Schuster 2010 model mi?
- Hıncal Uluç Yazıları
- 24 Kasım 2010, 19:13:19
Burada Hagi'nin günahı yok. Hagi'nin bir enkaz devraldığını söyledim. Rijkaard'ın Galatasaray'a yaptığı en büyük kötülüklerden bir tanesi bu. Takımda dostluk, arkadaşlık kalmadı.
Hakan ve Ayhan bu takımın kaptanlık düzeyinde mevcut kadronun en eskileri... Onlar birbirine giriyorsa anla gerisini!
Yani bunlar birleştirici unsur olması gereken insanlar, kavgayı onlar yapıyorlar.
Hagi'nin bu takıma yeniden dostluğu, arkadaşlığı getirmesi vakit alacak. Sabırlı olmak lazım.
KÖKLÜ DEĞİŞİM GEREKİYOR -
-Galatasaray'daki kötü gidişatın faturası Misimovic'e çıkmış görünüyor. Hagi, kötü performansı ve uygunsuz davranışları gerekçesiyle Bosnalı oyuncuyu kadro dışı bıraktı. Misimovic mi tek suçlu? Adnan Sezgin'i savunmak isteyen Adnan Polat'ın kurbanı Rijkaard'dı. Hagi'ye de bir kurban gerekti; o da Misimovic'i seçti. Bunlar hep taraftarın tepkisinin yönünü değiştirebilmek için düşünülen çareler. Kimsenin köklü bir değişimdüşündüğü yok. Çünkü köklü değişim Adnan'ların gitmesi!..
Kahrolsun Misimovic oldu. Bakalım şimdi sıra kimde!..
-Çok da maliyetli bir oyuncu Misimovic. Bu kadar paralar ödenen futbolcuyu, ortada net gerekçeler yokken kadro dışı bırakma lüksü var mı Galatasaray'ın? Onun hesabını mali kongrede verecek yönetim. Sadece Misimovic değil; nerelere ne paralar harcanmış hesabını verecek.
-Galatasaray karşısında galibiyet alamadı ama ilk teknik direktörlük deneyimini yaşayan Şota dar bütçe ile Kayseri'yi üçüncü sıraya taşıdı. Kayseri'nin yarıştığı falan yok. Galatasaray şu kötü ligde 13 puan geride kalıyorsa Kayseri'nin 3. olması doğal. Kayseri'nin başarısı değil bu... Başarılı Kayseri o maçı kazanmaya oynardı. O maçta, hele şu Galatasaray maçında beraberliğe razı Şota, bir şey anlatmaya kalkmasın.
Bucaspor, İstanbul'da kazanmaya oynuyor. Fenerbahçe'ye karşı... Konyaspor, İstanbul'da Beşiktaş'a karşı kazanmaya oynuyor. Kayseri, Kayseri'de, bu üç büyüklerin en kötüsü Galatasaray'a karşı beraberliğe razı oynuyor. Puan cetvelindeki yeri beni ilgilendirmez. Şota yüreksiz bir hoca ve yüreksiz hoca da hiçbir yere gidemez. Schuster'in "1960'ların futbolu" diye tarif ettiği kafalardan birisi de Şota'da var.
DOĞAN DAHA ÇOK ÜZÜLDÜ
-Aslında oradan devam edelim. Schuster'in "Türkiye'de, 1960'ların futbolu oynanıyor" eleştirisi ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Bir defa zamanlaması yanlış! Schuster'in "1960 futbolu" dediği Herrera'nın Katenaçyo futbolu... Konyaspor 3 forvetle oynadı bütün maçı!.. Ne diyor Schuster: "Bunlar topu kaptırdıkları anda hücuma çıkmamı önlüyorlar, çağ dışı bir anlayış bu... Hakemler bunu görmeli... İyi oynayan takıma saygılı olmalı... Beşiktaş'a saygıları yok." Söz olarak doğru... Beşiktaş-Konyaspor maçının ilk devresi bitti. Beşiktaş'ın yaptığı faul 10, Konya'nın 5. Hücuma çıkanı önleyen takım kim oluyor bu durumda? 2010 futbolu oynayan kim; Beşiktaş mı?
