdoğanalınabilirdi. Ben olsam çağırırdım. Emre Güngör'ü çağırdıktan sonra Ömer Erdoğan'ı rahatça çağırırdım. Türkiye'nin en iyi stoperlerinden biri. Lider vasıflı bir futbolcu.
Sadece savunmayı değil takımı yönlendiren bir futbolcu. Çok da iyi oynadı son haftalarda. Galatasaray'ın gönderdiği Ali Turanharika oynuyor.
Ama Ömer Erdoğan olabilirdi, Emre Güngör varsa...
Onun ötesinde Sercangibi, Volkan Şengibi Avrupa'nın her takımında oynayabilecek iki yetenek Bursa'da yedek, oynamıyorlar ve bu yüzden de milli takıma çağrılmıyorlar. KabahatHiddink de mi?
Ertuğrul Sağlam da mı? 'Bu adamlar benim işime yaramaz' diyorsan ara transferde bunlar para edeceklerdi. Sat! 'Yaramaz' diye tutarsan sezonu da böyle kapatırsan, haziranda satamazsın da... Elinde kalır. Kötü adama kim para verir de alır.
Benim peynirim 'berbat' diye yazacaksın pazarda, sonra da bekleyeceksin ki müşteri gelsin alsın! Alır mı! Bedava versen almaz, berbat peyniri. Satacaksan para ettiği zaman satacaksın.
* * *
ARDA BENİM İÇİN PIRLANTA
_Galatasaray'da Arda Turan'ın sakatlığı uzayacak gibi görünüyor. Sakatlığı kronik bir hal de alıyormuş gibi... Türk futbolunun son dönemde yetiştirdiği en önemli yıldızlardan birisi olarak görülen Arda nereye koşuyor?
Türkiye'de bazı şeyler bilinmiyor. Herkes tahmin ile yazıyor.
Bir ara hatırla; "Emre'nin kronik sakatlığı var. Inter'de tutunamamasının sebebi o... İsviçre'de özel doktoru var.
Gizli gizli o doktoruna gidiyor" dediler. Emre ikide bir sakatlanıyordu, oynamıyordu. Şimdi aslanlar gibi. En ağır yükü çekiyor Fenerbahçe'de... En zorlu oynayan o... Saldırarak oynayan o... Ve maçta en çok saldırılan oyuncu üstelik. Emre kadar kıran kırana oynayan başka bir oyuncu yok. Aslanlar gibi. Ne oldu? Hani kronik sakatlığı?
Hani gizli doktoru vardı? Hani Emre her ay gidip tedavi görüyordu?
Türkiye'de ne şehir efsanesidir, ne gerçektir bilemiyoruz.
Bana Arda'nın sakatlığının, hastalığının ne olduğunu doğru olarak söyleyen bir gazeteci ya da bir tıp adamı çıksın. Galatasaray'ın eski doktoru başka şey söylüyor, yeni doktoru başka şey söylüyor, Arda da Avrupa'da tedavi oluyor. Oradan ne geldiğini de bilmiyoruz.
Ama Arda'nın büyük bir talihsizlik yaşadığı kesin. Sadece sakatlık bakımından değil. Psikolojik olarak da...
ARDA'NIN SAHİBİ YOK
Bana sorarsan medya lüzumsuz yere ve de bilinçli olarak üzerine gidiyor. 'Galatasaraylı olduğu' için gidiliyor. 'Fenerbahçe'nin Arda'sı' olsa bu kadar yıpratmazlardı.
Türkiye'nin en düzenli yaşayanfutbolcusu bana sorarsan.
Arda'yı yanlış bir saatte, yanlış bir yerde, yanlış bir insanla gören yok. Tek eşli... Bir sevgilisi var. Kız arkadaşını herkes biliyor. Onunla hep aklı başında saatlerde görünüyor. Öyle maçtan bir gece evvel 'Arda şuraya gitti' diye bir şey yok.
Ama saat akşamın altı buçuğunda bir çocukluk arkadaşı bir çorbacı dükkanı açıyor ve o açılışta Arda o çocukluk arkadaşını 'kutlamaya gitti' diye Galatasaray Başkanı "Ceza vereceğiz ona" diyor!..
Böyle bir şey olabilir mi? Herkes üstüne giderken sahiplenmesi gereken Adnan Polat, Arda'ya yükleniyor!..
Galatasaray tribünleri, Galatasaray Kaptanı'nı yuhalıyor 'Ne yapıyorsunuz arkadaşlar' diyeceği yerde Galatasaray Başkanı "Tribünler haklı. Ders alacağız" diyor. Arda'yı aç aslanların önüne bir daha atıyor.
Arda'nın medyada da sahibi yok, Arda'nın kulüpte de sahibi yok. Sağlığı da yerinde değil. Buna rağmen bu çocuk hâlâ ayakta duruyorsa benim için inanılmaz bir pırlanta...
* * *
TAKIM 11 KİŞİLİK
'Şu niye oynamadı' demek dünyanın en kolay işi... Zor olan 'kimi oynatmaması' gerektiğini söylemek
_Beşiktaş'tan da sadece İsmail Köybaşı kadroya çağrılırken, Hiddink buna, Beşiktaş'taki yabancı sayısının fazla olmasını gerekçe gösterdi. Katılıyor musunuz?
Kim olabilirdi mesela; onu da düşünmek lazım...