1960 futbolu oynayan Konya da üç forvetle oynuyor; İstanbul'da Beşiktaş'a karşı...
Konya golleri attıkça iki hocayı gösterdi televizyon.
Konya'nın hocası Ziya Doğan daha üzgün duruyordu; Beşiktaş'ın hocası Schuster'den!..
Ben olsam Lig TV'nin yerinde iki görüntüyü üst üste bindirirdim. Konya golü attığında Schuster ve Konya golü attığında Ziya Doğan... Hangisi daha üzgün? Beşiktaş'ın eski oyuncusu Ziya, "Benim takımım bu hallere düşecek mi?" diye düşünüyordur herhalde!..
UCUZ ETİN YAHNİSİ BU KADAR -
-Sizin de Türk futbolu ile ilgili eleştirileriniz oluyor. Genel anlamda "1960'tan kalma" eleştirisine katılıyor musunuz?
"1960'tan futboldan" kasıt bu savunma futbolu ise orada yüzde 100 haklı değil Schuster... Resmen hücum futbolu oynayan takımlar da var. Ama o futbolun düzeyi iyi değil.
Bu ucuz yabancıları getirdiler, 'ucuz' diye... Federasyon da izin verdi bunlara... 6 kişi içerde, 2 kişi kenarda, 2 kişi de tribünde olmak üzere 8 yabancı transfer edebiliyorlar. Birden Türk futbolunda kalite düştü. Ucuz etin yahnisi bu kadar olur!..
-Hafta sonunda Galatasaray-Beşiktaş derbisi oynanacak. Kötü giden iki takımın da ciddi şekilde puana ihtiyacı var. Kimi daha şanslı görüyorsunuz? Bu maç sadece Schuster ve Adnan Polat açısından önemli... Galatasaray ve Beşiktaş açısından önemli değil...
Puan cetveline baktığın zaman onların artık bu sene dönüş yapmaları sadece kendi ellerinde değil.
Üstlerindekilerin de dökülmeleriyle mümkün.
Kendileri bütün maçları kazansalar yetmiyor. İp ellerinde değil.
Bu maçın sonucu Schuster'in ve Adnan Polat'ın kaderinde etkili olabilir. Bu ikisi için...
* * *
Kızıyorlar ama ne yapayım!
Lider Trabzonspor, Eskişehir karşısında 2 puan bıraktı. Maçın son dakikaları büyük çekişmeye sahne oldu. İki takım da maçı kazanabilirdi. 30 saniyede 4 gol kaçtı. Karşılıklı ikişer.
-Aslında son dakikalara kadar maç ortadaydı. Geçen hafta söyledim ben; tabelaya bakıp yazı yazmak huyundan vazgeçmedikçe kendi efsanelerimizi yaratırız, kendi efsanelerimizi de patlatırız biz! Çünkü her hafta her maç iki şey var: Maç sonucu ve puan cetveli. Maçı sonucuna göre yazıyorlar, haftalık yorumlarını da puan cetveline göre yapıyorlar.
Onun için Türk medyasının yorumlarına tebessüm ederek bakıyorum. Bana çok kızıyorlar ama ne yapayım!.. Ben tabelacılıktan nefret ettim hayat boyu...
BUCA'NIN ATTIĞI GOLLER YOK -
-Bir hafta kazanan, iyi oynayan, beğenilen takım diğer hafta kaybedebiliyor ya da tam tersi oluyor! Bu istikrarsızlığın sebebi ne sizce?
Türkiye'de kötü futboloynanıyor! Onun için her maç her takım her şeyi yapabilir. Çok ufak farklar maç değiştiriyor.
İşte penaltıları verse Galatasaray kazanmıştı. Kayseri'nin kaçırdığı gollere bak! Kayseri onları atsa ne olacaktı? İşte Buca-Fener maçı: 5-2.
Şimdi o aklıma geldi; Fenerbahçe Televizyonu yorum yaparken, Fenerbahçe'nin Buca karşısındaki o üstün başarısını anlatıyor, vurgulayacak ya! "13 maçta 12 gol yiyen Buca savunması bu maçta 5 gol yedi" dedi.
12 maçta topu topu 7 gol atan Buca forveti, Fener'e İstanbul'da 2 gol atıyor, o yok yorumlarda... Maç başına yarım gol atan Buca, hem de İstanbul'da Fener'e 2 gol atıyor, 5 tane de kaçırıp; o istatistikte yok ama Fenerbahçe 12 gol yiyen Buca'ya 5 atmış! Bunun altını çiziyor!..
* * *
IVERSON'I DOĞRU KULLANMIYOR
-Fenerbahçe Ülker, Beşiktaş Cola Turka'yı mağlup ederken, gözler Iverson'ydı. Ancak NBA patentli ünlü oyuncu, 2 sayıda kalmaktan kurtulamadı. Maçı ve Iverson'ın performansını nasıl buldunuz? Gazetede okuyorum, Ömer Onan demiş ki; "Iverson ne olursa olsun Iverson'dır. Ama ben yaptığım savunma ile ona top aldırmadım ve biz maçı kazandık." Dediği doğru...
Iverson aşağı yukarı bir buçuk çeyrek eline top değmeden oynadı. Tamam Ömer fevkalade iyi savunma yapmış olabilir ama kenarda Beşiktaş'ın koçu var.
Sen Iverson gibi bir adamı alıyorsun da onu topla buluşturamıyorsan bu Ömer'in başarısı değil, Beşiktaş koçunun ne olup bittiğini farkında olmamasıdır!.. Iverson gibi bir adama topu göstermeyecek savunma oyuncusunun bugün NBA'de olması lazım. Ne işi var Fenerbahçe'de!..
KENARDA OTURUYORLARDI
Böyle bir koçluk olur mu? Oyunun sonu. En kritik anlar.
Fener önde, Beşiktaş'a mucizeler gerekebilir. O günkü maça bakarak söylüyorum: O mucizeyi yapabilecek çapta iki adam var: Chatman ve Likholitov. İkisi de kenarda oturuyor.
Beşiktaş'ın uzun adamı Cevher! İki metre 5 boyu. 12 üçlük atmış. Üçlüğü sen atarsan pota dibinde ribaundu kim alacak?
Bütün ribauntları Fenerbahçe topladı! 8 ribaunt fazlası var Fenerbahçe'nin maçta. Nerede bu Beşiktaş'ın koçu? 'Senin işin pota dibinde rakibi ezmek kardeşim! Ne işin var dışarıda üçlük atıyorsun.' Beşiktaş kendi kendine top oynadı. Herkes bildiği gibi!..
ELİYLE VERDİ
İş Iverson'ı almakla bitmiyor. 'Ogilvy' diye bir adam var. Bana sorarsan fevkalade iyi... Kaç dakika oynamış bak (10:15)!
Birine desen ki "Bu maçı Fenerbahçe'ye ver" böyle verirsin.
Hiç kimseyi kullanmadı. Beşiktaş'ın hiçbir silah gücünü kullanmadı.
Kullandıklarını da yanlış kullandı. Dışarıdan üçlük atan ve 12'de 4 isabet sağlayan, 2.05'lik adam; eline top değmeyen Iverson!
Nasıl kullanacağını bilmediği 'Chatman' diye bir adam.
Kimi doğru kullandı bana bir anlatsın. Buna rağmen Beşiktaş maçın başından sonuna kadar başa baş oynadı!..