Ben "Bursa'dan niye bir kişi bile çağrılmadı" derken aklımda isimler var. "Ömer niye çağrılmadı? Bunun kabahati Hiddink'in" diyorum.
Ama "Volkan ile Sercan'ın çağrılmamasının kabahatinin Ertuğrul Sağlam'da olduğunu" söylüyorum.
Tartışılır bunlar. Bana göre öyledir, sana göre öyle değildir. Ama tartışılır.
FELSEFESİ DEĞİŞTİ
Beşiktaş'ta, Türk futbolcu olarak milli takımda oynayacak düzeyde çağrılmayan kim var? İbrahim Toraman; hem savunma adamı olarak çok düşüş içinde hem de 90 dakika güveneceğin bir adam değil. Türk hakemleri yok milli maçta. 20. dakikada Toraman ikinci sarı karttan kendini kenarda bulur ya da 3. dakikada sarıyı gördüğü için maç sonuna kadar topa vuramaz. Bu defa da takım derde girer.
Güvenilir yanı yok Toraman'ın. Solda iki isim var; İbrahim Üzülmez ve İsmail Köybaşı... Gencini tercih etmiş. İsmail olmasa İbrahim Üzülmez'i bu yaşına rağmen düşünebilirsin. Çünkü Hakan Balta'nın döküldüğü bir devirde İbrahim Üzülmez milli takmda oynayabilir.
Ama Köybaşı'nı çağırdığı için gerek yok.
Orta sahada Necip... Schuster çok da ısrar etti hâlâ da ısrar ediyor. Bence çağrılabilirdi.
İsmail Köybaşı'nı çağırıyorsan Necip'i de çağırabilirdin.
En azından 'Benim gözüm üzerinde' demektir. Genç bir futbolcuya bu moral verir. Necip'in oynadığı adamlara bak. Avrupa'nın en iyi adamları arasında oynuyor. Quaresma'ların, Guti'lerin... Ondan başka.
Şimdi bir de şunu düşünmemiz lazım. Ben bunu hep söylüyorum; eleştirmen ve yorumcu olarak... Mesela bir takım sahaya çıkıyor; 'Şu niye oynamadı' demek dünyanın en kolay işi. Ama onu söylediğin zaman şunu da söyleyeceksin; 'Kimin yerine oynayacak?' Çünkü bir dinliyorum, maçtan sonra vazgeçtim uzun süredir bu yorumları dinlemeyi, o yorumları bir dinliyorum; takımın 15 kişi olması lazım. Kenarda kim oturuyorsa ve de maç kaybedilmişse eğer o kenardakilerin hepsini sayıyorlar, 'Bu oynamalıydı' diye... 'Bu oynamalıydı, bu oynamalıydı, bu oynamalıydı.' 'Kimi oynatmamalı?' Bunu kimsenin söylediği yok! Asıl zor olan o. Takım 15 kişi değil, takım 11 kişi... Beşiktaş'ı konuşurken ne dedim: "Quaresma-
Hilbert tercihi, Schuster'in felsefesinin değiştiğini gösteren bir işaret. Savunma yönü kuvvetli Hilbert'i tercih etti. Türkiye'nin en iyi sağ kanat hücumcusu Quaresma'yı değil. "Beşiktaş savunmayı fazla düşünmüyor' diye saldıran basının yarattığı mahalle baskısının altında kaldı Schuster." Yani Quaresma oynamalı, Hilbert oynamamalıydı.
Aslında tabii Hilbert'in bek oynaması lazım, Quaresma'nın açık oynaması lazım.
Ama yabancı kontenjanı dolayısıyla ikisini birden oynatamıyorsan Ekrem'i sağ beke koyuyorsan, Quaresma-Hilbert arasında seçim yapma durumunda kalıyorsan, koşullar onu gösteriyor, Quaresma'yı tercih etmek bir felsefedir, Hilbert'i tercih etmek bir felsefedir. Ben, "Tercihim Quaresma'dır. Yani ben 'hücum futbolunu' tercih ediyorum." Schuster de öyle ilan ediliyordu zaten ama bu sefer olmadı.
50 TANE İSİM SAYARIM
Şimdi böyle konuşmak lazım. Necip'i almalıydı ama adamın ilan edeceği kadronun sayısı belli. Sahaya çıkan için. Yani 30 kişi de yapar fark etmez. Ama sahaya 18 kişi çıkaracak. 'Bu 18 kişi de şu olmamalıydı bu olmalıydı' dersen eleştirin daha tartışmaya açık olur. Öbür türlü ben sana 50 isim sayayım "Aa tabii olmalıydı" dersin!..
Dersin de 18 kişi çıkacak sahaya, 11'i oynayacak. Gerisi kenarda duracak. Yok, Güney Kore ile anlaşman varsa 22 kişi çıkacak sahaya... 23 kişi çıkmaz. Tamamını düşünmek lazım. Şimdi ben "Ali Turan da çağrılmalıydı" desem kim itiraz eder? Tek başına müdafaa etti.
Adam Kayseri'deki Ali Turan gibi oynadı. Galatasaray onu ziyan etti. Yok etti çocuğu... Tek başına kaç tane gollük akın kesti! Milli takıma çağrılmalıydı. Ama kimi çıkaracaksın? "Ömer Erdoğan'ı çağırmalı, Emre Güngör'ü çağırmamalıydı" diyorum ben... Ali Turan çağırırsa, kimi çağırmayacak!.. 'Servet'i çağırmasın, Ali Turan'ı çağırsın' diyemem!..